Karpuzun reçeli olurmuş meğer

HER zaman böyle oluyor... Gazetede yayımlandığı gün yazımın şahane bir versiyonunu kafamda yeniden yazıyorum. Size hep beş para etmezini okumak kısmet oluyor yani. Çok talihsizsiniz.

İstersem on kere kontrol edeyim, gazetede okuyunca bir sürü eksik, yanlış, konuyla ilgili atladığım önemli bir nokta buluyorum. Sanki gazeteyle beraber bir de zihin açıcı veriyorlar bana.

Bunlar sıfıra indiğinde mi gerçek bir yazar olacağım?

Biraz geç kalmadım mı? 7 sene oldu, daha ne kadar pişeceğim? Vs. vs.

İşte mesela pazar günkü ‘Sahurda Yatıp İftarda Kalkanlar’ başlıklı yazımı okuyunca ‘Tüh!’ dedim yine... Oruç tutanlar sınıflandırılır da ‘Akşama kadar kapalı kapılar ardında yiyip içen, akşam şahane iftar sofralarında besmeleyle oruç açanlar’ unutulur mu?

Atlamışım işte. Neyse şu anda telafi etmiş oluyorum. Aklıma başka bir şeyler gelirse bilahare dile getiririm. Söz veriyorum ramazan bitene kadar yazıyı tamamlayacağım.

***

Buraya kadar yerinme faslıydı. Şimdi övünmeye geçiyorum.

Size, çok sevdiğiniz, bütün kitaplarını okuduğunuz bir yazardan, bir mektup eşliğinde bir kavanoz reçel geldi mi günün birinde?

Bana geldi.

Karpuzla ilgili bir yazı yazmıştım, bilmem hatırlıyor musunuz... ‘Ne reçele gelir, ne turşuya...’ demiştim. Reçeli oluyormuş meğer.

Sevgili Ayşe Kulin, yazım üzerine Urla’dan dönüşünde bir kavanoz karpuz reçeli getirmiş bana. Oysa tanışmıyoruz kendisiyle. Hiç karşılaşmadık, ortak arkadaşımız falan da yok. Ama yazdıklarımız aracılığıyla bir bağ kurulmuş işte aramızda.

Mektubunda diyor ki, ‘Tabii siz Hürriyet’i okumamın üç nedeninden biri olduğunuzu bilmezsiniz’.

Ben şimdi bu söz üzerine neler hissettiğimi anlatmaya kalksam beceremem. En iyisi siz empati yapmak suretiyle anlamaya çalışın.

Kardeşim, ‘Sakın bunu köşene taşıma, çok ayıp’ dedi.

Hayır kardeşim! Seni dinlemiyorum. Bu benim bir nevi referansım oluyor. Referans göstermenin nesi ayıp. Herkes CV’sine yazıp duruyor da...

Teşekkürler sevgili Ayşe Kulin... Reçel için... Samimiyetiniz için...

MIŞ-MUŞ

Her yıl 1.6 milyon kişi sobadan zehirleniyormuş.

İşte gerçek ‘İlerleme Raporu!’

*

Bitlis’te vali ve belediye başkanı tuvalet açılışı yapmışlar.

Ne yapsınlar... Fabrikalar kurdunuz da açmadılar mı?

*

Kadınların çoğunun erkek egemenliğine karşı işletme okuduğu anlaşılmış.

Her yaptığımızın ucunda erkek olacak illa ki.
Yazarın Tüm Yazıları