Sizi bilmem, televizyondaki gözü yaşlı kadınlar beni artık etkilemiyor.
Ayıpsa ayıp...
Göre göre taş kestim bir nevi.
Hani donmaya yakın artık üşümezmiş ya insan... Onun gibi belki de.
Bakıyorum ‘Yurttan Ağlamalar Kadınlar Topluluğu’ bugün hangi kanalda...
Çekirdek çitleyerek seyredeceğim neredeyse.
*
Bunun da modası var biliyorsunuz...
Kim belirliyorsa artık...
Bugünlerde Aliye’lerin modası var.
Aliye’ler toplaşıp kanal kanal geziyorlar.
Onlar ağlıyor, millet ağlıyor.
Siz hálá Deniz Akkaya’lara ağlıyorsanız demodesiniz!
Hele Gamze Özçelik’lerde kaldıysanız bitpazarlık oldunuz demektir!
Aldatılan kadınlar için ağlamak ise ‘Eskidendi, çok eskiden.’
Dediğim gibi, şimdi Aliye’ler zamanı.
*
Hadi aldatma neyse de şiddet, tecavüz, hele hele bir çocuğun annesinden koparılması ti’ye alınacak şeyler değil biliyorum.
Fakat sizce de televizyonlarda suyu çıkarılmadı mı bunların?
Kadınlar, yaşadıklarını tekrar tekrar en ince ayrıntısına kadar anlattıkça olayların sıradanlaştığının farkında değiller mi acaba? Etkisinin azaldığını?
Herhalde amaçları karşı taraf üzerinde toplumsal baskı yaratıp yaptığından utandırmaktır, lakin bunun gerçekleştiği oldu mu hiç çok merak ediyorum.
Tersine, Pınar Dilşeker’in eşi bir maraza daha çıkardı, karakolluk oldular, bildiğim kadarıyla.
Bu konuda da mı hukukta boşluk var?
İnsanların alacağını tahsil edebilmek için çetelerden medet umması gibi, televizyonlar olmasa bu kadınlar çocuklarına kavuşamayacaklar mı?
*
Tamam, erkek toplumuyuz...
Tamam, aile içi baskı, şiddet çok yaygın...
Fakat karşımıza çıkartılan olaylara bakıyorum da... Çoğu bireysel.
Yani ‘kadınların ortak sorunu’ diyemeyiz hepsine.
Üç beş kendini bilmezin, çocukları annelerine göstermiyor olması misal töre cinayetleri gibi hep beraber çare arayacağımız dert değil bana göre.
Bazı kadınların ‘ne pahasına olursa olsun bir koca ve bir çocuk’ merakının bir neticesi yaşananların çoğu.
Aliye’lerden biri ‘Daha nişanlıyken abimi dövmüştü, bile bile evlendim’ diyordu geçenlerde eşi hakkında.
Evlenmekle kalmamış, bir de çocuk yapmış.
İyi halt etmiş!
Ne diyeyim yani...
Flört, gezme tozma falan tamam da çocuk yaparken iki kere dönüp bakmak lazım adamlara.
Tabii kadınlara da.
Zira çocuğu silah olarak kullanmada kadınların eline kimse su dökemez aslında. Bundan mustarip erkekleri bir araya toplamaya kalksak televizyon stüdyolarına sığmayabilirler.
*
Diyeceğim, ben şikáyetçiyim.
Duygularımı istismar ede ede dumura uğratmaya kimsenin hakkı yok.
Bir kere çıkıp anlatmaya bir şey diyemem ama ondan sonrası hem kendilerine hem bize zarar. Bir tek televizyonlara yarıyor, o kadar.
MIŞ-MUŞ
Kadınlara özel cami yapılacakmış.
‘Fiskos köşesi’ olacak herhalde.
Şebnem Schaffer’ın bekáret belgesini yeni sevgilisi basına göstermiş.
‘Teslim tutanağı’ olarak! Ayrılırlarken son durumu gösteren yenisini isteriz.
Sebzede marka dönemi başlıyormuş.
Ayakkabılarımız olmasa da ıspanağımız aynıydı; şimdi tam kopacağız birbirimizden!