Canım kardeşim, o sözünü ettiğin ‘‘Van'a gidelim demiş gibi tepki gösterdim’’ cümlesinde, Van'ın yer alış sebebi sadece ve sadece İstanbul'a olan uzaklığıdır.
‘‘Van boktan bir yer’’ anlamında kullandığımı düşünüyorsan -ki dört sayfalık mektubundan bu anlaşılıyor- beni bir daha okuma. Ama başka da kimi okuyacaksın, benim yazdığımı bile anlayamıyorsan...
Van'ı görüp görmediğime gelince...
Tahmininin aksine, konser münasebetiyle defalarca gittim, gördüm. Pek güzel, güle güle oturun.
Sahi sen nerede oturuyorsun? Yere göğe koyamadığın Van'da değilsin galiba.
Ayrıca, neden Van'ın Van'a, Vanlının Van'a, Vanlının Vanlıya küstüğünü de anlayamadım. Bi zahmet aydınlatıver beni.
Bütün Vanlılara sevgiler, selamlar. Sen hariç.
* * *
Lili,
‘‘Yolun bu tarafa düşerse beklerim. Lili'nin kulübesini kime sorsan gösterirler.’’
Beni çağırırsın da gelmez miyim, ilk fırsatta Tarabya Sanatçılar Sitesi'ndeyim.
Size sahip çıkan, abileri ablaları da öpüyorum. Görüşmek üzere.
* * *
Başak Akçakal,
Beni seviyor olmanız ne güzel. En kısa zamanda istek yazınızı kaleme alacağım. Söz.
Sahi, ‘‘dinleyici istekleri’’ oluyor da ‘‘okur isteği’’ neden olmasın?
Varsa yazmamı istediğiniz bir konu, bildirin sevgili okurlarım. Canım, ciğerim, böbreğim okurlarım. Beni siz var ettiniz. Siz yoksanız ben de yokum. ‘‘Yaz’’ deyin yazayım, ‘‘Öl’’ deyin öleyim.
* * *
Gülcan Meriç,
Ne çok Bozcaada hayranı okurum varmış meğer. Yazın ilerleyen günlerinde tekrar gitmeyi düşünüyorum Bozcaada'ya. O zaman görüşürüz.
İsteğinizi diğer Bozcaadalılara iletiyorum.
Arkadaşlar,
Lütfen daracık ara sokaklara ciplerinizle girmeyin. Kedi köpekler için tehlike arz ediyorsunuz. En iyisi arabalarınızı kalenin arkasına park edin, iki adım yere yürüyerek gidiverin.
* * *
Eylül,
Biraz geç oldu kusura bakma. Belki de benden haber çıkmayınca ameliyat olmuşsundur bile. Olmadıysan hemen ol. On dakika sürüyor. Emin ellerde olduktan sonra hiçbir riski de yok. Geçmiş olsun.
* * *
Atina'dan Kiryako,
Mektubunuz ağlattı beni. Evinden, doğup büyüdüğü topraklardan koparılmanın ne demek olduğunu bizim kuşak pek bilmiyor ama, tahmin etmek o kadar da zor değil. En azından son yıllarda Bulgaristan'dan gelen soydaşlarımızın acılarına şahit olduk.
Babaannem de sizin buralardan gidişiniz gibi kopup gelmiş Girit'ten. Anlattıklarınıza benzer şeyler anlatırdı küçüklüğümüzde. O zamanki aklımızla pek dinlemez, oyuna koşardık.
Mektubunuzla yeniden o hatıralara erişme fırsatı buldum. Teşekkürler.
Savaşlar, saçma sapan politikalar, gereksiz düşmanlıklar... Ama sizin beni okuyup sevmenize kimse engel olamıyor işte. Benim de sizi sevmeme tabii.
Tekrar yazarsanız çok sevinirim.
Sevgiler... Oralarda selamımı alacak kim varsa, herkese.
* * *
Birsen Gömedağ,
‘‘Gazete değişik amaçlar için alınır. Bizim evde bu amacın adı 'Pakize Suda.’’'
Övünmek gibi olmasın diye övgü dolu mektuplara pek yer vermemeye çalışıyorum ama, öyle güzel laf etmişsiniz ki dayanamadım. Ne diyeyim, Allah eksikliğinizi göstermesin.
MIŞ-MUŞ
Mesut Yılmaz, ‘‘Ecevit, MHP ile körler sağırları oynuor’’ demiş.