Paylaş
HİÇ çocuklarınıza soruyor musunuz, ne düşündüklerini?
Kriz, aşk, Derviş, gelecek, Tarkan, güzellik, şu, bu.
Benim çocuğum yok. Çok içinde değilim onların dünyasının. Geçen gün bir arkadaşımla laflıyoruz, oradan buradan... Yanımızda 13 yaşındaki kızı da var. Akıllı, şirin, güzel. Baktım her lafa karışıyor. Her konuda fikri var. Öyle kaale alınmayacak gibi de değil.
İyice kulak verdim. İşte Diloş'un söyledikleri.
* * *
‘‘Krizi ben pek hissetmedim, harçlığımda azalma falan olmadı. Ama bir arkadaşımın annesini işten çıkardılar bu yüzden; sonra başka bir iş buldu.
Kemal Derviş için insanlar çok fazla umuda kapıldılar. Hayal kırıklığına uğrayabilirler. Bir adam bir ülkeyi kurtarabilirse, bir adam bir ülkeyi yıkabilir de o zaman. Bu çok saçma.
Ecevit bunadı.
Sadettin Tantan bana güven veriyor.
Demirel, dede gibi geliyordu bana ama gitti.
Bahçeli'ye karşı hiçbir şey hissetmiyorum.
Tansu Çiller'i ‘Ya olacak, ya olacak' lafından hatırlıyorum, o da bana çok komik geliyor.
Mesut Yılmaz'la tanıştığım için en çok onu seviyorum.
Erbakan ayaklarını yıkatıyordu, onun için onu sevmiyorum.’’
* * *
‘‘‘Kapıdaki Düşman' filmine gittik geçen gün. Ben adam öldürecekler diye beklerken sevişmeye başladılar. Tam 5 dakika sürdü. Oysa o sürede kaç kafa patlardı. Sevişme sahnesinde adam bağırmasın diye kadının ağzını eliyle kapattı. Sevişirken niye bağırsın ki kadın? Boğulacaktı az daha.
Bizim okulda öpüşen iki arkadaşım var, ama oğlan kızı sevmiyor bence, sadece faydalanıyor. Çünkü okulda öpüşmeyi kabul eden tek kız o.’’
‘‘Aşk, ondan başkasını düşünmemek, görünce titremek ve kızarmaktır.
Birine áşık oldum, gidip söyledim. ‘Ben başkasını seviyorum' dedi. Pek üzülmedim, zaten biliyordum başkasını sevdiğini. Biraz ağladım, sonra geçti. Aslında hiç yakışıklı biri değildi, ama sınıfın en çalışkanıydı.
Bir kere daha áşık oldum. Çok esprili biriydi. O da olmadı.
Áşık olmayı çok istiyorum. Bütün okulu gözden geçirdim, yok öyle biri.
Gece yatınca sevgilimi düşünmek isterim. Ama yok. Ben de okuduğum kitaplardaki karakterleri gözümde canlandırıyorum.
Erkeklere kendimi beğendirmek için saçlarımı tarar, koku sürerim. Ama bazen çok uykum oluyor, sabahları saçımı taramak zor geliyor.
Beğendiğim çocuğa hep bakarım, ama o bana bakınca kafamı çeviririm.’’
‘‘Bütün erkeklerde jöle hastalığı var. Sürmezlerse ölüm gibi. Ya Memoli saçı yapıyorlar ya havaya dikiyorlar. Memoli'yi beğenmiyorum, ağız yapısında bir tuhaflık var. Kenan İmirzalıoğlu'nu beğeniyorum, ama filmi güzel değil.
Evleneceğim insanın babam gibi sinirli olmasını istemem. Kılıbık da olmasın, kaba saba da. Sempatik ve biraz yakışıklı olmasını isterim. Ha bir de, beyaz dişli olacak.’’
* * *
‘‘Gençler fazla okumuyor, hep bilgisayarla oynuyorlar. Annemin çalışmasını isterim. Evde olunca konuşuyor, dikkatimi dağıtıyor. ‘Portakal suyu ister misin?', ‘Acıktın mı?' falan.
Bir insanın güzel olması için kendisine bakması lazım. Uzun saçlı ve yeşil gözlü kızları güzel buluyorum. Demet Şener çok tatlı. Deniz Akkaya'nın her şeyi suni, Ebru Şallı çok sıska. Hülya Avşar'ı beğeniyorum, hiç de şımarık bulmuyorum.
Richard Gere'i, Mel Gibson'u beğeniyorum. Tarkan'ı sevmiyorum. Yeni saçıyla kıl olmuş. Teoman'a bayılıyorum, hem şarkılarına, hem kendine.
Bizde pop müzik arabeskleşti.
Ajda'yla Sezen'in seslerini de beğeniyorum, ama Ajda estetikten ağzını gözünü kapatamıyor.’’
* * *
‘‘Latif Demirci'nin Press Bey'ini, Oğuz Aral'ın Avni'sini ve Huysuz İhtiyar'ını, bir de senin Mış-Muş'larını okuyorum. Serdar Turgut'un kediyle ilgili yazılarını da okuyorum. Cinayet, tecavüz, çanta kapma haberleri yüzünden gazeteleri sevmiyorum.
Reha Muhtar'ın haberlerini seviyorum, ama hayvanlarla falan ilgili bölümlerini. Bir de Reha Muhtar arada ince sesler çıkarıyor konuşurken, çok hoşuma gidiyor.
Ali Kırca sempatik, okuyuş tarzı güzel. En doğru haberleri Kanal D veriyor. Beyaz'ı, Yılmaz Erdoğan'ı, Okan Bayülgen'i de seviyorum, ama en çok Cem Yılmaz'ın esprilerine gülüyorum.’’
MIŞ-MUŞ
Ecevit, Derviş'in solun birleşmesi isteğini ‘‘Olmayacak bir hayal’’ olarak nitelendirmiş.
Bence lüzumsuz da. Onların karı koca birleşmiş olmaları yeterli. E bir de evlatlıkları Küçük Hüsamettin var.
* * *
Özlem Yıldız, ‘‘M.Ali düğünüme gelmez’’ demiş.
Gelini başkasının mıncıklayacağı düğünde ne işi var M.Ali'nin?
* * *
Depremden ders almamışız.
A, hayret! Oysa yaşadıklarımızdan ders alan bir toplum olarak tanınırız(!)
* * *
Tarkan, ‘‘Babam beni bir kez bile kucağına almadı’’ demiş.
Dikkat ettiyseniz bütün şöhretlerin babasıyla problemi var. Babanızla aranız iyiyse hiç heveslenip kaset yapmaya falan kalkışmayın.
* * *
Otel basmak terör değilmiş.
Bakalım Düzceli Muhammet, zaman içinde başka neleri terör olmaktan çıkaracak?
Paylaş