LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
İÇİNİZDE hálá doğduğu şehirde yaşayanlar vardır mutlaka...
Bugün söyleyeceğim şeyler, onlar için pek bir şey ifade etmeyebilir.
Belki de yıllar yılı aynı yerde sıkışıp kalmış olmanın iç sıkıntısıyla burun bile kıvırabilirler.
Haklıdırlar.
‘‘Aynı’’lık boğar insanı bir süre sonra; iyilikleri, güzellikleri bile fark edemez hale gelir insan.
Hatta düşman olur.
Bütün mutsuzluklardan, bütün başarısızlıklardan biraz da yaşadığımız şehir suçludur sanki.
Bizi paçamızdan çekmiş, bırakmamıştır.
Güdük kalmışızdır onun yüzünden.
* * *
Ama çekip gitmişseniz ömrünüzün bir yerinde o şehirden...
İşte o zaman şimdi benim olduğum gibi olursunuz.
Burnunuzun direği sızlar.
Arkanıza bakmadan bırakıp gittiğiniz...
Belki de ‘‘Kurtuldum’’ dediğiniz o şehir gözünüzde tüter.
Bir kuru simidini... Yok simit değil, İzmir'de simide ‘‘gevrek’’ denir. Bir kuru gevreğini bile özlersiniz.
Bazen oturduğunuz evleri, okuduğunuz okulları, geçtiğiniz sokakları bir bir gözünüzün önünden geçirirsiniz.
Ama bütün ayrıntılarıyla...
Oyun oynarken yorulunca üzerine oturduğunuz taş bile gelir aklınıza.
Fırlayıp gitmek istersiniz, yerinde durup durmadığına bakmak için.
Sonra ‘‘Ne taşı?’’ dersiniz, ev bile yok ki yerinde.
Ama kendi kendinize söz verirsiniz.
‘‘İlk fırsatta o şehre gidilecek ve bütün sokaklarından geçilecek.’’
‘‘Otobüse binilecek, okulun önünde inilecek.’’
‘‘Kemeraltı, Hisarönü, Karşıyaka, İnciraltı katiyen ihmal edilmeyecek.’’
‘‘Boyoz ve şambali yenilecek.’’
‘‘Yeni tatlar, yeni mekánlar, yeni yollar umurumda değil, sırf 'eski' kovalanacak.’’
* * *
Düşünmeye devam edersiniz.
Öğretmenlerinizi... O zamanki yaşlarını çıkartmaya çalışırsınız, şimdi yaşayıp yaşamadıklarını tahmin edebilmek için.
Arkadaşlarınızı... Kimisinin ismini hatırlamakta zorluk çekersiniz. Dilinizin ucundadır ama...
Annenizin, babanızın gençliğini... Hoş siz onları hep yaşlı zannetmişsinizdir ya...
* * *
Bazen doğduğunuz şehirden haberler veren bir dergi geçer elinize.
Tanıdık bir yüz ararsınız.
Bulursunuz da...
Bir ilkokul arkadaşınızın isminin önüne sıfatlar eklendiğini görür, gurur duyarsınız. Hemen aramak istersiniz.
Bir başka sayfada bir bina çıkar karşınıza. Önünden yüzlerce defa geçtiğiniz ama hiç dikkat etmediğiniz... Resmi dakikalarca incelersiniz.
* * *
Doğup büyüdüğünüz şehirle ilişkiniz, ailenizle olan ilişkiniz gibidir.
Çocuklukta derin bir bağlılık...
Sonra kopuş... Başka insanların, başka hayatların, başka şehirlerin öne çıkışı.
En sonunda her şeye, herkese doymuş, hatta biraz da hayattan ağzının payını almış olarak geri dönüş... Değerlerini yeniden anlama...
* * *
Evet, anlaşıldı...
İlk fırsatta İzmir'e gidilecek.
MIŞ-MUŞ
İdeal vücut ölçüsü 90-63-90 olmuş.
Biz ideale ulaşamadıkça ideal bize doğru geliyor.
İstanbul'da banka soymak artık çocuk oyuncağıymış.
Hele geçenlerde soyguncuları vuran güvenlik görevlisi tutuklandıktan sonra...
Stres AIDS gibiymiş.
Daha da beter. Hiç olmazsa AIDS'ten korunmak mümkün, lakin stres adeta Allah'ın emri.
Dünyanın yaş ortalaması 26'ymış.
Buna asla kırk yaşına gelmeyen Türk kadınının katkısı büyük tabii.
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Yazarın Tüm Yazıları