Hiç geçmeyen ama azaldığı dönemler olan, arka planda sürekli vücudunuzda gezinen bu yaygın ağrılar yalnızca yorgun düşürmekle kalmaz; depresyon, anksiyete (ileri kaygılı olma hali), uyku bozukluğu gibi psikolojik rahatsızlıkları da beraberinde getirir. Basit bir kas iskelet rahatsızlığı gibi görülse de tüm vücudu etkileyen ve yaşam kalitesini düşüren birçok problemi de beraberinde getirir.
Fibromiyalji sendromlu hastalarda; kronik yaygın kas iskelet sistemi ağrısı, yorgunluk, bitkinlik, sabahları yorgun uyanma, dinlenememe, sabah tutukluğu, şişkinlik hissi, ellerde titreme, aşırı terleme, soğuk vücut uzuvları özellikle ayak ve bacak, görme bozuklukları, kronik baş ağrısı (migren), eklem ağrısı, ağrılı adet görme, bağırsak hastalıkları, ağrılı idrar yapma,solunum sistemi ve kalbin çalışma semptomları ve semptomların stres ile artması, semptomların hava şartları ile değişmesi, depresyon, anksiyete gibi çok farklı semptom ve sendromlara sık rastlanmaktadır.
Bu hastalığa nelerin sebep olduğu henüz tam olarak aydınlatılamamış olsa da genetik eğilim, bazı enfeksiyonlar, fiziksel ve duygusal travmaların fibromiyaljinin gelişmesinde rolü olduğu ileri sürülmektedir. Fibromiyaljinin toplumda görülme sıklığı %2-8 arasında olmakta ve yaşla artmaktadır. Irk, cinsiyet, yaş ayırt etmeden herkeste görülebilmektedir. Araştırmalar sonucu kadın cinsiyette, düşük sosyo-ekonomik düzey, düşük eğitim düzeyi, 40-60 yaş grubunda görülme sıklığının daha fazla olduğu belirlenmiştir.
Fibromiyalji tanısı nasıl konur?
Fibromiyalji tanısı Amerikan Romatoloji Cemiyeti’nin belirlediği kriterlere göre konmaktadır. Hasta öyküsünde en az 3 aydır süren yaygın kas-iskelet sistemi ağrısı olmalı ve bu ağrı vücudun hem sağ hem sol tarafında, hem belin altında hem de üstünde olması gerekir. Ağrı geniş bir alandadır ve hasta sınırlarını net olarak çizemez. Fizik muayenede tanımlanmış dokuz çift hassas noktanın 11’inde hassasiyet saptanması ile fibromiyalji tanısı konmaktadır. Fakat günümüzde bu kriterlerin tüm fibromiyalji sendromlu hastaları yakalamadaki yeterliliği tartışılmakta ve tanı koyarken ek kriterler göz önünde bulundurulmaktadır. Eski yönteme göre parmak ile dokunarak (palpasyon) tespit edilen hassas noktalardan bazıları şunlardır; omuz üstleri, kalça, uyluk, bacak, çene, göğsün ön tarafı, karın, kol, sırt, dirsek, diz, bel, boyun.
Fibromiyaljinin tedavisi nasıl yapılır?
Fibromiyaljinin kesin olarak tedavi edilememesinin en büyük sebebi hastalığın nedenlerinin henüz tam olarak bilinememesidir. Bu nedenle fibromiyalji tedavisinde amaç ağrıyı yönetmek ve hastanın hayat kalitesini arttırmaktır. Semptomlar ve bunların şiddetlerine göre, ilaçsal ve ilaçsal olmayan tedavi yöntemleri hastaya özgü kombinasyonlar şeklinde kullanılmalıdır.
Farmakolojik (ilaç) tedavisi: Fibromiyalji sendromu tedavisinde ağrı kesiciler, kas gevşeticiler, antidepresanlar ve antiepileptikler gibi ilaçlar kullanılmaktadır. Bunlar hem ağrıyı kesmede hem de uyku bozukluğu, depresyon gibi fibromiyaljinin psikolojik etkilerini geçirmede etkilidir.
Fıtık tek başına kullanıldığında bel fıtığı- lomber disk hernisi- akla gelse de kasık fıtığı- inguinal herni- ve boyun fıtığı- servikal disk hernisi- da toplumda sıklıkla rastlanan durumlardandır. Bunlarla kalmamakta ve birçok fıtık çeşidi görülmektedir. Bunlardan bazıları şunlardır: Kasık fıtığı, karın fıtığı, göbek fıtığı, ameliyat kesesi (cerrahi skar), bel fıtığı, boyun fıtığ. Fıtık küçük yaştaki çocuktan yaşlı insanlara kadar her yaş grubunda, sosyal grupta görülebilir. Tüm fıtıkların en sık görüleni kasık fıtığıdır. Erkeklerde en sık görülen kasık fıtığı olmasına karşın kadınlarda ise en sık karın fıtığı görülür. İnguinal herni (kasık fıtığı), bebeklerde ve çocuklarda görülen en yaygın cerrahi hastalıklardan biridir.
Ameliyat sonucu oluşan fıtık haricinde, çoğu vakada fıtığın kesin organik veya çevresel bir nedeni yoktur. Fıtık riski yaşla birlikte artar ve erkeklerde daha sık görülür. Fıtık doğuştan gelişebilir ya da konjenital anamoli olarak karın duvarı güçsüzlüğü olabilir. Ama sonradan meydana gelen fıtıklarda karın duvarındaki baskıyı arttıran bazı eylemler ve hastalıklar fıtık oluşma riskini arttırıyor. Bunlar arasında dikkat çekenler şunlardır: Uzun süre kabızlık şikâyeti yüzünden tuvalette çok ıkınma, sürekli öksürüğe neden olan alerji, reflü, kronik akciğer hastalıkları, KOAH, sigara, büyümüş prostat, idrar yaparken zorlanma, ağır fiziksel aktiviteler yapmak, uzun süre ayakta kalmak, zayıf beslenmek, karında anormal sıvı (asit), obezite. Gebelik, kadınlarda karın fıtığının oluşmasına neden olabilecek büyük bir durumdur. Bazı araştırmalara göre kadınlarda karın fıtığının (göbek fıtığı da denilir) en sık görülmesine neden olan majör faktörlerden biri olduğu düşünülmektedir.
Fıtığın olduğunu anlamak kişi için çok önemlidir. Çünkü bundan şüphelenmeyip riskli davranışları devam ettirmek çok ciddi sonuçlara sebebiyet verebilir. Bu belirtiler fıtığın oluştuğu lokalizasyona göre farklılık gösterir. Karın bölgesinde olmuşsa ağrılı veya ağrısız şişlik olabilir. Boyun ve bel fıtıklarında ağrı, ayakta dururken rahatsızlık, fıtığın sinirlere baskı yapması halinde kaslarımızda güçsüzlük bazı bölgelerimizde hissizlik ve uyuşukluk eşlik eder. Ağrılı şişliği olan bazı hastalarda ise ağrının azalmasına karşın şişliğin büyüyüp prognozu yani gidişatı kötüleştiği görülmüştür.
Pek çok fıtık asemptomatiktir. Herhangi bir semptom göstermeyen bu hastalara izlem, egzersizler ve ilaç tedavisi önerilebilir ama semptom gösteren ve gittikçe kötüleşen fıtık hastalarına cerrahi tedavi önerilir. Herni gerilemişse fıtığın kendiliğinden geçtiği sanısı yanlıştır. Delikten dışarı çıkan dokular ya da organ geri yerine düşmüş olabilir ve sonradan bir daha kendini gösterip yine gerileyip bu periyodu hayatı boyunca tekrarlayabilir. Tabii ki tedavi fıtık türden türe göre değişmektedir ama genel anlamda cerrahi olarak açık ameliyat veya laparoskopik ameliyat yapılır. Laparoskopik ameliyat dediğimiz karın bölgesinden anahtar deliği kadar küçük bir delik açarak yapılan ameliyat türüdür. Yeni çalışmalara göre laparoskopik ameliyatın açık ameliyattan daha avantajlı yani daha az ameliyat sırasında ve sonrasında komplikasyon oluşturduğu ve daha hızlı olduğu görülmüştür.
Özellikle ağır bir eşya kaldırmak gibi hareketlerden kaçınılmalıdır. Hızlı bir şekilde kilo almak kadar kilo vermek de risklidir, düzenli beslenmek çok önemlidir. Fıtık teşhisi konulan kadınlarımız eğer çocuk düşünüyorlarsa kadın doğum uzmanına kesinlikle bu teşhisi söylemesi gerekir.
En önemlisi olarak riskli grupta yer alan ya da riskli davranışlarda bulunduktan sonra yukarıda yazdığımız ağrı, şişlik, özellikle bir uyuşukluk güçsüzlük gibi belirtileri hisseden hastalarımız fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanına gidip kendilerini göstermelerini şiddetle öneriyorum.
Bu yazımızda bahsedeceğimiz durum koronavirüslü hastalarda görülen bel ağrıları yani tıbbi adı ile söyleyecek olursak, lumbalji.
Covid-19 tablosu tam oturmuş hastaların neredeyse %46’sında değişik oranlarda bel ağrısı görülebiliyor. Bunların bazıları bel ağrıları gibi gelirken bazıları da sırt ve omuz kuşağı ağrılarını tarifleyebiliyor.
Nefes darlığının eşlik ettiği akciğer tutulumu olan koronavirüs hastalarında yine çok sık bir şekilde sırt ağrısı oluyor. Bu hastalardaki ağrının şiddeti, akciğer tutulumunun derecesi ile doğru orantılı bir şekilde artış gösterebiliyor.
Bazı vakalarda ise sadece bel ağrısı ve yorgunluk başlangıç semptomu olabiliyor.
Genelde tek bir yere lokalize olarak başlayan ağrılar bir süre sonra tüm vücuda yayılıyor ve beraberinde yorgunluk, halsizlik eşlik ediyor.
En olası vaka yakın zamanda Covid-19 şüpheli teması olan, son bir iki gündür halsizliği ve bel ağrısı olan hastalardır. Bu tarz hastalar; pandemi polikliniklerinde çok daha hızlı bir şekilde tanı alabilmektedir. Sonrasında ise filyasyon ekiplerince evinde müdahale edilebilmektedir.
Bel ağrısı için ekstra bir tedavi önermiyoruz. Koronavirüsün kendi tedavisi ile birlikte yavaşça azalmasını bekliyoruz. Bazı durumlarda hastalar ciddi ağrı tariflerse bele yönelik krem tedavisi eklenebilir, ağrı kesici tedavi eklenebilir.
Bel ağrısının şiddeti hastalığın şiddeti ile körele değil. Bu durumda korkmamak lazım. Bunun dışında daha önceden bel ağrısı olan, bel problemi olan hastalar için ekstra bir ağrı artışı da söz konusu değil.