Azrail'in kamyoneti var...

Yine o karanlık gecelere dönmeliyim.

Siz bir gecenin karanlığında bizim nasıl haberleştiğimizi asla bilemezsiniz.

Köpek sesleri dalga dalga yayılır kente.

Bu tıpkı durgun suya düşen bir damla gibidir, genişler yayılır, giderek büyür.

Biz haberleşiriz.

Şehrin bir uzak köşesinde, canı yanan birisinin acısı, en uzak mahallelere kadar uzayıp gider. Bir yavrunun açlığı, bir annenin yaralanması, bir babanın savunması.

Bizim şımarık Çıtır böyle sesler geldiğinde kaçıp koltukların arkasına saklanır.

Ama ben...

O karanlık gecelerde dışarı çıkar kulaklarımı diker, dinlerim...

Kimi zaman da benden bir-iki laf...

*

Geçen hafta yine karanlık bir gecenin ikinci yarısı başladığında sesler yükseldi.

Çoğu çığlıktı...

Siz bilemezsiniz...

Bir anneyi vurduklarını, yavruların kaçtıklarını, birçok kedi ve köpeği öldürüp bir kamyonetin arkasına doldurarak götürdüklerini zaten ikinci gün hayvanseverler anneme bildirdiler.

Bizim mahallenin iyi yürekli insanları o kamyonetin plakasını almışlardı.

06 ADU 29.

İçinde eli silahlı dört kişi vardı diyorlar.

Kamyonetin arkası baygın, can çekişen ya da ölü kedi ve köpeklerle doluydu.

Sivil plakalı bir kamyonet, ama kim?...

Belediyeler bunu yaptıktan sonra, iyi insanlardan utandıkları için inkar ediyorlar.

Bu sefer babam ve hayvansever gazeteci abiler-ablalar biraraya gelip öğrendiler, şimdi açıklıyorum:

06 ADU 29 plakalı 1990 model Ford...

Sahibi; trafik kayıtlarında Çankaya Belediyesi.

O gün biz Çıtır'ın niye öyle sesli gecelerde korkup koltuğun arkasına saklandığını anladık:

Çünkü Çıtır böyle karanlık bir gecede kaçıp, çitlerin altından bizim eve sığınmıştı.

Anladığımız kadarıyla annesini ve üç kardeşini öyle bir gecede öldürmüşlerdi Çıtır'ın.

O böyle geceleri biliyordu.

*

Bu haksızlık...

Gece evine döndüğünde uyuyan çocuklarına bakıp, onlara başka bebekleri öldürerek para kazandığından rahatsız olmayan o kamyonetteki adamları düşünüyorum.

Ya da; onlara bunu yapmaları için emir verenlerin, öbür insanlar tarafından ‘‘seçilmiş’’ olmalarının acı yanını.

Bu haksızlık...

O karanlık uzun gecelerde olanları siz bilemezsiniz.

Köpek sesleri dalga dalga yayılır kente.

Anneler ağlaşır, yavrular kaçışır...

İşte öyle bir geceydi o gece.

Uzaktan gelen sesleri dinledim.

Ağlaşmalar, çığlıklar...

Kamyonetle çıkmıştı Azrail...

Procter&Gamble çalışanları sokak hayvanlarına kucak açtı

Kurdukları Yardımlaşma Kulübü ile topluma faydalı katkılar yapmayı amaçlayan Procter&Gamble çalışanları, geçtiğimiz cumartesi Evsiz Hayvanları Koruma Derneği'ni ziyaret ettiler. Barınağa götürdükleri 45 çeşit ilaç ve ameliyat malzemesi 700 hayvanın altı aylık ihtiyacını karşılayacak.

Sarıyer'de 2000 yılında kurulan Evsiz Hayvanları Koruma Derneği, geçtiğimiz cumartesi günü oldukça sıcak bir buluşmaya ev sahipliği yaptı. Barınaktaki 700 hayvan için eşi benzeri görülmemiş bir gündü.

Fazla ziyaretçisi olmayan barınağın hayvanları ilgiye ve sevgiye doydular. Barınaktaki köpeklere bu mutluluğu yaşatan Procter&Gamble çalışanları, veteriner hekimler tarafından hazırlanan aciliyet ve önem sırasına göre sıralanmış 45 çeşit ilaç ve ameliyat malzemesini dernek çalışanları Melek Kahraman Özalp ve Bilge Okay'a teslim ettiler.

P&G'den Meltem Karahan, Berna Gönenli, İlker Kasım ve Arzu Polat, aileleri ile birlikte barınak ziyaretine katılan isimlerdi. Arabaların arkasına yüklenen malzemeler teslim edildikten sonra ziyaretin zevkli kısmı başladı. Barınak adım adım gezildi, köpekler sevildi ve gruptaki ufaklıkların hayvanlarla haşır neşir olması gülerek seyredildi. P&G çalışanları, sokak hayvanlarını destekleme etkinlikliklerini sürdürmeye devam etmeyi planlıyor.

AMAÇ YARDIMCI OLMAK

Ekip, farklı barınaklardaki küçük ihtiyaçların (yaz aylarında hayvanların üzerini örtmek için tente, paletler vb.) yanı sıra daha büyük projeler için de (barınak rehabilitasyonu gibi) araştırma ve fizibilite çalışmalarını sürdürüyor.

P&G temizlik ve sağlık ürünlerinin yanı sıra Iams ve Eukanuba markalı kedi ve köpek mamaları da üretiyor. Bu yüzden yapılan yardımın farklı bir anlamı var. Amaç sadece beslenme ihtiyacını gidermek değil, hayvanların genel sağlıklarına da katkıda bulunmak.

SİZ PAKO’YA SORUN PAKO DA UZMANA

Veteriner Hekim Talat GÜLBAY

Kedi-köpeklerin beslenme sistemi

Kedi ve köpeklerin ailenin bir ferdi olarak görülmesi, onların mutluluğu açısından çok önemlidir. Ancak bu sevginin bir göstergesi olarak kendi yiyeceklerinizi onlarla paylaşmanız ve kendi beslenme tarzınızı onlara adapte etmeye çalışmanız, onlara farkında olmadan zarar vermeniz anlamına gelir. Bizler lezzet duygusu gelişmiş, öğünlerimizde çeşitlilikten zevk alan ve sindirim sistemimizin yapısı gereği omnivor (hem otobur, hem etobur) olarak beslenen canlılarız. Binlerce yıldır bizim hayatımıza adapte olarak evcilleşme süreci devam eden kedi ve köpekler ise sindirim sistemlerinde çok fazla değişiklik olmadan karnivor (etobur) yapılarını korumaktadırlar. Kedi ve köpeklerin sindirim sistemini oluşturan organların şekli ve büyüklüğü insanınkinden oldukça farklıdır. Yine koku alma ile görevli hücre sayısı insanınkinin neredeyse 10-20 katı daha fazla olan kedi ve köpeklerde, tat alma ile ilgili hücre sayısı tahmin edilenin tam tersine köpekte insanınkinin beşte biri, kedide ise 20'de biri oranındadır. Kısacası kokuya karşı bizden çok daha hassas olan kedi ve köpekler lezzete karşı insandan daha az hassastır. Yani kedi ve köpekler yiyeceğin kokusunu çok iyi almakla birlikte, neredeyse tadına bakmadan yerler. Beslenmenin başladığı organ olan ağız insanda 32 diş içerir ve tükürükte yer alan sindirim enzimleri ile sindirimin başladığı ve çiğnemenin uzun sürdüğü bir organdır. Köpekte ise ağızda 42 diş vardır, tükürük enzimleri ile sindirim mevcut değildir ve gıdayı çok az çiğneyerek yutarlar. Kediler ağızlarındaki diş sayısı 30 olmakla birlikte tamamı parçalamaya yönelik dişlerle, tükürüklerinde enzim olmadan ve çiğneyerek öğütme işlemini hiç yapmadan gıdayı yutarlar. İnsanın yemek yeme süresi bir saat kadardır. Buna karşılık köpekler yemeklerini bir-üç dakika içerisinde, kediler ise neredeyse 20 öğün olarak çok kısa sürelerle yerler. Buna ilave olarak köpekler fizyolojik dengelerini korumak için her gün aynı saatte, aynı yerde, aynı tabakta ve aynı yemeği yemeye ihtiyaç duyarlar. Midedeki asit oranı köpek ve kedilerde insanınkinin iki katından fazladır. Tüm bu farklılıklardan kolayca anlaşılacağı gibi kedi ve köpeklerimizle kendi tabağımızdakileri paylaşmak ve onların insan gibi beslenmelerinin sağlıklı olacağını düşünmek imkansızdır. Kedi ve köpeklerimizin sağlıklı ve mutlu olmaları için yapmamız gereken onlara uygun bir hazır mama ile ya da veteriner hekiminizin aynı çerçeve içinde önereceği bir formüle göre evde hazırlayabileceğiniz özel bir gıdayla beslenmelerini sağlamaktır.

PAKO’ya mektuplar

Kardeşimi kaybettim

Sevgili Pako,

Annemin bir arkadaşı, okumam için babanın ‘‘Pako'ya Mektuplar’’ adlı kitabını bana verdi. Ağlaya ağlaya bir saat içinde bitirdim. Kitap çıkalı uzun zaman olmuş, ama ben üç yıldır yurtdışında olduğum için okumaya fırsat bulamamıştım. Altı ay önce Türkiye'ye döndüm. İyi ki de dönmüşüm, çünkü bir buçuk ay önce sana çok benzeyen kardeşimi kaybettim. Ben tek çocuğum, onu kardeşim olarak benimsemiştim. 16 yıl her şeyi yaşadık beraber; o benim en sadık dostumdu. Anita ailemize katıldığında üç aylıktı ve yıllar boyu bizi hiç üzmedi. Yazılarında sık sık ölen kardeşinden bahsediyorsun, onu ne kadar özlediğinden. Seni o kadar iyi anlıyorum ki. Ben de kardeşimi çok özlüyorum. Bari sen kendine iyi bak.

Selin ÖZYÜREK
Yazarın Tüm Yazıları