Paylaş
Sağlıklı bir anne-çocuk ilişkisinde çocuk, güvenli olarak anneye bağlanıyor ve bu bağlanma gerçekleştikten sonra ayrılma süreci başlıyor. Yani anne, bu güvenli ilişki içerisinde çocuğun kendisi (birey) olmasına izin veriyor.
Ama bu süreç sekteye uğrarsa kişide ‘değersizlik’ inancı başlıyor. Kişi de bu değersizlik inancını, imajıyla (başarı, statü, para, mevki vs) gidermeye çalışıyor.
Peki ‘merak’ da bu mekanizmalardan bir tanesi olabilir mi?
TEMEL İHTİYAÇLAR
Süleyman Demirel Üniversitesi›nden Dr. Ömer Antalyalı ile beraber, Harvardlı ünlü araştırmacı Prof. David McClelland’ın ‘öğrenilmiş ihtiyaçlar ölçeğini’ ve Prof. John Cacioppo’nun ‘anlama ihtiyacı ölçeğini’ Türkçeye uyarladık.
Nedir bu öğrenilmiş ihtiyaçlar?
‘Güç’ ihtiyacı yüksek olanlar, diğer insanları etkilemek istiyor.
‘Başarı’ ihtiyacı yüksek olanlar, bir işi iyi yapmak istiyor.
‘Bağlanma’ ihtiyacı yüksek olanlar, diğer insanlarla iyi geçinmek istiyor.
‘Anlama’ ihtiyacı yüksek olanlar, hayata dair temel mekanizmaları anlamak istiyor.
Peki bu ihtiyaçlar iyi mi kötü mü? Nereden baktığınıza bağlı. Nasıl mı?
DEĞERSİZLİK VE TEMEL İHTİYAÇLAR
Bir kişinin değersizlik inancı varsa ve dolayısıyla dış (imaj) odaklıysa, çoğu zaman bu ihtiyaçlar kendisini olumsuz olarak gösteriyor.
‘Güç’ ihtiyacı yüksek olanlar, genelde otoriter oluyor. Güç ihtiyaçlarını diğer insanlar üzerinde baskı kurarak karşılıyor. Otorite kurarak, değersizlik duygularını gidermeye çalışıyor. Sevgi değil, saygı peşinden koşuyor.
‘Başarı’ ihtiyacı yüksek olanlar, mükemmeliyetçilik ve narsistik davranışlar gösteriyor.
Kaygılı oluyor ve başarı için değerleri ve diğer insanları yok sayabiliyorlar. Bu insanlar başararak, değer görmeye çalışıyor.
‘Bağlanma’ ihtiyacı yüksek olanlar, diğer insanları kendi ihtiyaçları için kullanabiliyor. Diğer insanlara sevgi veriyor ama karşı tarafı önemsedikleri için değil, karşılığında sevgi görmek için.
DEĞERLİ HİSSETMEK VE ÖĞRENİLMİŞ İHTİYAÇLAR
Eğer kişi değersiz hissetmiyorsa, o zaman öğrenilmiş ihtiyaçlar kendini olumlu gösteriyor.
Güç ihtiyacı yüksek olanlar, ‘lider’ oluyor.
Başarı ihtiyacı yüksek olanlar, ‘öncü’ oluyor.
Bağlanma ihtiyacı yüksek olanlar, ‘hümanist’ oluyor.
Görüyorsunuz kişinin değerli hissedip hissetmemesi birçok alanda belirleyici oluyor.
Peki aynı mantıkla, merakın değersiz hissetmekle ilgisi olabilir mi?
DUYGUSAL GELİŞİM VE MERAK
Annenin fiziksel olarak çocuğa çok iyi bakması (çocuk bakımı), maalesef anne ile çocuk arasında güçlü bir bağlanma olacağı anlamına gelmez.
Bağlanmayı sağlayan en önemli mekanizmalardan bir tanesi, annenin duygusal olarak çocuğunun ihtiyaçlarına karşılık vermesidir.
Onun için çocuğa zorla yemek yediren anne, çocuğuna iyi bakıyor olabilir ama baskıdan dolayı bağlanma zarar görebilir.
Örneğin, çocuk ağladığında anne/baba susturmaya çalışırsa, “Buna ağlanır mı”, “Buna üzülünür mü” derse veya durumu açıklamaya çalışarak çocuğu ikna etmeye çalışırsa, çocuk duygusal olarak karşılık görmediğini düşünebilir. Sonuçta çocuk üzüntüsünü yaşayamıyor.
Bu durumda da çocuk şöyle düşünmeye başlar: Annem/babam benim duygularıma karşılık vermiyor. O zaman ben kendi duygularımı kendim halledeyim.
Çocuk, duygularını bastırır ve ifade etmeyi bırakır.
Bu uzun bir süre devam ederse, çocuk duygularına o kadar yabancılaşır ki ne hissettiğine bile karar veremez.
Kişilere ve olaylara duygusal yatırım yapmayı bırakır.
Bu arada, bu tür insanlar duygusal yatırım yapmadıkları için çocukluklarını da pek hatırlamaz.
Peki duygusal yatırım yapmayan bu insanlar, nasıl var olur?
BİLİŞSEL YATIRIM
Farklı mekanizmalar geliştirerek. Bunlardan bir tanesi de ‘bilişsel’ yatırımdır. Bu kişiler duygularıyla değil, mantıklarıyla yaşamaya başlar. Hayata mantıksal yaklaşırlar. Çoğu zaman kalpte değil, beyinde yaşarlar.
Duygusal ifadeler ve olaylar onları rahatsız eder.
İşte bu tür insanlar bilişsel yatırımlarını ayakta tutmak için sürekli ‘merak’ eder. Nasıl bazı insanlar para biriktirirse, bu insanlar da ‘bilgi’ biriktirir. ‘Entelektüel narsisizm’ davranışı gösterirler.
Çevrenimizde duygularını ifade etmeyen bilim insanlarını sıkça görürüz.
Bu arada duygusal yatırım yapmayan bazı insanlar da bedensel veya spiritüel yatırım yapabilir. Duygularını ifade edemeyen birçok sporcu veya ruhani insan görürsünüz.
Kısacası bu tür insanlar için merak, bilişsel yatırımlarını koruma aracıdır.
Peki değersizlik duygusu olmayanlar için merakın işlevi nedir?
DOĞAYI KEŞFETME
Bu tür insanlar için ‘merak’, doğayı keşfetmek için gerekli olan bilgiye ulaşma aracıdır.
Örneğin, çocuklar çok meraklıdır. Neden? Çünkü var olabilmek için yaşadıkları ortamı keşfetmeleri ve öğrenmeleri gerekir. Buradaki amaçları duygularından kaçmak değil, çevreyi öğrenmek ve yaşamı genişletmektir.
Bu sağlıklı merak duygusunu koruyan bilim insanları da vardır. Onları var eden bilgileri değil, kendi varlıklarıdır.
Bu bilim insanları hem bedenlerini rahatça kullanır hem de duygularını kolayca ifade eder.
Kısacası, merakın amacı herkes için aynıdır. Merak, yaşamı anlamlandırma mekanizmasıdır ama yüklenen anlam kişiden kişiye değişir. Değersiz hissedenler için merak kendini koruma, değerli hissedenler için kendini genişletme (self-expansion) mekanizmasıdır.
Çocuklarda merakın sağlıklı formunu oluşturmak istiyorsak onlara güvenli ortamlar sunmalı, duygularına karşılık vermeli ve keşfetmelerine izin vermeliyiz.
Paylaş