Paylaş
Bazıları ailelerin isteğine uyacak, bazıları geleceğin mesleklerine göre karar verecek, bazıları da en çok kazandıran mesleği isteyecek. Bence bunların hepsi yanlış ölçütler. Peki doğrusu ne? Doğru ölçütleri mesleğinde zirveye ulaşmış ve topluma katkıda bulunmuş kişilerin özelliklerini inceleyerek bulabiliriz.
BENİM GÜÇLÜ YANIM NE?
Mesleğinde zirveye ulaşmış ve topluma katkı sağlayan insanların hemen hemen hepsi güçlü yanlarını hayata geçiren insanlar. Güçlü yanlarını mesleğine yansıtıyorlar. Bu durumda öğrencilerin kendisine sorması gereken ilk soru şu: “Benim en güçlü yanlarım neler?” Öğrenciler güçlü yanlarına göre bölüm seçmeliler. Çevrenizden destek de alabilirsiniz. Dostlarınıza “Sence benim güçlü yanlarım neler?” diye sorabilirsiniz. Yapınıza uygun bir bölüm seçmezseniz, bölümden keyif almanız zor..
BENİM HEYECANIM NE?
Güçlü yanlarını keşfeden öğrenci daha sonra şunu sormalı: “Ben neyi yapmaktan heyecan duyuyorum?” Mesleğinde iyi olan ve toplumsal katkı sağlayan insanlar, yaptığı işleri çok seviyor. Bu işleri yaparken, kendilerini kaybediyor. Okul hayatınız boyunca yeterli deneyiminiz olduysa, yapmayı sevdiğiniz şeyi keşfetmiş olmanız gerekir. Keşfetmediyseniz, bu soruyu kendinize sormalısınız. Ona göre bölüm seçmelisiniz. Asla bölümün algısına ve statüsüne göre seçim yapmamalısınız. Düşündüğünüz mesleği yapan kişilerle konuşmalısınız.
BENİM TOPLUMA KATKIM NE?
Türkiye’deki diğer bir sorun da mesleklerin, kişisel hedefler için seçilmesi. Bu belki yanlış değil ama mesleği toplumsal katkı alanı olarak görenler mesleklerinden daha çok haz alıyor. Mutlu ve anlamlı bir yaşam için toplumsal katkı olmazsa olmaz.
Meslekleri aynı zamanda toplumsal katkı alanı olarak görmeli ve ona göre karar vermelisiniz. Örneğin prestij ve para için tıp fakültesini seçen öğrenciyle, toplum sağlığını iyileştirmek amacıyla tıp fakültesini seçen öğrencinin hedefleri ve üniversite hayatı çok farklı olacaktır.
Para kazanmak için hukuk fakültesini seçen öğrenciyle, toplumsal eşitsizliği düzeltmek için hukuk fakültesini seçen öğrenci de dünyaya çok farklı bakacaktır.
Bu üç soruyu yanıtlayınca, seçiminiz daha kolay olacaktır. Daha sonra geriye teknik konular kalıyor.
BÖLÜM MÜ ÜNİVERSİTE Mİ SEÇMELİ?
Zaten bu sorunun yanıtı otomatikman ortaya çıkıyor. Üniversite seçiminizi ‘bölüme’ göre yapmalısınız.
İyi bir üniversitede istemediğiniz bir bölümü okursanız, okuldan ve dolayısıyla sizi üniversiteden sonra bekleyen hayattan keyif almanız çok zor. Çağımız uzmanlık çağı. Sadece istediğiniz bölümü seçerek, güçlü yanlarınızı hayata geçirip yaptığınız işten keyif alarak uzmanlaşabilirsiniz.
(Bazı üniversiteler çok daha iyi öğrenme ortamları, ekosistemler ve gelişim imkânları sunuyor. Girişimci olmak istiyorsanız üniversiteyi seçebilirsiniz. Bu tamamen sizin gelecekteki amacınıza bağlı. Ama bölüm, üniversiteden önce gelmeli.)
GELECEĞE GÖRE Mİ KENDİME GÖRE Mİ?
Gelecekteki gözde meslekleri düşünüp ona göre seçim yapmanıza gerek yok. Ben hep derim: Geleceğe göre çocuğu değil, çocuğa göre geleceği şekillendirin. Aynı mantık burada da geçerli. Siz sevdiğiniz işi yaparsanız, kendi geleceğinizi zaten oluşturacaksınız.
AİLENİN İSTEĞİ Mİ SİZİN İSTEĞİNİZ Mİ?
Aileler genelde çocuklarının prestijli ve iş garantisi olan işlere yönelmesini ister. Örneğin çocuk hukuk istemez ama aile çocuğu bu bölümü okumaya zorlar.
Bu durumda ailenizin istediğini değil kendi istediğinizi seçmelisiniz. Hayat sizin hayatınız. Ailesinin zoruyla tıp fakültesine giren ve sonra bırakan çok öğrenci biliyorum.
İş garantisine göre seçim yaparsanız, girişimci değilseniz, sevmediğiniz işi ömür boyu yapmak zorunda kalabilirsiniz. Zaten ülkemizde iş yaşamındaki verimsizliğin en temel sebebi de bu değil mi?
Ama sık sık şöyle bir sıkıntıyla da karşılaşıyorum. Öğrenci ailesinin istediği mesleği istemiyor ama kendisi de ne okumak istediğini tam olarak bilmiyor.
Burada da sıkıntı var. Böyle bir durumda, aileyle diyalog içinde karar vermelisiniz.
AİLEDEN UZAK MI AİLEYE YAKIN MI?
Öğrencilere, mümkün olduğu kadar aileden uzak bir şehirde okumalarını öneriyorum. Eğitim aynı zamanda sorumluluk alma, öğrenme ve ayaklarının üzerinde durma sürecidir. Aileden uzakta okumak size bunları öğretecektir.
SONUÇ
Sonuç olarak asla bölümün prestijine göre karar vermemelisiniz. Sevmediğiniz bir iş, prestijli diye yapılmaz.
Mümkün olduğu kadar da aileden uzakta üniversite okumalısınız ki hayatın sorumluluğunu alın.
Becerilerinizi kullanabileceğiniz ve yapmaktan keyif aldığınız bir bölümü seçmelisiniz.
Aynı zamanda bölüme karar verirken, toplumsal katkıda bulunmayı hedefleyecek şekilde seçmelisiniz.
Ancak o zaman, mutlu ve anlamlı bir yaşam sürersiniz. Böylelikle ülkede yaşayan ve yaptıkları işten mutluluk duyan insanların sayısı da artmış olur. Hem bireyler hem de toplum kazanır.
Paylaş