Paylaş
Peki, ikisini yarıştırmak istesek, nasıl çözüm bulmalıyız ki adil bir yarış olsun? Mesafeye nasıl karar vermeliyiz?
BİLİM
Tabii ki bilime başvuracağız.
Vücudun iki enerji sistemi var.
Vücut enerji ihtiyacı için oksijen kullanırsa, “aerobik” enerji sistemini; karbonhidrat ve yağ kullanırsa “anaerobik” enerji sistemini kullanmış oluyor.
Tempolu uzun mesafe koştuğumuzda, yeterli oksijen aldığımız için daha çok “aerobik” enerji sistemini; hızlı, kısa mesafe koştuğumuzda, yeterli oksijen alamadığımız için “anaerobik” enerji sistemini kullanıyoruz.
Yani, Farah daha çok “aerobik”; Bolt ise “anaerobik” enerji sistemini kullanıyor.
Şimdi soru şu: Acaba vücut hangi mesafede enerji sistemini değiştiriyor? Değişimin olduğu mesafeyi bulursak, adil yarış için gerekli olan çözümü de bulmuş oluruz.
ARAŞTIRMA
Sidney Teknoloji Üniversitesi’nden araştırmacı Rob Duffield, farklı mesafelerde vücudun kullandığı enerji sistemlerini keşfediyor. 100 metrede vücut %21 aerobik, % 79 anaerobik; 3000 metrede %86 aerobik %14 anaerobik enerji kullanıyor.
Her metrede kullanılan enerjiyi bir grafiğe dönüştürdüğümüz zaman, 700 metrede Bolt’un ve Farah’ın enerji sistemleri eşleşiyor.
Yani, adil bir yarışma için gereken mesafe 700 metre. Mesafe uzarsa, Farah; kısalırsa, Bolt avantajlı konuma geçiyor.
Yurtdışında bilim, bu tür sorularla uğraşıyor ve bulduğu yanıtlarla da dünyanın en iyi sporcularını yetiştiriyor. Birçok daha örnek var.
AVUSTURALYA
Avusturalyalı sporcular 1976 ve1980 Olimpiyat’larında sadece 2 altın madalya kazanınca (toplam 5 ve 14), devlet Avusturalya Spor Enstitüsü’nü kuruyor.
Bilimi kullanan Avusturalya, bu sayede 2000’de tam 16 (toplam 58), 2004’te 17 altın (toplam 50) madalya kazanıyor.
KANADA
Kanadalı araştırmacı Claude Bouchard, HERITAGE adlı bir spor bilimi araştırması başlatıyor.
Farklı sporlarda hangi genetik yapının avantaj sağladığını araştırıyor. İnsanların hem farklı oksijen kullanma kapasitesi olduğunu, hem de genetik olarak idmana farklı yanıt verdiğini keşfediyor.
Örneğin, oksijen kapasitesi 60 vo2 olan bir kişi idman ile sadece 65’e çıkabilirken, başka bir kişi 40’tan 80’e çıkabiliyor.
Sonuç ne mi oluyor? Bu araştırmayı kullanan ülkeler, mükemmel seçimler yapıp, dünyanın en iyi sporcularını yetiştiriyor.
İNGİLTERE
İngiltere, hemoglobin seviyesini ölçerek ve ona göre beslenme programı yazarak dünyanın en iyi koşucularından Paula Radcliffe’yi yetiştiriyor.
Ayrıca genetik yapıya uygun seçimlerle dünyanın en iyi kürekçilerini ve buz patencilerini yetiştiriyor.
AMERİKA
“Sparta Perfomance Science” kuruluşu, tüm sporların özünde güç, hız ve dayanıklılık olduğunu keşfedip sporcu analizi yapıyor. Bu sayede antrenman tasarlıyor.
Harvard ve MIT’den araştırmacılar bedendeki “biomarker”ları keşfedip; ona göre beslenme öneriyor. Amerika’da dünyanın en iyi sporcuları yetişiyor.
AVRUPA
Danimarkalı bilim adamları, bedeni zor durumlarda eğitip, kolay durumlarda maksimum güç almayı keşfediyor.
Hollandalı araştırmacı Marije Elferink-Gemser, Groningen Yetenek Çalışması’nı başlatıyor. En iyi sporcuları 30 yıl inceliyor. Onun psikolojik bulgularını kullanarak, Hollanda dünyaya sporcu ihraç ediyor.
Almanlar, erken yaşta başarılı olan sporcuların daha becerikli olduğu için değil, bazen erken olgunlaştığı için başarılı olduğunu keşfediyor. İleri yaşta da oyuncu seçmeye başlıyor. Dünyanın en iyi sporcularını yetişiyor.
TÜRKİYE
Dünya bilimi seferber edip, seçkin sporcu yetiştirmenin tüm parametrelerini keşfederken, buna göre küçük yaşta yetenekli sporcu seçimi yaparken, bilimsel bulgulara göre eğitim yapıp altyapı kurarken; bizim bilimden uzak futbol federasyonumuz 14 yabancı oyuncuya izin verdi.
Türk sporunu geliştirmek için bilimi kullanarak altyapıya yatırım yapması gereken futbol federasyonumuz, Türk sporunu bitirmiştir.
Tüm sporseverlere geçmiş olsun.
Not: 17 Ocak Cumartesi günü saat 13:00’te NTVSPOR'da Banu Yelkovan ve Bağış Erten’in sunduğu “B Planı” programında yetenek gelişimi ve eğitimini konuşacağız.
Paylaş