Daha önce turneler dolayısıyla doğunun hemen hemen her yerine gitmişliğim vardı, fakat köşe yazıcısı kimliğiyle ilk oluyor.
‘‘Git de kim olarak gidersen git’’ demeyin. Ben eskiden bir tek ‘‘Buranın nesi meşhurdur, ne giyeceğim’’, bununla ilgilenirdim; yöre halkı yanıma gelip ‘‘Devlet bize ev versin’’ falan da demezdi. Diyeceğim bu seferki gidişim çok farklı oldu. Gerçi yine yemedim değil. Yeri gelmişken, oralara yolu düşenler Bingöl'den Elazığ'a doğru 56 km. gidip kaburga yemeyi ihmal etmesinler.
* * *
Gelelim Bingöl hatıralarına... Dedim ya kedi olalı fare tuttum, bu mevzudan bıkmış olmanız ihtimaline rağmen anlatacağım.
Her sabah uykuya daldığım saatte, yani 05.00'te kalkmak suretiyle hayatımın en büyük reformunu yapmış biri olarak çıktım yola.
Uçakla Diyarbakır, minibüsle, papatya ve gelincik tarlaları arasında, 2.5 saat süren yolculuktan sonra Bingöl...
Yolun düzünden çok çukuru var. Böbrek taşı olanlara tavsiye ederim. Düşmezse paranızı iade ediyoruz.
Fakat sizi yanlış yönlendirmiş, yetkililerin de günahını almış olmayayım, çukur doldurma çalışmaları devam ediyordu.
Şoförümüz Liceli İbrahim. Dünya şirini. Bir kusuru, düz yolda sakin sakin giderken viraj görünce hız yapması. Heyecan kattı seyahatimize, eksik olmasın.
‘‘Birini tanımak için ya içki sofrasına oturacaksın ya yolculuğa çıkacaksın’’ derler ya... Bu yolculukta anladım ki Fatih Altaylı mükemmel biri.
Ayrıca oraların tecrübelisi olarak her konuda rehberlik yaptı ekibimize. Ve de nasıl tanınıyor, seviliyor oralardaki herkes tarafından...
Övünmek gibi olmasın, ekibimizin tamamı mükemmeldi. Aydın Doğan seçip de mi alıyor nedir?
Bu kampanyayla ilgili (nasıl olsa biliyorsunuz diye açıklama gereği duymuyorum) gazetemle gurur duyduğumu da hemen araya sıkıştırayım.
Bingöl'de ‘‘deprem sonrası klasikleri’’ yaşanıyor.
Misal,
Yardımlar gelmiş ama eşit dağıtılmıyormuş.
Acilen ‘‘Afet Bölgesi’’ ilan edilmeliymiş ama hükümetten ‘‘tık’’ yokmuş.
Hiçbir Allah'ın kulunun giyemeyeceği giysiler yardım diye gönderiliyormuş.
‘‘Aynı deprem İstanbul'da olsaydı hasar daha büyük olurdu.’’ Herkes bu konuda hemfikir. Hakikaten sadece 8 bina tam olarak yıkılmış.
Bingöl'de insan depremi hissetmiyor. Valilikte otururken 4 nokta bilmemkaç büyüklüğünde deprem olmuş, İstanbul'dan arayıp söylemeselerdi haberimiz olmayacaktı.
Vali'yle Belediye Başkanı deprem münasebetiyle münasebetlerini kesmişler. Küsler yani.
Lise sın sınıf öğrencilerinin ufak bir istirhamları var. Üniversiteye ya sınavsız girmek istiyorlar ya da ‘‘ek puan’’. Ellerinde kapı gibi emsal var: 1971 depremi sonrası.
Zaten var olan işsizlik daha da artmış, başta Diyarbakır'a olmak üzere göç artmış.
Bingöl'de sokağa çıkan ya da camdan bakan kadın nüfusu sıfır. Bir kadın göremeden döndük İstanbul'a.
Bu yaz arabayla bütün Anadolu'yu dolaşmaya niyetliyim. ‘‘Tembellik geni’’ genliğini göstermezse tabii.
MIŞ-MUŞ
Pakize Suda, cumartesi günkü yazısını yazamamış!
İyi ki bir Bingöl'e gittim yani.
Erkeklerde doğurganlık geni bulunmuş.
Mesele, işe yarıyor mu?.. Ona bakarsanız beyinleri de var.