Babama mektup

SEVGİLİ Babacığım,

Mektubuma namazla başlıyorum. Hayır yani burada bu sefer namaz tartışılıyor da...

Bu hükümet işbaşına geldiğinden beri İslamiyet’i bir ucundan tartışmadığımız gün yok. Kimimiz hükümetin hoşuna gitmek, kimimiz sinirini bozmak için... Neticede gündemde olmazsa olmaz hale geldi dinimizle imanımız.

Fakat bütün tartışmaların ucu dönüp dolaşıp kadına dayanıyor. En son işte, "Kadın, erkeklerle bir arada ve başı açık namaz kılar mı, kılarsa ne olur"... Budur sorunumuz!

Sen ne dersin bilmem ama İslamiyet’i diğer dinlerden ayıran en önemli özelliği kadına 365 gün 24 saat "dişi" olduğunu hissettirmesi galiba.

Bunca yasağa rağmen kadının kendisini bir seks abidesi olarak görmemesi mümkün değil.

Zaten bütün kadınların çabası bu değil midir?

Bütün giyinip kuşanmalar, dekolteler, takılar, süs püs, kokular, estetikler...

İslamiyet hiç bunlara ihtiyaç duyurmadan altını çiziyor "kadın"ın.

İsterse ağarmış olsun, saçının bir tek telinin bile baştan çıkarıcı olduğunu bilmesi bir kadının... Daha ne ister?

En çirkin kadının bile havaya girmesi işten değil.

Yeryüzünün, kadını "kadın" yerine koyan tek dini bence!

* * *

Sana kötü bir haberim var babacığım, yumurta sonunda nakavt oldu!

"Sonunda" diyorum, zira sen de biliyorsun, bir tavuğun kıçından ilk çıktığı günden beri yerin dibiyle göğün tepesi arasında sürekli gitti geldi zavallıcık. Kolesterol açısından...

Fakat yumurta olalı hiç bu kadar savunmasız kalmamıştı garibim. Kuş gribi diye yeni bir dert edindik de biz... Kümes hayvanlarının etinin yanı sıra yumurtadan da bulaştığı söyleniyor.

Gerçi 40 yıllık bir virüs fakat insana bulaşması ilk oluyor. Mutasyona uğramış da onun için...

Fakat ben virüsün değil, insanoğlunun mutasyona uğradığını düşünüyorum. Senden sonra insanoğluna bir beyaz et düşkünlüğü geldi ki... Şöyle söyleyeyim, ben kendi hesabıma son iki senede bir entegre tesisi yemişimdir.

Diyeceğim, zaman içinde kanatlı hale geldiğimize inanıyorum. Tabii virüsün kanadımız tam mı yarım mı bakacak hali yok, direkt kanatlı muamelesi yaptı bize. Bence durum budur!

Fakat demokrasilerde çare tükenmez. Demokrasi dediysem Türk demokrasisi tabii... Çaresi de ona göre oluyor. Mesela bir lokantanın camında "Yumurtasız menemen yapılır" yazıyordu.

"Diyet bal" gibi demek bu da.

Hayır, benim bildiğim balın şekeri doğal değil midir? Kendinden yani.

Fakat ben gelişmeleri biraz geriden takip ediyorum, belki de aspartamlı bal yapan arılar türedi!

Öptüm babacığım.

MIŞ-MUŞ

Papa, "Aşk olmadan seks ihanettir" demiş.

Papa’yla ters düştük! Biz içinde aşk olmayan sekse "ihanet" değil "kaçamak" diyoruz.

Erdoğan, "Medya yuva yıkıyor" demiş.

Tam tersine! Başbakan gündüz televizyon seyretmiyor galiba.

Yunuslar, beyinlerinin yarısıyla uyuyorlarmış.

Ne var... Biz de yarısıyla uyanıyoruz.
Yazarın Tüm Yazıları