Ben önce ne yazacağımı kararlaştırır, sonra gerekli araştırma ve temasları yapar, oturup adam gibi yazarım..
Babam Bekir Coşkun'un yazı yazışını anlayamam..
Yazısını yazarken kendi kendisine küsüyor..
‘‘Bu rezalet.. Böyle bir ifade nasıl olabilir?..’’ diye bilgisayarının başında bağırdığında, o rezalet ifadeyi kendisinin yazdığını anlarım..
Benim öyle bir sorunum yoktur..
Yazdım mı, tamam..
*
İşte sonunda Bekir Coşkun'u ‘‘bardak’’ yaptılar..
D&R Mağazaları'nda görmüşsünüzdür; beyaz bir kupa bardak, üzerinde Latif Amca'nın çizgileri ile Bekir Coşkun..
Bu tutarsa, Bekir Coşkun tavaları ve Bekir Coşkun bornozları da çıkabilir..
Daha da tutarsa bakarsınız bizimki yazarlığı bırakmış, zücaciyyeci dükkanı açmış..
Elbette ben yazılarımı sürdürürüm..
Şimdilik bu bardakları ve t-shortleri satıyorlar..
Bekir Coşkun'a ilgi az olur diye yanına beni de çizdiler..
Satış arttı..
*
Sunu da söylemeliyim:
Bu bardakların gelirinden bana da bir pay vereceklerini söylediler..
Babam ‘‘Pako'ya mektuplar kitabında olduğu gibi, Pako adından dolayı ne türlü gelir olursa olsun, hayvan barınaklarına verilecek’’ diye karar aldı..
Kısacası; üzerinde bizim karikatürlerimiz olan o bardakların payıma düşen geliri, barınaklardaki köpeklere-kedilere gidecek..
O şanssız hayvanlara mama olacak, ilaç olacak..
Yolunuz bir DR mağazasına düşerse, bir bardak alırsanız..
Sahipsiz bir dosta, bir avuç mamadır o..
Bir avuç sevgi..
Yönetim Kurulu'nda bir köpek
Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği, Avrupa Hazır Giyim Sanayicileri Derneği ve Uluslararası Hazır Giyim Federasyonu Başkanı Umut Oran, akida cinsi köpeği Oskar'la her an beraber. Sahibinin yoğun iş temposuna hiç şikayet etmeden uyum sağlayan Oskar'ın kendi adını taşıyan bir atölyesi bile var.
Oskar'la ne zamandır berabersiniz?
- Oskar 12.5 yaşında. Neredeyse doğduğundan beri benimle. Bir arkadaşım Amerika'dan getirmişti Oskar'ı. Ben köpeğimi yeni kaybetmiştim ve yeni bir köpek almayı düşünmüyordum. Ama bana o kadar bağlandı ki, her gün beni görmeye işe gelmeye başladı. Arkadaşım da en sonunda bana verdi.
Yoğun bir iş temponuz var, siz işteyken Oskar ne yapıyor?
- Şirket kurulduğundan beri Oskar da benimle birlikte işe gidip geliyor. Hafta sonu dahil sabah 6 akşam 10 iş başında. Katıldığım tüm toplantılara, yemeklere de benimle birlikte geliyor.
Bu durumdan memnun mu, hiç huysuzluk yapmıyor mu?
- Onun tek isteği sahibinin yanında olması. Minimum 750 bin kilometre yol yapmıştır benimle. Haftada 1-2 kere Bolu'daki fabrikaya gidiyoruz. Fabrikanın kuruluşunda bana çok destek oldu. Yalnızdım ve bana can yoldaşı oldu.
İKİ SENEDİR KÖR
Sizi yormayan, sakin bir yapısı var o zaman...
- Evet çok sakin bir köpek. İş köpeği gibi, herkese karşı mesafeli. İş yerinde zaten günün büyük bir bölümünü uyuyarak geçiriyor. En sevdiği şey uyumak. Ağırbaşlı, şımarıklığı yok. Artık insan gibi oldu. Şirketi bile var. 7-8 sene önce Domino Tekstil'e bağlı bir atölye kurduk. Adı Oskar, logosu da patili. Oskar için şirketin yönetim kurulu üyesi desek yeridir.
İkinizi hep beraber görmek insanları şaşırtıyor mu?
- Bolu'da insanlar beni köpekli adam diye tanıyordu ilk başta. Benim köpeğimi otele, restorana götürmeme şaşırıyorlardı. Zamanla alıştılar. Protokolde bile yanımda. Gelmediği zaman 'Oskar nerede?' diye soruyorlar.
Oskar'ı bırakmanız gerektiği zaman tavrı ne oluyor?
- Başka yerde bıraktığım zaman huzursuz oluyor. Bu yüzden bir yere gittiğim zaman, işin içine hep Oskar'ı da katıyorum. Dışarıda işim varsa, eve dönerken mutlaka uğrayıp onu alıyorum. Yoksa aklım onda kalıyor. İki senedir gözleri görmüyor, ben rehberi oldum. Komutlarla onu yönlendiriyorum. Gözlerinin görmemesi huyunda hiçbir değişikliğe sebep olmadı.
Bir gün onu kaybedecek olmanız size neler hissettiriyor?
- Düşünmek bile istemiyorum. Kanser oldu, kemoterapi gördü ve neyse ki atlattı. Ona çok alıştım. Bolu'daki fabrikada 15 tane köpeğim daha var. Oskar'ın yavruları orada, depremzede bir köpek var, bizim mahalleden götürdüğüm sokak köpekleri var. Onları da çok seviyorum ama Oskar'la yakaladığım şeyi bir daha yakalamama imkan yok.
İTÜ kampüsündeki köpek avının kurbanı Beyaz oldu
Olay İstanbul Teknik Üniversitesi Ayazağa Kampüsü'nde geçiyor. Yıllardır kampüsün içinde dolanan 15 kadar sokak köpeği var. Bunlar özellikle Maden Fakültesi öğretim üyeleri ve öğrencilerinin yakından tanıdığı köpekler ve İTÜ Yer Bilimleri Enstitüsü Araştırma Görevlisi Tayfun Kındap'ın verdiği bilgiye göre yüzde 90'ı kısırlaştırılmış durumda.
Üç hafta önce beklenmedik bir gelişme olur. Zaman zaman azgınca tavırlar sergileyen kahverengi bir köpek kız yurdu önünde bir öğrenciye saldırır. Belki diş geçirip ısıramaz ama korku salar. Bu olay üzerine İTÜ'nün maaşlı kampüs güvenlik elemanları Büyükşehir Belediyesi'ne haber verirler. Köpeği tanıdıklarını ve yerini bildiklerini belirtirler.
İGNELİ TABANCALI TİM
11 Ocak günü sabaha karşı saat 2'de belediye ekipleri kampüse girer. Ellerinde uyuşturucu iğneli tabancalarla sabıkalı kahverengi köpeği aramaya başlarlar. Kıstırmalarına karşın vurmayı başaramazlar. Bunun siniriyle kampüs sakinlerinin sempatiyle baktığı 'Beyaz' diye bilinen köpeği gözlerine kestirirler. İTÜ'ye ait bir minibüsü kullanmaktadırlar. Maden Fakültesi yakınındaki Türk Telekom binasının önünde sıkıştırırlar. Tam bu anda Türk Telekom'un bekçileri müdahale eder, zararsız ve kısırlaştırılmış olduğunu söyleyip köpeği kurtarırlar. Ancak 10 dakika sonra beyaz Ford Taunus'la bir başka görevli gelir. Müdahaleye imkan vermeden tabancasıyla Beyaz'ı vurur ve arkasına bakmadan çekip gider.
Aşırı dozdaki iğnenin etkisiyle sürünen köpeği sabah 9'da üniversitenin temizlik görevlileri bulur. Kulağında Beşiktaş Belediyesi'nce kısırlaştırıldığına dair 007 no'lu yeşil küpesi bulunan hayvan can çekişerek ölmüştür. Araştırma görevlisi Tayfun Kındap'ın ısrarlı sorularına karşın kampüsün güvenlik görevlileri önce kimseyi görmediklerini söylerler sonra da belediye ekibinin sabaha karşı kampüste köpek avına çıktığını söylemekle yetinirler.
Büyükşehir Belediyesi veteriner müdürü Hüner Öztürk kendisine böyle bir vurulma olayının bildirilmediğini söylüyor. Köpek itlaf ekibi herhangi bir olay bildirmemiş. Üstelik belediyeye ait beyaz renkli bir Taunus da yok, diyor. Tayfun Kındap, verdiği dilekçe ile kısırlaştırılmış, uysal bir köpeğin neden öldürüldüğünü, görevlilerin bayıltmak, barınağa götürmek gibi yollar yerine neden öldürmeyi seçtikleri sorularına yanıt arıyor.
SİZ PAKO’YA SORUN PAKO DA UZMANA
Veteriner Hekim Talat GÜLBAY
Tavşanınızın kafesini düzenli olarak temizleyin
Benim beyaz küçük bir tavşanım var. Uzun süre evde beslendiği zaman tavşanların arka ayaklarında problem olduğunu duydum. Bu doğru mu?
Söz ettiğiniz problem evde kafes ortamında beslenen tavşanlarda ayakların zemine temas eden kısımlarında oldukça sık görülen bir problemdir. Tavşanın yaşadığı zeminin kafes teli olması, kafes zemininin kirli ya da fazla pürüzlü olması ve Ankara tavşanı gibi bazı tavşan ırklarında arka ayakların taban derisinin çok ince olmasından kaynaklanır bu problem. Tavşanın fazla kilolu olması da arka ayaklara binen yükü arttırıp, bu tarz ayak yaraları oluşmasına neden olabilir. Bu durumdaki tavşanlarda önce ayaklardaki tüyler dökülür, daha sonra kızarıklıklar ve ağrı oluşur. Çözüm olarak tavşanın kafeste değil de ev ortamında serbest yaşaması aklınıza geliyorsa, bir kez daha düşünmelisiniz. Tavşanlar kemirici hayvanlar oldukları için kafes ortamında beslenmeleri mobilyalarınızın kemirilmemesi hem de onun evinizdeki potansiyel tehlikelerden korunabilmesi için daha doğrudur. Bu sağlık probleminin oluşmasını engellemek için öncelikle kafes zeminin düzenli temizlenmesidir. Tavşanın oturması ve dinlenmesi için kafesin içinde bir bölüm hazırlamalı ve bu bölümü ayaklarda yara oluşturmayan bir malzeme ile kaplamalısız. En çok önerilen, kafes zemininin en az yarısına kadar havlu örtmektir. Ancak, bu durumda tavşanın havluyu kemirmediğinden emin olunmalıdır ve kirlendiği zamanlarda havlu düzenli olarak değiştirilmelidir. Kafes içinde tavşanın tuvalet ihtiyacını giderebileceği bir kap bulunması kafes zemininin temiz kalmasına yardımcı olacaktır. Birkaç gün uğraşarak tavşanınıza tuvaletini bu kaba yapmasını öğretebilirsiniz. Tavşanların yaşam çevresini oluştururken dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta da, onları yüksek sıcaklıktan ve ısı vurmasından korumaktır. Tavşanlar için ideal çevre ısısı 26 derece veya bunun biraz altındadır. Bu nedenle tavşanınız için hazırladığınız ortamın iyi havalandırılması gereklidir.
PAKO’ya mektuplar
Aşk'ın yokluğuna alışamadım
Merhabalar,
İsmim Göksu. Öğrencilik hayatım yeni bitti. İki haftadır Diyarbakır'da bir okula yardım kampanyasıyla uğraşıyorum. 19 Ocak Pazar gününe kadar bu kampanya beni çok mutlu ediyordu. O gün canım gibi sevdiğim köpeğimi çaldılar. Şu an üzüntüden doğru dürüst düşünemiyorum. Ne yapabileceğim konusunda birkaç yere danıştım, ilanlar yaptırdım ama bir sonuç alamadım. Köpeğim 1.5 yaşında bir husky'di. Adı Aşk'tı ve erkekti. 1.5 yaşında olduğu için çalındıktan sonra satılmış olabileceğini söylüyorlar. Ancak ben çok üzülüyorum ve onu çok özlüyorum. Anlaşılması zor dünyada beni hissettiğini farkettiğim belki de tek canlıydı.