Paylaş
Yarın seçim var. Benden size tavsiye, iyice tadını çıkarın. Her gün ‘‘Kimi istersin?’’ diye sormazlar adama. Hesapladım ömrümüz boyunca en iyimser tahminle on defa soruyorlar bize bu soruyu. Önümüzde kaç hakkımız kaldı, Allah bilir. Onun için gelin tadını çıkaralım. Ama bunun tadı nasıl çıkar? Keşke liderler sandık başında otursalar, keşke oylama açık olsa, keşke mührü saatlerce gözlerinin önünde sallasak dursak, bir oraya bir buraya basıyor gibi yapsak, bir türlü basmasak, keşke yürekleri ağızlarına gelip gelip gitse.
Bu benim seçim fantezim. Her seçimde depreşir. Bu sefer bunun hiç olmazsa bir kısmı gerçekleşecek gibi görünüyor. Liderlerin sandık başına dizilmesi değil elbet gerçekleşecek olan, mührü elimizde saatlerce sallayacak olmamız. Çünkü yarın bizi seçimler silsilesi bekliyor.
Milletvekili seçimi
Büyükşehir belediye başkanlığı seçimi
İl genel meclisi üyeliği seçimi
İlçe belediye başkanlığı seçimi
Belediye meclis üyeliği seçimi
Muhtar seçimi.
Keşke bu furyada apartman yöneticisini de seçseydik. Hatta sandıklar genellikle okullara kurulduğuna göre gitmişken sınıf mümessiliyle temizlik kolu başkanını da aradan çıkarıverseydik. Belki bir dahaki sefere akıl ederler.
*
Dört tane sandık, dört tane zarf, pusulalar, pusulalar. Her biri ayrı renk... Turuncu, mor, sarı, mavi... Alaimisema gibi.
Bu renkli zarflar bana eski günleri hatırlattı. Henüz ‘‘cep’’ten aramalar yokken sevgililer aşk mektupları yazarlardı birbirlerine. Renkli káğıtlara yazdıkları mektupları, renkli zarflara koyarlardı. Kokulu olanları da vardı. Kurutulmuş çiçekler konurdu aralarına. Edebiyat parçalanırdı bu mektuplarda. Teşbihler yapılır, şiirler yazılırdı. Cep telefonu çıktı, ne romantizm kaldı ne Türkçe. ‘‘N'aber, nası gidiyo, öptüm seni, ara beni’’ devri başladı.
Seçimden bahsederken nerelere geldik. Kulağı sağlam, usta sanatçıların sıkça yaptığı bir şey vardır. Şarkının notasından çıkarak gezinir, tekrar şarkıya dönerler. Romanlar ‘‘keriz yapmak’’ derler buna. Benimki de buna benzedi.
Renkli zarflarda kalmıştık. Hadi okuma yazması olmayanlar parti amblemlerine bakacaklar. Ya renk körü olanlar ne yapacaklar bilmiyorum. Aslında renk körü olmaya da gerek yok, sağ olsunlar ilgililer karışıklık olması için ne mümkünse yapmışlar.
1. Falanca numaralı seçim sandığını araya sora bulacaksın.
2. Kıvrıla büküle uzayıp giden kuyruğun senin sandığına vardığına kanaat getirip arkasına takılacaksın.
3. Biraz sağ bacağına, biraz sol bacağına, bazen her ikisine yüklenerek sıranın sana gelmesini bekleyeceksin.
4. Sıra sana gelecek, seçmen kartınla kimliğini görevliye vereceksin.
5. Görevli sana mührü, renkli zarfları, oy pusulalarını verecek.
6. Elin kolun dolu, çadırımsı kabine gireceksin.
7. Mührü bir oraya, bir buraya, bir ona, bir buna basacaksın.
8. Mühürlediğin oy pusulalarının,
Kimini turuncu zarfa,
Kimini mavi zarfa
Kimini Sarı zarfa
Kimini mor zarfa koyacaksın.
9. Zarfları yalayıp yapıştıracaksın.
10. Çadırımsı kabinden elin kolun dolu çıkacaksın.
11. Karşında seni bekleyen dört ayrı sandık var.
12. Sakın şaşırma!
Turuncu zarfları turuncuların sandığına,
Mavi zarfları mavilerin sandığına,
Sarı zarfları sarıların sandığına
Mor zarfları morların sandığına atacaksın.
13. Sandık görevlisinin önünde duran defterden ismini bulup, karşısındaki boşluğu imzalayacaksın.
14. Parmağına oyunu kullandığını gösterir boyayı sürdüreceksin. (Bunca hengameye birkaç defa daha katlanacak gönüllü var mıdır?)
15. Kimliğini alıp, sessiz çoğunluğun, mühür marifetiyle sesini çıkarmış bir ferdi olarak evine döneceksin.
*
Senden sonra olacaklara boşver. Onlar sabaha kadar sarı sandıktan çıkan mor zarfları mor sandığa, mavi sandıktan çıkan turuncu zarfları turuncu sandığa koyacaklar.
Sonra zarfları açmaya başlayacaklar. Milletvekilinin içinden çıkan belediye başkanıyla, muhtarın içinden çıkan il genel meclisi üyelerini çöpe atacaklar.
Kimbilir, belki de karıştıranların sayısı karıştırmayanlardan fazla olur. Seçimi iptal mi edecekler? Hiç sanmam. Ucunda 1 katrilyon var bunun. O zaman ne olacak? Bir bakacaksınız sizin muhtar adayı başbakan olmuş.
Zaten adaylara bakarsanız, şimdiden bir karışıklık olmuş gibi duruyor. Belediye başkanları milletvekili adayı, bakanlar belediye başkan adayı. Sahi hangisi daha itibarlı bunun? Nereden nereye gitmek terfi sayılıyor? Bu durumda olan adayların yüz ifadelerinden çıkarmaya çalışıyorum, çıkaramıyorum. Hepsi halinden memnun görünüyor. Burada önemli olan terfi merfi değil, mekán tebdilinin ferahlığı galiba.
*
Gelelim sadede. Mührü hangisine basacağız? Oyunu meclise gireceği söylenen 6 partiden birine vermeyi düşünen, ancak hangisine vereceğine henüz karar verememiş olanlara sesleniyorum. Hangisine basarsanız basın. Değişik harflerin yanyana gelmesi size her birinin başka bir görüşü temsil eden parti olduğunu düşündürmesin. Hedefleri, ihtirasları, hırsları birbirinin aynı. Onları, bir holdingi oluşturan şirketler olarak değerlendirebilirsiniz. Derin derin düşünecek bir şey yok! Alın mührü elinize, basın herhangi birine.
mış muş köşesi
Baykal, ‘‘ortak’’ olmak istiyormuş.
Olursunuz olursunuz, zaten hiç kimsenin tek başına değil hükümet kurmak, bakkal dükkánı açacak hali yok.
Bahar, depresyon mevsimiymiş.
Hiç inandırıcı değil. Şu çiçek açan ağaç, papatyalar, ötüşen kuşlar deliliğimizin müsebbibi olabilirler mi?
Atilal Taş (Ham Çökelek) boyun fıtığı olmuş.
Olacağı buydu. Onca oynamaya zıplamaya yine de iyi dayandı.
Rahmi Koç ve Sakıp Sabancı ‘‘ANAP-DSP’’ demişler.
Emir büyük yerden.
NATO harekátında 21 günde 221 sorti yapılmış. Miloseviç Arnavutluk'a girip çıkmış.
Bu sortiler sanal olmasın sakın.
Baykal, ‘‘Çiller'in iki anahtarı nerede’’ demiş.
Paspasın altında.
Paylaş