Ayaklarınız 140 numara

Bugün cumartesi...

İyice hafifleyelim.

Mesela ne zamandır giyim kuşamla ilgili tüyo veresim var hemcinslerime...

Daha doğrusu şöyle:

"Dost acı söyler" derler ama acı söyleyeni kimse dost olarak görmüyor. Hal böyle olunca ben de en yakın arkadaşıma bile, "Bu straplez elbise sana yakışmamış, etlerin elbisenin üstünden aşağı sarkıyor" diyemiyorum.

Buradan sanki umuma uyarımsı tavsiyelerde bulunuyormuş gibi yapıp, eşe dosta çaktırmadan, dostluk görevimi yerine getirmiş olayım.

Ciddi ciddi ama. Komiklik olsun diye değil.

á Beliniz 70 cm’yi geçiyorsa kemer takmayın.

Çok hevesiniz varsa evde kendi kendinizeyken takıp hevesinizi alın.

á Karın ve bel bölgeniz yağlıysa iki parçalı kıyafet giymeyin. Elbise giyin. Ya da tunik.

á Üstünüz kalın, bacaklarınız inceyse dar pantolon ya da dar etek giymeyin.

Üstünüzü inceltemezsiniz ama altınızı üstünüze uydurabilirsiniz.

á 45 yaşınızı geçtiyseniz kollarınızı göstermeyin. Hele koltuk altlarınızı...

Ha, spor yapmayanlara ibret olsun diye gösterecekseniz, onu bilemem.

á 38 bedeni geçtiyseniz straplez elbise giymeyin.

Kendinizi arkadan görmüyorsunuz, etleriniz elbisenin üzerinden sarkıyor. Seksi olayım derken göz çıkarıyorsunuz.

á "Çıtır kız" görünümünde değilseniz tayt giymeyin.

á Kıçınız sarkık veya yassıysa düşük belli, bol, hani şu "Kargo" denilen pantolonlardan giymeyin. Bu pantolonlar diri ve dik popolularda güzel duruyor.

á Bol paçalı pantolonun ya da yere kadar tuvaletin altına açık ayakkabı giymeyin.

Sırf parmaklarınız görünüyor, üstelik olduğundan çirkin olarak.

á Ayağınız 37 numaradan büyükse sivri burunlu ayakkabı giymeyin.

Ayaklarınız 140 numara görünüyor, haberiniz olsun.

á Göbeğiniz varsa bele oturan, tek düğmeli, kısa ceket giymeyin.

Yandan gördünüz mü hiç kendinizi?

á Desen çok tehlikeli bir şey. Uygununu seçemeyecekseniz hiç girişmeyin.

Terzinizin ısrarına bakmayın, elinde kumaş vardır.

á 38 bedenden büyük "jean"i neden üretirler bilmiyorum.

Hadi onlarınki ticarettir, siz neden alır giyersiniz?

á İncecik değilseniz iddialı kıyafetler giymeyin, komik duruyor.

á Saten göbek çıkarır. Göbeğiniz yoksa bile varmış gibi gösterir.

Anoreksiya hastalığına yakalanmadıysanız satenden uzak durun.

á İkinci parmağınız baş parmağınızdan uzunsa açık ayakkabı giymeyin. Sokağın pisliğini eve getirmeyin.

á Sütyeninizin sırtınızı kestiği yerlerden et fışkırıyorsa dar tişört giymeyin. Bırakın sizi zayıf zannetsinler.

*

Bütün bunlara karşı siz de bana "Kelin merhemi olsa kendi başına sürerdi" atasözünü hatırlatabilirsiniz elbet.

Bade’nin önü

"Mahsun Kırmızıgül’ün eski sevgilisi" olarak tanınan Bade İşçil, basına malzeme vermeye devam ediyor. "Lahmacun"dan sonra şimdi de "bekaret" mevzuuna girmiş. Bir nevi ikinci Şebnem Şapırt vakası!

Gerçi "Bakireyim açıklaması bana tuhaf geliyor" demiş ama tuhaflık etmiş oldu bir kere. Kaçıracak değiliz bu fırsatı.

Şimdi ben bu bekáret konusunda çok kararsızım.

Yani her şeyin erken tüketilmesine karşı biri olarak "Aferin" mi demeliyim, yoksa kadın-erkek eşitliğinden yana biri olarak kızmalı mıyım...

En iyisi ikisinin arasında bir yerde durarak şaşırdığımı belirteyim. Ben bu işin artık anaokulunda halledildiği kanaatindeyim. Fakat demek hálá "kızlık zarının çeyiz olarak götürülmesi" diye bir şey varmış.

Ama nasıl?

Masa örtülerini yayıp kullanmak, sonra kocaya giderayak yıkayıp, ütüleyip sandığa kaldırmak şeklinde mi?

Bizim devrin kızlarının yaptığı buydu.

Bade’nin dediği gibi sahiden yemeğe çıkmaktan başka bir şey yapılmıyorsa hakikaten iki tarafı da alnından öpmek lazım.

Yapmadıkları için değil, iradelerinden dolayı. Böyle iradeye "çelik" benzetmesi bile az gelir. Nihayetinde çeliğin bile mukavemet gösteremediği bir nokta vardır.

Ama bedende el, dudak, dil, şu, bu değmedik yer kalmayıp "memleketin ’oradan’ gayrı bütün tersanelerine girilmiş" ise...

Aslında bilimadamları şu "sahtekárlık geniyle" bir oynasalar... Belli ki inatçı bir gen bu. Yüzyıllar geçse kendi kendine bir değişime uğrayacağı yok!

*

Bade
nasıl "temiz" kaldığını anlatırken "Ben biraz feministim galiba" demiş bir de.

Artık ne zannediyorsa feminizmi...

Büyük ihtimalle muhafazakárlıkla karıştırıyor.

Hayır Bade’cim, bekáretini, karşısına onlarca kadınla sevişmiş olarak gelecek kocasına saklayan kadınlara "feminist" denmiyor. Öyle olsa feminist kadınlara bayılır erkekler. Tersine, pek hoşlanmıyorlar.

Fakat sen doğru yoldasın.

Yani konuşmalarınla...

Bu topraklarda önün açıktır.

MIŞ MUŞ

Æ Bol seks erkeğin spermine faydalıymış.Kadının bir brokoli vazifesi görmediği kalmıştı.

ÆMalezya’da bir kadın, misafiri kocası sanıp cinsel ilişkiye girmiş.Kocası için için, kadının gerçeği hangi noktada, ne gibi bir fark görüp anladığını merak ediyordur, eminim.
Yazarın Tüm Yazıları