Kayseri'de tavşan güzellik yarışması düzenleyip, en güzel tavşanı seçtiler.
Hem de Hilton'da...
Sonra...
Sonra tavşanları yediler.
Haberde bir resim vardı, bizimkiler uzun uzun o resme baktılar ama kimse konuşmadı.
Resimde insanların kucağında yarışmaya katılan tavşanlar gözüküyorlardı. Upuzun ve bembeyez tüyleri vardı. Kulaklarını arkaya yatırmışlar, kimisi kucakta olmanın mutluluğu ile gözlerini kapatmıştı.
En güzel tavşanı seçtiler, sonra yediler...
Bu ne anlama geliyor bilemiyorum. Daha doğrusu biz bunu nasıl anlayabiliriz, şaşkınım.
*
Yani şimdi sevdikleri için mi yediler?..
İyi ki köpek eti yenilmiyor ve ben Kayseri'nin o hayvanseverlerinin (!) birincisi değilim.
Annem suskunluğunu sürdürdü ama babam ‘‘Belki de insanlar sevmeyi bilmiyorlar. En sevdiklerini ‘aşk cinayeti’ diye öldürmeleri de böyle bir şey olmalı’’ dedi.
Bence değil.
Babam yine insanların sevgisizliğine kılıf bulmaya çalışıyor ama bulamıyor.
Bu apaçık duygusuzluk.
Bir insan biraz önce tüylerini okşadığı, çok güzel bulduğu ve gözlerinin içine baktığı canlıyı kesip yiyebilir mi?..
Hem de jüri kurup en güzelleri seçerek...
*
Yoksa o yarışmanın jurisini oluşturanErciyes Veteriner Fakültesi'nde veterinerler bu sevgisizlik ve duygusuzluk ile mi yetiştiriliyorlar?.. Ki en beğendikleri hayvanı kesip oturup yesinler?...
Peki o misafirler arasında bir tek insan (!) yok muydu ‘‘İnsanların duygularını hafife alıp saygısızlık yaptınız’’ desin?..
Canım sıkıldı...
İnsanoğlunun bu acımasızlığına...
Siz juri kurup en güzel-sevimli tavşanı seçin, sonra da oturup onu yiyin...
*
Zaman zaman insanların giderek daha merhametli ve sevecen oldukları duygusuna kapılırım.
O jurinin kucağında, upuzun tüylü, upuzun kulaklı, pırılpırıl gözlü tavşanlar da belki sevildiklerini sanmışlardı.
Birisi -ki o muhtemelen kraliçe seçilmişti- gözlerini mutlu mutlu kapatmıştı.
Jurinin kendisini yiyeceğini elbette bilmiyordu.
Baliç köpekleri uzaktan severdi, Paşa'dan sonra sıkı bir köpeksever oldu
Galatasaray'ın Boşnak futbolcusu Baliç, eskiden köpekleri uzaktan severken sıkı bir köpeksevere dönüştü. Kız arkadaşının ısrarıyla aldığı Rotweiller cinsi Paşa, şimdi onun çocuğu gibi. Baliç'le Galatasaray'ın Florya'daki tesislerinde ‘‘Artık onsuz yaşamam çok zor’’ dediği Paşa'yı konuştuk.
Paşa'yı almaya nasıl karar verdiniz?
- Ben köpeklere çok da düşkün değildim. Kız arkadaşım çok seviyor ve köpek almamız için çok ısrar etti. Önce istemedim ama ‘‘Alışırsın’’ deyince almaya karar verdim. Beraber yaşamaya başladıktan sonra da gerçekten çok sevdim.
Neden Rotweiller cinsini tercih ettiniz?
- Ben daha çok sert köpekleri seviyorum.
Paşa sert bir köpek mi peki?
- Cins saldırgan olmasıyla tanınıyor ama Paşa çok iyi huylu bir köpek. Biz öyle yetiştirdik. Bebek gibi büyüdü. Saldırma huyu yok. Diğer köpeklerle de çok güzel oynuyor. Ondan sonra bir Golden Retriever yavrusu aldık. Paşa biraz kıskanç bir köpek ama yine de onunla ilgileniyor ve ona sert davranmıyor.
Antrenmanlar, deplasmanlar... Zor olmuyor mu bakmak?
- Tek başıma olsam almazdım. Çoğu zaman kız arkadaşım ilgileniyor zaten.
Paşa hayatınızı çok değiştirdi mi?
- Çocuğum gibi oldu. Onsuz nasıl yaşarım bilmiyorum. Eve döndüğüm zaman beni özlediğini görüyorum ve çok mutlu oluyorum. Yakında bahçeli bir eve taşınacağız ve orada daha da rahat edeceğiz.
Beraber top oynuyor musunuz?
- Paşa top gördüğü zaman dayanamıyor. Beraber sürekli top oynuyoruz diyebilirim. Bir de suyu çok seviyor. Banyoyu dolduruyoruz ve Paşa yüzmeye çalışıyor. Onunla gerçekten çok iyi vakit geçiriyoruz.
Tesislere de çok sık getiriyorsunuz Paşa'yı. Takımda köpekten korkan var mı?
-Korkan birkaç kişi var ama takımın yüzde 80'i seviyor. Zaten takımdakilerin çoğunun da köpeği var.
Köpeklere düşkün olmayan birinin şimdi sıkı bir köpeksever olması gerçekten ilginç...
- Eskiden köpekleri uzaktan severdim. Bir gün köpeğim olacağını hayal bile edemezdim. Paşa'dan sonra diğer köpeklere de daha farklı bakmaya başladım. Sokak köpeklerini gördüğüm zaman beslemek ve onları da eve almak istiyorum.
SİZ PAKO’YA SORUNPAKO DA UZMANA
Veteriner Hekim Talat GÜLBAY
Kedim kuyruğunu hareket ettiremiyor
Üç yaşındaki dişi kedimiz iki gün ortadan kayboldu ve döndüğünde kuyruğunu hareket ettirmeden arkasında sürüyordu. Daha sonra idrarını ve kakasını da tutamamaya başladı. Bu neden kaynaklanabilir?
Kediniz iki gün boyunca ev dışında kaldığı için dışarda başına ne geldiğini kestirmek oldukça zor. Ancak kuyruğun hareketsiz olması ve arkasında kımıldatmadan sürünmesi kuyruk omurlarına yakın bir bölgede bir travmaya maruz kalmış olabileceğini akla getiriyor. Yine aynı bölgede sinirlerin çalışmasını engelleyen başka problemler de söz konusu olabilir. Daha sonradan gelişen idrar ve dışkı tutamama problemleri de bu şüpheyi kuvvetlendiriyor.
Kuyruk omurlarında ya da daha önceki bir bölgede yer alan kemiklerde kırık ya da çatlaklar sonucunda şişlik oluşur ve bu şişlik kuyruk sinir iletiminin aksamasına neden olabilir. Doğrudan sinirlerde meydana gelen hasarlar da kuyruğun sinir iletimini aksatabilir. Bu bölgede oluşan travmanın şiddetine göre, bağırsak ve idrar sisteminin çalışmasını sağlayan sinirlerin de hasar görmesi bu organların işlevleriyle ilgili problemleri de açığa çıkarabilir.
Bu konuda yapılması gereken ilk şey veteriner hekiminize kedinizi muayene ettirmektir. Eğer kedinizin problemleri o bölgeye aldığı bir darbeden kaynaklanıyorsa, veteriner hekiminiz görüntüleme teknikleriyle kemiklerde meydana gelen kırık ya da çatlakları tespit edecektir. Eğer kuyrukta kırık ya da çatlak varsa uygun bir tedavi yöntemi ile problem çözülür. Genellikle bölgede meydana gelen şişkinliğin ortadan kalkması ile idrar ve dışkı tutamama problemleri de çözülür. Bu tarz problemlerin kalıcı olmaması için vakit kaybetmeden veteriner hekiminizin önereceği tedavi yöntemini uygulamalısınız.
Sevginin fotoğrafı
Yakınlarda bulabileceğimiz her şeyi uzaklarda aramaya alıştırdık kendimizi. Kilometrelerce öteye baktık yanı başımızda göremediklerimizi bulmak için. Orada da bulamayınca, daha da uzaklara gittik.
Halbuki her şey tam yanımızda. Özgürlük dediğin gökyüzüne rahatça bakabilmekte, mutluluk dediğin annenle yediğin bir akşam yemeğinde.
Ve, varoluşumuzdan bu yana kimsenin bulamadığı ‘‘barış!’’ Her şeyi uzaklarda aramaya alıştırmasaydık kendimizi bir fotoğrafta yakalardık; barışı da, mutluluğu da, sevgiyi de, fedakarlığı da. Buket GÜLER
Pako'ya Mektuplar
Sokak köpeğiyim ve artık mutluyum
Sevgili Pako,
Benim adım Linda-Goldi. Ben bir sokak köpeğiyim. Bir yılı aşkın süredir bir apartmanın otoparkında yaşıyordum. Apartmanda beni istemeyen birinin baskısıyla defalarca farklı evlere verildim. Yeni sahiplerim beni çok sevdiler ama ben özgürlüğümü istiyordum. Her seferinde yuvam dediğim mahalleye ve otoparka geri döndüm. Ne yazık ki her seferinde beni sevmeyen kişinin eziyetlerine maruz kaldım. Manevi annem bana madalyon aldı, kimlik çıkarttı. Yan apartmanla konuşup beni arka bahçelerine kabul etmelerini sağladı. Ama bana karşı olan kişinin eylemleri devam etti. Sonunda annem bir web sitesi hazırladı ve sesimi tüm hayvanseverlere duyurdu. Binlerce kişiden siteme cevap geldi, bana bir kulübe getirdiler ve sağlık kontrolünden geçirdiler. Özellikle de DOHAYKO'dan Nesrin Çıtırık beni inanılmaz destekledi. Ben şimdi gerçekten çok mutluyum. DOHAYKO'ya ve bana yardım eden herkese çok teşekkür ederim. Darısı diğer sokak hayvanlarının başına. Bizi kimsesiz bırakmayın.