- HOŞGELDİN Hüsamettin ama oraya oturma, o koltuk Vahşan'ın, geç şuraya otur.
- Peki beyefendi.
- Teessüf ederim Hüsamettin, o kadar hastalandım da bir kez çıkıp ‘‘Hasta değil’’ demedin benim için...
- ........
- Vahşan'ın yüzü kara çıkmamış oldu, senin gözü tutmazdı biliyorsun.
- Biliyorum efendim.
- Şu bisküvi paketini uzatır mısın?
- Beyefendi size şeyi arz etmeye gelmiştim.
- Çekilmem, bunu peşin olarak söyleyeyim.
- Siz yine çekilmeyin ama ben çekiliyorum.
- Çekil, ben de Mesut Bey'i şeyderim sağ yanıma.
- Mesut Bey bizim partiden değil ki beyefendi!
- .......
- Ben aslında sizi birçok konuda korudum ama artık son omurga meselesinden sonra...
- Vahşan da şu anda partide yeni omurga için çalışmalar yapıyor zaten.
- ........
- Hayatımda ilk defa Vahşan'a karşı gelmiştim senin yüzünden.
- Ben de sizi 11 yıldır baba gibi görmüştüm ama sizin babalık tecrübeniz olmadığından...
- Sorma, Vahşan'ın gençliğinden beri süregelen ‘‘Bütün işleri ben göreceğim’’ iddiası yüzünden... ‘‘Hadi bir de çocuk bakımını yüklemeyeyim omuzuna’’ dedim.
- Beyefendi, hadi gelin beraber çekilelim.
- Hayır, ben çekilirsem eşimle çekilirim.
- Memleketin durumu iyi değil beyefendi, ben de vebal altında kalmak istemiyorum.
- Yok, veba çıkmadı, zaten hızla iyileşiyorum.
- Allah şifa versin efendim.
- Eşim çok iyi bakıyor bana.
- Tabii öyledir efendim. Terbiyesizlik etmiş olmayayım ama bir gün yaşlanırsanız diyorum... Gerçi partimiz demokratik bir parti, padişahlık sistemi gibi veliahta falan gerek yok ama... Yani DSP'nin başında kimi görmek isterdiniz?
- O kadar ilerisini düşünemem şimdi.
- Hanımefendi gelmeden kalkayım ben...
- Kal diyeceğim ama Vahşan'ın sinirlerini bozmak istemiyorum.
- Bakın beyefendi, son olarak bir şey söylemek istiyorum. Bu kapıdan çıktığım anda aramızdaki her şey bitecek.
- Tansiyonumu ölçmeden mi gideceksiniz sayın doktor?