Hoşnut kalacakmış...

‘Gel ıslak ıslak

Kulağımdan öp beni

Gıdıklaniim

Hoşnut kaliim’

Sevgilim bana böyle bir şey söylese son sözünü söylemiş olur herhalde. Kendisine ben de şu şarkıyla cevap veririm zira.

‘Yürü, anca gidersin.’

Şarkıların son durumu bu sevgili okurlar. Yani dolayısıyla ilişkilerin de. Gökten zembille inmiyor ya bu şarkı sözleri.

Hayır, insan sevgilisine her şeyi söyleyebilir... En ahlaksızca nitelendirilen sözleri bile... Romantizm kadar hard parnonun da yeri vardır elbet. Öyle ha bire mum ışığında şarap içerek göz göze bakışmak kabak tadı verebilir. Fakat bu ‘gıdıklanayım, hoşnut kalayım’ başka bir şey. Nasıl anlatayım tuhaf, itici, sevişmenin büyüsünü bozan bir şey işte.

Yani bir an gelir ‘Gıdıklanıyorum’ diyebilirsiniz de, ‘Şunu şunu yap da gıdıklanayım’, bir de arkasından ‘Hoşnut kalayım’ demek... Vallahi o dakika kalkar giderim.

‘Bir sözcükle aşk meşk biter mi?’ diyeceksiniz.

Biter. Kadın kısmı bitirir.

Bir arkadaşımın başına gelmişti... İsmi lazım değil, bakanlık da yapmış ünlü bir politikacı, arkadaşıma kur yapıyor bir tarihte... Romantik bir ortamda, işte bir erkek neler sıralarsa bir kadına hepsini sıralıyor. Derken diğerlerinden farkını ortaya koyuyor ve ‘Ben senin gaz çıkarmana bile tanık olmak istiyorum’ deyiveriyor.

Benim ‘gaz çıkarmak’ dediğime bakmayın, o adlı adınca söylüyor da ben başkasının adına bile olsa telaffuz edemiyorum o sözcüğü.

Arkadaşım donup kalıyor. Ve başlaması an meselesi olan beraberlik başlayamıyor. Doğallık iyi hoş da her zaman her yerde uygun kaçmıyor işte.

Bir de adam bilmiyor ki bir kadının gaz çıkarmasına tanık olmak neredeyse imkansızdır. Ortada önemli bir hastalık, ameliyatlı olma hali falan yoksa... Eşine, artık yanında yok farz edecek kadar çok alışmak erkeğe özgü bir durum.

Burnunu karıştıran kadın da göremezsiniz mesela...

‘Hak huk’ yapıp boğazını temizleyen kadın da...

Kadınlar önem verir bu gibi şeylere. Erkek kısmı bazen hiç anlamaz kadının neden soğuduğunu... Bir bakar ki pırr uçuvermiş kadın...

Bu ‘Gıdıklanayım, hoşnut kalayım’ bunlara benzemiyor gibi görünse de benim için aynı ağırlıkta bir vaka. Direkt sinirlerimi hedef alıyor. Sizi bilmem ama bana kimse demesin!

MIŞ-MUŞ

Türkiye’deki kadın sayısı erkeklerden 241 bin fazlaymış.

Hiç olmazsa tükürüğümüzle boğacak duruma gelmişiz.

Kızılay, çatal kaşık yollamayı unutunca, Doğubeyazıt’ta depremzedelere ekmek arası kuru fasulye dağıtılmış.

Buna da şükür, ekmek arası çorba da olabilirdi.

Erdoğan’a ‘Sizin için ölürüm’ diye şiirli mektup gönderen öğretmen, müşavirliğe terfi ettirilmiş.

Terfilere kolaylık getirilmiş, daha ne istiyorsunuz!
Yazarın Tüm Yazıları