Sanırım gitme zamanı...

Geçen Pazar günü ‘‘Cihannuma’’ köşesinde Sayın Hakkı Devrim beni yazdı..


Yazının başlığı şöyleydi:

‘‘Pako, köşe yazarı yapılan ilk köpektir. Bu ihtiyaç niye duyuldu dersiniz?’’

Yazının içinde beni ve babamı onurlandırarak ‘‘ Kedi-köpek soyundan köşe yazarı yerli ve yabancı gazete, dergi biliyor muyum diye zorlandım, hatırlamıyorum (....) Pako basın dünyamızda hızla itibar kazandı.....’’ diyordu..

Babam, annem onun yazılarını çok beğenip, televizyondaki programlarını asla kaçırmazlar..

Ama ben anladım..

Hakkı Devrim bir köpeğin, öbür yazarlara ‘‘hadlerini bildirmek için’’ yazar yapıldığını ima ediyordu..

Benden söz ederek, aslında Hürriyet yönetimini hırpalıyordu..

*

Bence bir köpeğin ‘‘köşe yazarı’’ olmasının, yerli ve yabancı medyada ilk olduğu doğru..

Hürriyet bunun için büyüktür..

Hangi gazetenin 12-13 yaşında okuyucuları var?..

Ya da anlatılmak-paylaşılmak istenen bir sevgiyse, bunun en iyi yolunu bulmak bundan daha iyi olabilir mi?..

Benim köşe yazarı olduğuma gelince..

Kimi insanların rahatsız olduklarını biliyorum..

Yoksa yeryüzünün her yerinde hayvanları bayraklarına koyan siyasi partilerin ülkeyi yönetmeleri de mi yanlıştı..

*

Ben aslında bunları tartışmak istemiyorum..

Doğrusunu isterseniz ‘‘Benim ne işim var buralarda?’’ diye düşünüyorum..

Artık yazı yazmak da istemiyorum..

Çoktandır hoşgörü-sevgi olmayan bir alana girdiğimin farkındayım..

Farkındayım ki; bizimle bir karanlık sokağı, bir gecenin ıssızlığını bile paylaşmak istemeyen insanoğlunun dünyasında ne işim var?..

Belki gitme zamanı geldi..

Ben kendi dünyama dönmeliyim..

Türk medyasına ilk kez sevgi boyutunu sokan, ilk kez iyi insanlardan ve çocuklardan bir ordu kurup, ilk kez sevgisizliğin üzerine giden Ertuğrul Özkök ağabeyden artık izin istemeliyim..

Bizi sevenlerle yine de haberleşebiliriz..

Bir gece geç vakit, bir uzak ve karanlık sokaktan, bir anne köpeğin acı sesi duyarsanız..

Benim köşe yazımdır o..

Ne fark eder?..


Evin köpeğini aileye katılacak bebeğe hazırlayın


Bebek bekleyen bir köpek sahibi misiniz? Eve bir bebeğin gelmesi, fırtınalı bir döneme gireceğinizin habercisidir. Bebeğiniz aranıza katılmadan köpeğinizi alıştırmaya başlarsanız, kıskançlığı önlersiniz ve huzur dolu bir aile ortamı yaratırsınız.

Aileye bir bebeğin katılması nedeniyle terk edilen köpeklerin sayısı bir hayli fazla. Çoğu zaman çiftler gerçek bir aile olmaya karar vermeden önceki yetiştirme-büyütme istekleri için köpek alır. Köpekler sevilip okşanmaya çok meraklıdır. Bu, çoğu zaman her iki tarafı da tatmin eden bir ilişkidir. Ne yazık ki, bebek gibi davrandığınız ve aşırı ilgi gösterdiğiniz köpekler sonunda zamanınızı çalan küçük canavarlara dönüşürler. Hatta sinirli hareketler sergilemeye bile başlarlar. Böyle bir durumda, köpek sahipleri ne yapacaklarını şaşırır.

Sizin köpeğiniz de son dönemlerde sinirli hareketler sergilemeye başladıysa, bu sorunu halledebileceğinizi unutmayın. Bir köpeğin sinirli hareketler sergilemesinin birçok nedeni olabilir. Eğer, bebek beklediğinizi öğrendiyseniz ve köpeğiniz aşırı ilgi isteyen ve kontrolden çıkmaya meyilli bir köpekse davranışlarınıza yeni bir yön vermenizde fayda var. Aşağıdaki kuralları uygulayarak, köpeğinizi bebeğinizin gelişine hazırlayabilirsiniz.

O SİZİ YÖNETMESİN

Canınız istediği zaman oynayın, köpeğiniz kucağınıza top fırlattığı zaman değil. Unutmayın, birkaç ay içinde kucağınızda bebeğiniz olacak. Bebeğinizin yüzüne salya kaplı bir topun çarpmasını istemiyorsanız, dikkat çekmeye yönelik her türlü hareketi görmezden gelin.

Onu görmezden gelmeye başladığınız andan itibaren, kötü davranışlarına hazırlıklı olun. Köpeğiniz, sizin nasıl tepki göstereceğinizi görmek için perdelerinize ya da halınıza zarar vermeye başlayabilir. Kötü davranışlarını görmezden gelin, ama onu sakin olduğu zaman sevmeyi unutmayın.

Düzensiz bir program uygulamaya başlayın; Köpeğinizi akşam, sabah erken ya da akşamüstü yani onun hiç beklemediği bir anda dolaştırmaya çıkarın. Eğer köpeğinizi hergün aynı saatte besliyorsanız, bunu yapmaya bir son verin. Onu farklı zamanlarda besleyin.

Sakin sakin uzanırken, onunla oynamaya başlayın; Bu sayede, köpeğiniz kontrolün sizde olduğunu ve onun ne zaman ilgi göreceğine sizin karar vereceğinizi anlar.

Koltuklara ve yataklara çıkmasını yasaklayın; Birkaç ay içinde siz buralarda bebeğinizi besliyor olacaksınız ve köpeğinizin tüylerinin bebeğinizin emziğine ya da biberonuna gelmesini istemezsiniz, öyle değil mi?

Onu kapalı bir oyun parkına alıştırın. Bu sayede, bebeğiniz her ikisine birden göz kulak olamadığınız zamanlarda güvende olur. Bunu tek taraflı düşünmeyin, köpeğinizin de zaman zaman bebekten kurtulmak isteyebileceğini aklınızda bulundurun. Köpeği kısa bir süre için parkın içine koymak, o kadar da kötü birşey değil. Aslında, köpekler kendilerine ait bir alana sahip olmaktan mutlu olur. Ayrıca bu parkı oyuncaklarla eğlenceli bir oyun alanına çevirebilirsiniz.

Hastaneden gelir gelmez, onunla ilgilenmeyin. Eve döndükten sonra, bir süre köpeğinizi görmezden gelin. Kucağınızda bebeğinizin, etrafınızda çantaların ve paketlerin olacağını unutmayın. Bu karışıklığa bir de zıplayıp duran bir köpeğin eklenmesini istemezsiniz herhalde.

Koklatmak için bebeğinizi uzatmayın. Sadece normal davranın ve köpeğinizin dikkatini bebeğinize çekmeyin.


Köpeğiniz mi, bebeğiniz mi?


Sosyal hayatınızı köpeğinize göre düzenliyorsanız,

Köpeğiniz sevmiyor diye, bazı insanları evinize çağırmaktan kaçınıyorsanız,

Sinemaya gittiğiniz zaman, köpeğinize bakması için eve birini çağırıyorsanız,

Evde yalnız kalan köpeğinizi merak ettiğiniz için, filmi yarıda bırakıyorsanız,

Köpeğinize sürekli oyuncaklar alıyorsanız,

Eve geç gittiğiniz için köpeğinize hediye alıyorsanız,

Köpeğinizin doğum gününü kutlamak için parti düzenliyorsanız,

Köpeğinizin albümlerinin sayısı, sizin albümlerinizin sayısını geçtiyse,

Köpeğinize iyi geceler öpücüğü veriyorsanız,

Evet, siz köpeğinize bebeğiniz gibi davranıyorsunuz demektir. Bir an önce davranış biçiminizi değiştirmenizde fayda var.


SİZ PAKO’YA SORUN PAKO DA UZMANA


Veteriner Hekim Talat GÜLBAY


Kuşlar stresten tırnak döküyor


Evimizde bir muhabbet kuşu besliyoruz. Kuşun tırnakları döküldü ve artık uçamıyor. Bize kuşa kum ve vitamin vermemiz gerektiğini söylediler. Bunları denedik fakat hálá bir iyileşme göstermedi. Ayrıca iki senedir insanlara yaklaşmıyor. Ne yapmamız gerekiyor?

Kuşlarda tırnak kaybına yol açan problemlerin başında, tırnakların hemorajik nekrozu olarak bilinen ve sebebi tam olarak açıklığa kavuşmamış olan bir hastalık gelmektedir. Bu sorunun stresten ya da yaygın bakteri enfeksiyonlarından kaynaklanabileceği varsayılmaktadır. Alerjik etkenlerden kaynaklandığı düşünülen 'Amazon ayak nekrozu' olarak adlandırılan bir diğer hastalıkta da tırnaklar dökülür. Nem oranının çok düşük olduğu kafes ortamlarında da kuşların tırnaklarının başlangıç yerinde önce bir halka oluşur ve sonra tırnaklar düşer. Bu hastalıkların nedeni henüz tam olarak bilimsel bir açıklığa kavuşmadığı için tedavi seçenekleri de net olarak belirlenmemiştir. Ancak vitamin ilaveleri, mineral katkıları, ayak bölgesine uygulanacak lokal ilaçlar veteriner hekiminiz tarafından uygulanabilir. Bunun yanı sıra, kafesin etrafına konulan tül örtülerin ince ipliklerinin gözle görülmeyecek bir şekilde kuşunuzun ayaklarına dolanması, parmaklarda dolaşım bozukluğuna yol açabilir. Kuşunuzda bahsettiğiniz uçmama problemi bakteri ya da virüs kaynaklı hastalıklarından kaynaklanıyor olabilir. Kuşunuza teşhis konulması için öncelikle ayaklarının ve diğer eklemlerinin muayene edilmesi ve genel bir enfeksiyonu olup olmadığının saptanması gerekir. Yukarıda bahsettiğimiz nedenlerden bağımsız olarak kötü ve bakımsız kafes koşullarının yol açabileceği ayak hastalıkları da tırnakların dökülmesine yol açabilir.

Balıklar da strese girer

Sizi dış dünyadan ayıran perdesiz cam bir evde yaşadığınızı hayal edin. Her gün dev gibi yaratıklar evinize geliyor, camlarınıza vuruyor ve kocaman ellerini sizin oturma odanıza sokuyor. Stresli bir yaşam değil mi? Evet, balıklar da strese girer ve stres tıpkı insanlarda olduğu gibi balıkları hasta eder. Stres balıkların hayatını kısaltır. Peki balığınızın stresli olduğunu nasıl mı anlarsınız? Eğer balığınız her zamankinden hızlı yüzüyorsa, bu onun stresli olduğuna işaret eder. Suyun kalitesinin düşük olması balığı strese sokabilecek etkenlerden birisidir. İyi bir filtre almalı ve akvaryumunuzu hijyenik tutabilmek için suyu sık sık değiştirmelisiniz. Ayrıca küçük bir akvaryumda çok fazla balığı beslememeye dikkat etmelisiniz. Kalabalık bir evde yaşamak herkesi yorar, balıkları neden yormasın? Eğer birçok balığınızın olmasını istiyorsanız, büyük bir akvaryum almanızda fayda var.


PAKO’ya mektuplar


Bir sevgilim olsun istiyorum


Selam Pakocuğum,

Benim adım Koko. 2 yaşıma girmeme çok az bir zaman kaldı. Çok mutluyum, beni çok seven bir ailem var. Bensiz hiçbir yere gitmezler. İş çıkışı bile, benim onları beklediğimi bildikleri için koşarak eve gelirler. Benim bir sorunum var. Bana sen de yardımcı olamazsan, derdimi Güzin Abla'ya yazmayı düşünüyorum. Ben kendime göre bir sevgili arıyorum. Benim cinsim chow-chow olduğu için kendime göre sevgili bulamıyorum. Bu da beni çok üzüyor. Ben de bir aşk yaşayıp bebeklerim olsun istiyorum. Ailem birçok yere haber verdiği halde bir sevgilim olamadı. Benim mutlu olmam için bana yardımcı olursan beni çok mutlu edersin. Sana babamın telefonunu veriyorum. Babamın adı Ufuk. Telefonu da (0532) 385 19 82. Sana ve diğer dostlarıma sağlık, uzun ömür ve de mutluluklar diliyorum. Yılbaşında çektirdiğim resmi gönderiyorum. Bu resim benim için çok değerli, çünkü evimiz kalabalık olduğu halde ailem saat 12'de ilk beni öptü. Sevgilerimle...

Koko
Yazarın Tüm Yazıları