Babama mektup

SEVGİLİ babacığım,

Önce bir kötü haber...

Türkiye'ye lazım bir deli daha gitti işte.

Recep Yazıcıoğlu.

‘‘Renkli vali’’ diyor gazeteler. Renkliden de öte deliydi o benim için.

Akıllı geçinen adamlara benzemiyordu.

Bilirsin akıllı adamları... Nedir yaptıkları? Salla başını al maaşını.

O hiç sallamadı başını.

Etliye sütlüye karışmadan hayatı idare ederek yaşayanlar şovmen dediler.

Ben demedim.

Hep merak ettim onu, hep takip ettim.

Merkeze alındığında üzüldüm, Denizli'ye atandığında sevindim.

Tanışmak isterdim. Olmadı, denk gelmedi.

Bu bana ders oldu. Uzaktan uzağa hayran olduğum kim varsa tak kapı karşısına çıkacağım bundan sonra. ‘‘Sizi çok takdir ediyorum’’ diyeceğim.

Gerçi bu kaçıncı ders. Olmuyor, yapılmıyor işte.

* * *

İyi haberler de var.

Atlet Süreyya Ayhan... İnanmayacaksın ama dünya ikincisi oldu.

Biz de inanamadık. Ama seninkinden farklı bizim şaşırmamız. Hayal kırıklığı şeklinde. Birincilik bekliyorduk da...

Yaaa, nereden nereye geldik gördün mü babacığım.

Davul zurna sokaklara döküleceğimize, kızcağızın kafasına yumurta atmadığımız kaldı bir.

‘‘Bulup da bunamak’’ tam olarak bu oluyor herhalde. Daha güzel örneği olamaz.

* * *

Bir de temcit pilavı sana...

Rauf Denktaş... Evet evet senin bildiğin Rauf Denktaş, torunu falan değil.

Anadolu'yu arkasına alıp mücadeleye devam edecekmiş.

Duyar duymaz, ‘‘Aman çok şükür ben Trakya'dayım’’ dedim. ‘‘Takılamayacağım arkasına.’’

Gerçi Kıbrıs mesele olmaktan çıkar da sade ve sadece bir ada haline gelirse kendimi nasıl hissederim bilmiyorum. Sudan çıkmış balık gibi olabilirim. Ya da bir böbreği alınmış fibi falan...

* * *

Temcit pilavı biter mi... Buyur bir tane daha.

Irak'a asker gönderme mevzuu.

ABD bizden asker bekliyor. E, bizimkiler de razı. Hükümet olsun, Genelkurmay olsun. Meclis dediğin zaten hükümetin partisinden ibaret neredeyse.

Fakat işte balığın kavağa çıkmasını bekliyoruz. Allah kısmet eder de çıkarsa göndereceğiz askeri.

Bir gün göndereceğiz göndermesine de... Bizim asker orada, sığındığı mağarada İkinci Dünya Savaşı'nın bittiğinden habersiz hálá oturmakta olan adama benzeyecek. Ortada ne ABD olacak ne bir şey. Dünya mizah tarihine damgamızı vuracağız.

* * *

Gelelim benim neler yaptığıma...

İyice azıttım bu aralar, iki dizide birden oynuyorum. Pembe Patikler'le Hayat Bilgisi.

Biraz da mecburiyetten. Yapımcılar çatlak kadın için benden uygununu bulamıyorlar. Rolü kime verseler biliyorlar ki benim kadar doğal olamayacak.

Oysa ben ne role adapte olamama sorunu yaşıyorum ne de gözlem falan yapmam gerekiyor. Kendi halimle filmin içinden geçip gidiyorum. Hepsi bu. Hatta Hayat Bilgisi'nde adımı bile değiştirmemişler. Role oturmamın derecesini anla artık.

* * *

Ve son bomba...

Türk mühendislerince tasarlanan ilk gözlem uydusu uzaya fırlatılıyor.

Bence hakiki bir bombaya dönüşebilir bu uydu fırlatıldığı yerde. Türk mühendisleri gücenmesinler, zekálarından, bilgilerinden, yeteneklerinden hiç şüphem yok.

Benim korkum, milletçe hepimizde var olan dalgınlık hali.

Tam vidayı sıkarken mühendisin cep telefonu çalmış, sevgilisi, ‘‘Dün gece neredeydin?’’ diye sormuş olabilir mesela. Mühendisin de eli ayağına dolaşmıştır, vida öyle yarı sıkılı kalmıştır. Budur endişem. Her sabah, sıradan bir su ısıtıcısının başında bile patlayıp çatlamadığına hayret eden biriyim ben. Gözlem uydusu deyince... Bırrrr...

Zaten sapasağlam olsa da fırlatılmasıyla düşürülmesi bir olur onun. Zira orman yangınlarıyla kaçak inşaatları falan takip edecekmiş yukarıdan. Bırakırlar mı onu orada?

Neyse bir kere de ağzımı hayıra açayım. Vatana millete hayırlı olsun.

Ellerinden öperim babacığım.


MIŞ-MUŞ

Esas manken 110-90-110 olurmuş.

Bir yorumum yok, ‘‘günün morali’’ olarak yer verdim sadece.

Uludağ'a ilk kar yağmış.

Azılı tatilciler Bodrum'dan direkt Uludağ'a geçerler artık.

Öğretmen maaşları yoksulluk sınırının altındaymış.

Ben bu sistemde verilen öğretimin seviyesini merak ediyorum esas; cahillik sınırının altında olmasın da.
Yazarın Tüm Yazıları