AYSUN Kayacı "Erkeği kandırmayı bilirim" demiş. Okuyunca konuya giresim geldi.
"Kandırmak" dediği "evlenmeye ikna etmek".
Ama Aysun Kayacı evlenmenin zafer olmadığını, birini kandırıp evlenmenin marifet sayılmayacağını da söylemiş, hemen belirtelim.
Ve aklını teslim edip konuya ondan bağımsız devam edelim.
Sahi böyle bir şey var...
Erkeği kandırmak!
Kendi haline bırakırsanız, evlenmeye yanaşmıyor hınzır!
Kadınsa adeta doğuştan hazır.
Sadece hazır olmak da değil. Öyle olsa oturur bekler. Fazladan istekli de. Ki karşı tarafı kandırmak için mesai harcıyor.
Bu ne demek?
Evlilik denen şeyin kadına sunduğu cazip bir durum var ortada. Fakat erkeği bucak bucak kaçıran aynı zamanda...
E, akıllı erkek başına gelecekleri biliyor.
İmam nikáhlı, dokuz çocuklu; her daim karnı sıpalı, sırtı sopalı olanları bir kenara koyarsanız kadın aslında Kösem Sultan’dır!
Hatta şöyle söyleyeyim, bazı büyük şehirlerde "Erkeğe şiddete son" kampanyası düzenlense yeridir.
Evlilik de şart değil... "Hayat arkadaşı" olunması yeterli. Yahut son deyişle "manita" olunması... Sonuç aynıdır. Kösem Sultan.
* * *
İtirazınız mı var?
Peki şu soruları cevaplayın o zaman:
1) Kız arkadaşlarıyla buluşmak için kocasından izin alma gereği duyan kaç kadın; buna karşılık karısından habersiz erkek arkadaşlarıyla buluşmaya cesaret edebilecek kaç erkek vardır?
2) Anneyle haşır neşir olma durumu... Telefonlaşma, buluşma, oturup dertleşme, pişirdiğini yeme... Hangi taraf daha çok mesele yapar bunları?
3) Karşıdakinin cep telefonunu kurcalamada hangi taraf ötekine fark atar?
4) Karısının bluzunda erkek saçı arayan koca duydunuz mu?
5) Kadını eve bağlamak için falcıya, hacıya, hocaya giden erkeğe rastladınız mı?
6) Ya akşam eve geldiğinde karısının üstünü koklayan erkeğe?
7) Hangi erkek haftada üç gün "Artık beni sevmiyorsun" diye arıza çıkarır?
Uzar gider bu sorular.
Ben de erkek olsam kandırılmadan evlenmezdim doğrusu!
MIŞ-MUŞ
Guardian’da yayımlanan çevre raporuna göre dünya kaynakları 42 yıl sonra tükeniyormuş.Siz o süreyi biraz daha öne alın; Guardian’dakiler Türkiye’ye tekabül eden kaynakların tükenme hızını ne bilecekler!
Sezaryenle doğum en az Ağrı’daymış."Tarlada kendi kendine sezaryen" mümkün olsa...
Muğla’da 1 milyon ağaç kül olmuş.Buna da şükür! Ölçü "futbol sahası"ndan "parmak hesabı"na düştü!