Paylaş
'Ülke için uzaklarda mı yoksa buralarda mı kahrolmalıyım?’, ‘Saç ektirmenin mi yoksa kel kalmanın üzüntüsü ile mi yaşamalıyım?’, ‘Bu yazıyı bir Van kahvaltı evinde yazdığımı okurla paylaşmalı mıyım?’... Yaşam zor seçimlerle dolu. Hayat arkadaşını seçmek de onların başında geliyor. Android ve iPhone telefonlar arasında vereceğiniz karardan bahsediyorum. Yıllarca Android cihazları tercih etmiş biri olarak bir ay önce yeniden iPhone’a geri döndüm. Akıllı telefon teknolojileri genel eksende birbirine çok yakın. Ancak tabii ki iPhone’da çok memnun olduğum ve zamanla alıştığım ayırt edici özellikler de var, Android’de bıraktığım için özlediklerim de. Satın alma kararı verirken Android/iOS patikasında zor günler geçirenlerin hayır duası için deneyimlerimi aktarıyorum.
Not: Kararınızı kendi önceliklerinize göre vermenizi öneririm.
‘Yaşasın iPhone’ dedirtenler!
Hızlı güncellemeler: Bug’lar işletim sistemleri için mahalleye açılan hipster kafeler gibi. Ne yaparsanız yapın, her yeni gün bol sakallı bir barista ile tanışmamak pek mümkün değil. Ancak Apple’ın bu hataları tamir etme hızı Android’e nazaran ışık hızında.
Uygulamalar: Acı gerçek şu ki; yeni uygulamalar hâlâ iOS’a daha önce geliyor. Ve popüler uygulamaların iOS versiyonları genelde Android’dekinden daha başarılı. (Acı gerçek V2.0)
İkinci el değeri: Android ve iPhone telefonların amiral gemi modellerinin fiyatları birbirine yakın. Ancak Android cihazlar genelde yaşını aldığında (tercihen düzenli teknik destek verdiğiniz) bir aile büyüğüne devredilirken, iPhone’larda üç-dört nesil eski telefonlar dahi 2. elde fena olmayan fiyatlara alıcı bulabiliyor.
Canlı foto: Fotonun hikâyesini hareketli olarak görmeyi sağlayan live photo özelliği benim favorilerimden.
Tasarım: Apple bugüne kadar estetik konusunda hiç sınıfta kalmadı, aynısını tüm Android modelleri için söylemek maalesef mümkün değil.
‘Android’i özledim’ dedirtenler!
Fiziksel geri tuşu: En çok özlediğim, ilk bir ay umutsuzca iPhone’un alt köşesine parmak izi bırakmama neden olan, kıymetlim. Paralel bir dünyada asla ayrı düşmezdik. Onunla tek bir tuşla başardığınızı iPhone’da parmak güreşi ile yapabileceksiniz.
Kişiselleştirme: Android, işletim sisteminin her noktasında kullanıcıya özgürlük tanıyor. Apple bilinçli olarak (kendi inandığı) kusursuz arayüze razı olmanın konforunu sunuyor. Benim için ise konfor alışkanlığı ile özgürlüğe özlem arasında pozitif bir ilişki mevcut.
Google entegrasyonu: Google’ın tüm uygulamaları tabii ki iOS’ta yer almakta. Ancak Android ekosisteminde doğal olarak tüm bu app’ler daha ahenkli ve işlevsel çalışıyor.
Bildirimler: Bildirim ekranları, çevrimdışı dünyalarımızı görmezden gelebilmek için en kilit bahane. Bu nedenle çok kıymetli. Gelen bildirimleri iOS’ta kaydırarak yok edememek mutsuzluk nedenlerim arasında. (Bkz. birinci dünya sorunlarım)
Mide bulantısını geçiren bileklik
En midesi sağlam olanların bile zaman zaman çektiği bir derttir bulantı. Üniversite yıllarında (hiçbir tavuğa zarar vermeden hazırlanan) tavuk dönerlerin ana besin kaynağı olmasının bunda muhakkak payı vardır. Yeni çıkan bir bileklik mide bulantısını tedavi ettiğini iddia ediyor. Özellikle yolculuklarda. 90 dolara satılan ‘Motion Sickness Relief Band’ bileğin iç kısmındaki sinir uçlarına baskı uygulayarak bunu başarıyor.
Bu sayfada yerli startup projelerine de yer ayıracağız. Lütfen potansiyel ve/veya sürmekte olan başarı hikâyelerinizi benimle paylaşın.
Müracaat: patrickozdemiroglu@gmail.com
Paylaş