Eğitime en geç Türkler başlıyor, en erken Türkler veda ediyor,
En çok Türkler evleniyor,
En az Türkler boşanıyor,
Muş.
27 AB üyesi ülke ve Türkiye’yi kapsayan bir araştırma yapılmış, Türkiye açısından yukarıdaki netice çıkmış.
İyi mi?
Haberi veren gazeteye göre iyi değil.
İçler acısı bir durum. Fakat bizim bu araştırmadan "en en" çıkmamıza neden olanlar aynı fikirde değillerdir elbet. En çok doğurma meselesi örneğin... 12 çocuğu var diye kahvede başı önünde oturan bir erkeğin var olduğuna inanmıyorum. Tersine, gerim gerim geriliyordur.
Ve 13. için çalışmalarını sürdürüyordur.
Bu araştırmadan habersiz olduğundan Maltalılar’ın az doğurduğundan da haberi yoktur tabii ama bilse "doğurtamayan" Maltalı hemcinslerinin iktidarsız olduğunu düşünecektir büyük ihtimalle. En çok evlenmemize hele, kimsenin üzüldüğünü zannetmiyorum.
Çocuk doğduğu andan itibaren mürüvvetini görmeye kilitlenmez miyiz?
Anadolu’ya uzanmamıza da gerek yok, bütün mesaisini iyi bir koca bulmaya harcayan üniversite mezunu kızlarımıza, "Biliyor musunuz en çok Türkler evleniyormuş" desem şimdi, "Ah ağzınızdan bal akıyor" derler. En az boşanmaya gelince... Bu, aslında sahiden de iyi bir şeymiş gibi duruyor. Hatta Avrupalılar bile gıpta etmiş olabilirler bize. Fakat onlar evliliklerin sevgi ve muhabbetle sürdüğünü zannediyorlar tabii. Halbuki Türk televizyonlarında bir gündüz programı seyretme imkanı bulsalar... "Boşanmayan" değil "Boşanma özürlü" toplum olduğumuzu anlarlar, bu da ayrı konu. Netice olarak araştırmaya nereden baktığınıza bağlı. Gazetenin, "Türkiye’nin acı tablosu" diye sunduğu durum bizim için gurur vesilesi sayılabilir.