Çok yakıştı!

AYAĞIMIN alışık olduğu bazı dükkánlara girmekten çekinir olduğumu fark ettim geçenlerde.

Düşündüm nedir diye...

Civelek satış görevlileri yüzünden.

Hani karnında mekanizma olan oyuncak bebekler vardır... Düğmesine bastınız mı güler, konuşur, şarkı söyler; yetmez bir yerlerinde ışıklar yanar söner...

Kapıdan biri girmesin, bunların da düğmesine basılıyor adeta.

Herhalde her sabah tembih ediliyor kendilerine... ‘Geleni tepe sersemi edin, ne aldığını, ne verdiğini bilmesin!’

Nitekim öyle oluyor.

Hayır, aldığımdan verdiğimden vazgeçtim, bedenimi korumanın peşindeyim ben artık. Zaman zaman bacaklarımdan tutup havaya kaldıracaklarından falan korkuyorum. Öyle bir ‘Sizi gördüğüme çok sevindim’ hali her birinde.

***

Sırf giyim kuşam mevzuunda olsa iyi...

Eczaneye gidiyorum aynı şey.

‘Biliyor musunuz size vitamin çok yakışıyor’ diyecekler neredeyse.

Ürküyorum vallahi.

‘Denemek istediğiniz bir şey varsa denettirebilirim’ dedi geçenlerde nefesini ensemden hiç çekmeyen biri...

‘Evet var ama söylemeye çekiniyorum. Denettirir misiniz hakikaten?’ dedim.

Kendimce çeşitli tedbirler alıyorum.

‘Çok yakıştı’ dedikleri şeyi hemen üstümden çıkarıp atıyorum mesela.

Hayır etrafta benden başka müşteri olmasa yutacağım. Yani vücudundaki tüm yağları bütün haşmetiyle ortaya çıkaran bir şey giymiş kadına da ‘Çok yakıştı’ dediklerine şahit olmasam...

Zaten oralardaki aynalar da yutturmaya ayarlı biliyorsunuz. Onun için her seferinde ‘Çarşıdan aldım Çağla Şikel, eve geldim Pakize Suda’ oluyorum.

***

Fakat buna karşılık bazen ‘Bunun bi beden büyüğü yok mu?’ diye sormak için elimde malzeme bütün mağazayı gezip eleman aradığım da olmuyor değil.

Bu mevzuda da ikisinin ortası yok anlayacağınız.

AB’yle beraber buna da bir standart gelir bakarsınız. Donumuzun lastiğine kadar geleceğine göre.

Gerçi gelse bize ne... Tahminimce biz o senelerde çarşıdan bir tek altımıza sürgü alacak yaşta oluruz ki onu da kendimiz gidip alacak halimiz yok!

Demek görüp göreceğimiz elimizde mevcut olanlardır. Yani ya ‘arazi olanlar’ ya da daha siz kabinin içinde yarı çıplakken perdeden başını uzatıp cilveli cilveli ‘çok yakıştı’ diyenler.

MIŞ-MUŞ

Erdoğan ‘Marmara ihya, Doğu ihmal edildi’ demiş.

Bakın bu tespit daha önce hiç yapılmamıştı!

*

Şişmanlığın ölçüsü kilo değilmiş.

Şişmanlığın ölçüsü, soyunma kabininden kan ter içinde çıkıp, elinizdeki çok beğendiğiniz giysiyi satış görevlisine yeniden askıya asması için uzatmaktır.
Yazarın Tüm Yazıları