Orgazm günü

Bir şeyin ‘gün’ü ilan edildi mi anlarım ki o şey yok aslında.

Barış Günü...

Özgürlük Günü...

Hayvanları Koruma Günü...

Hatta Anneler Günü bile... Pek öyle saygıda sevgide kusur etmemek gibi bir durum yok demek ki senede bir gün günah çıkarma ihtiyacı hasıl oluyor.

En son ‘Orgazm Günü’ icat edilmiş.

Brezilya’da.

Her sene 9 Mayıs’ta kutlanacakmış.

Bizde günü yok diye kendisi var zannetmeyin. Fakat bizde ‘Kan kusup, kızılcık şerbeti içtim diyeceksin’ diye ata öğüdü olduğundan...

Zaten araştırmalar da gösteriyor. Bizim kadınlarımızın orgazm sorunu yok! Ne olduğunu bilmeyince sorunu da olmuyor haliyle. Ya da taklidini yapa yapa sonunda kendileri de oluyorum zannetmeye başladılar. İnsan söylediği yalana kendi de inanırmış derler.

Fakat tabii bütün dünyada kutlanmaya başlanırsa biz de mecburen ithal edeceğiz. Artık hediye mediye derken açık kapatılır. Bu meseleyi de tatlıya bağlamış oluruz.

İçim acıdı

Bir fotoğraf içimi acıttı.

Aslında baktığınızda gayet neşeli... Birbirinden sevimli üç köpek... Özel tıraşlı... Hani kafalarıyla patilerindeki tüyler uzun bırakılmış... Püsküllü etekler giymişler, sarı, pembe... Boyunlarında renkli bluzumsu önlükler...

Biri üstüne çıktığı kocaman topu yuvarlıyor, öteki ikisi ayağa kalkmış, biri öbürünün beline sarılmış... Arka planda seyirciler gülümsüyor.

Fotoğraf bu.

Ama benim içim acıdı işte.

Çünkü bu bir protesto gösterisinde çekilmiş bir fotoğraf. Filipinler’in başkenti Manila’da köpek sahipleri hayvanlara kötü muamele edilmesini protesto etmek için bir yürüyüş tertiplemişler.

‘Bizi öldürmeyin’ diyen pankartlar taşıyormuş köpekler.

Filipinler’de ayrıca yiyorlar da köpekleri...

İçimi acıtan, köpeklerin hayatta kalabilmek için maskaralık yapmak zorunda kalması. Kendileri farkında değil elbet. Sahipleri can havliyle giydirip süslemişler... Hani belki hayvansevmezler görür, beğenir, komik bulur da canlarını bağışlarlar diye. Ne bileyim işte... Üzüldüm bir hayvan dostu olarak onların o haline.

Ben sizi seviyorum

Vallahi bu sefer kimsenin suçu yok.

Kader demek ki...

Giresunspor’un 2.Lig’e çıkma ihtimali kuvvetlenince taraftarı bunu horon teperek kutlamak istemiş. Tepmiş de nitekim. Fakat o esnada polis otosu gelip çarpmış horon tepenlere... Beş kişi yaralanmış.

Yani havaya sıkarken pencereden bakanı vurmak falan değil bu sefer. Masumane horon tepiyorlar. Fakat korkarım kaderin maç neticesi kutlayanlara bir garezi var. Hani öylece evde oturarak hiç kıpırdamadan kutlamaya kalksalardı, ya pencereden kamyon girecekti ya da deprem olacaktı falan.

Fakat tabii yine de horonu nerede teptiklerine bir bakmak lazım. Zaten haberin devamını okuyunca durum aydınlanıyor. Espiye-Tirebolu karayolunda tepiyorlarmış. Evlerinin yolu bu olduğundan tabii. Yoksa Ankara-İstanbul otobanında tepmek suretiyle daha görkemli bir kutlama yapmak isterlerdi, eminim.

Netice olarak ben bizi çok seviyorum.

Vallahi.

MIŞ-MUŞ

Kapkaççıların en favori semti Laleli’ymiş.

Eğer hedefleri değerli kuzey komşumuzun fıstık kızlarıysa bizde bir atasözü vardır: ‘Haydan gelen huya gider.’

Time dergisi ‘Büyük felaketlerden kurtulma rehberi’ yayımlamış.

Bize daha ziyade küçük felaketler için bir rehber lazım. Misal ‘Karayolunda kazasız belasız nasıl horon tepilir?’

Diyarbakır’da trafik kazasında ölen 8 yaşındaki Meki Ayaz’ın ailesinin açtığı tazminat davasında bilirkişi ‘Aile çocuğu büyütmek için yapılacak masraftan kurtuldu’ diye rapor vermiş.

Arkadaş ‘Bardağın dolu tarafını göreceksin’ diyenleri yanlış anlamış!
Yazarın Tüm Yazıları