"E, hadi bari"den sonra ilk adım nasıl atılıyor, gerekli sıcaklık nasıl sağlanıyor onu merak ediyorum en çok.
Ama hak vermiyor da değilim Hülya’ya bir yandan. Annedir çünkü. Ve kadınların hayatı ikiye ayrılmalıdır hakikaten. Annelikten öncesi ve sonrası diye.
Biraz da kendinden bir ölçüde vazgeçebilmeyi göze almak değil midir anne olmak?
Kedi köpek sahibi olmak bile bunu gerektirirken...
Ama işte yine de bir ilişkinin neredeyse referanduma sunularak başlamasını anlayamıyorum.
"Ruhun hazırlığıdır söz konusu olan" diyebilirsiniz.
Hele bu hiç olmaz gibime geliyor.
Ruh hazırsa hazırdır zaten. Üstelik kendiliğinden hazır olur olacaksa, sahibine iş bırakmaz. Ve hazırsa sizin karşıdakini uzun uzun ölçüp tartmanıza izin vermez, zaman tanımaz.
Belki de bir yaştan sonra, erkek, kadının hayatında davetlerde yanında bulundurulacak kavalyedir sadece...
Seyahat arkadaşıdır...
Görüntüyü tamamlayan bir figürandır...
Ama aşk mümkün değilse artık, sadece zevahiri kurtaracak birisi de gerekmez diyenlerdenim ben. Kendim için tabii.
* * *
Gelelim Pınar Altuğ ile Tony’ye.
İlişkilerine ara verme kararı alıp kararlarını yürürlüğe koymuşlar.
Kararlar, yürürlüğe koymalar... Zannedersiniz ki Anayasa Mahkemesi üyesidirler.
Ne işi var bunların bir ilişkinin içerisinde?
Aşkın olduğu yerde hele?
Bunlar varsa aşk yoktur.
Aslında kendileri de bal gibi biliyorlardır ya... İlişkilerde mola verilecek hale gelinmişse son durağa gelinmiş demektir.
Geçmiş olsun arkadaşlar!
Ama siz yine de istiyorsanız yumuşak yumuşak geçiş yapabilirsiniz ayrılığa.
NOT: Hülya Avşar’ı bilirsiniz. Kuyuya bir taş atar, sonra seyrine bakar. büyük ihtimalle kimseyle sevgili olacağı falan yoktur aslında. Diyeceğim, Hülya’nın taşı bugün bu köşede bir konuya vesile olmuştur sadece.
MIŞ-MUŞ
Yalnız kalpler çabuk tekliyormuş.
Kalp kalbe baka baka çarpar.
Van’da damızlık boğalar fazla mesaiden ölmüş.
Erkek kısmı ders alsa bari de hayırlara vesile olmuş olsa ölümleri.