Paylaş
Çünkü ‘ben dili’, ‘Benim duygum sana bağlı’ mesajı verir. Peki gerçek ‘ben dili’ nasıl kullanılmalı?
BEN DİLİ VE EMPATİ
Bir seminerde bir katılımcıyla aramızda şöyle bir diyalog geçti.
- Hocam, size katılmıyorum. ‘Ben dili’ önemlidir çünkü empati kurmayı öğretir.
- Bu kadar kalabalığın önünde benim fikirlerime karşı çıkınca, ben çok üzülüyorum.
- Neden ki? Ben düşüncelerimi söylüyorum.
- Biliyorum ama siz böyle yapınca ben üzülüyorum.
- Ama düşüncelerimi söyleme hakkım var.
- Biliyorum ama ben üzülüyorum dedim. Üzülüyorum deyince, neden empati kurmuyorsunuz?
- Ama nasıl kurayım? Ben fikrimi söylemek, kendimi ifade etmek istiyorum.
- Tam olarak bunu söylemek istiyorum. ‘Ben dili’ empatiyi öğretmez. Üzüleceğim diye benim size baskı yapmaya hakkım yok. Ben üzülsem de üzülmesem de sizin fikrinizi söyleme hakkınız var. Eğer ben eleştiriden gerçekten üzülüyorsam, bu benimle ilgili bir şey. Eleştiri beni neden üzüyor keşfetmem ve bu yarayı iyileştirmem lazım.
- Evet haklısınız.
Bu örnekten sonra ‘ben dili’nin zararı anlaşılıyor. Peki, gerçek ‘ben dili’ nasıl kullanılmalı?
İlk önce şu soruyu soralım. Biz neden duygularımızı söyleriz? Duyguları ifade etmenin yararı ne? Biz duygularımızı, karşı tarafla etkili iletişim ve sağlıklı ilişki kurmak için söyleriz.
Ama bunu yapmadan önce, ilk önce kendimize düşen görevi yapmakla yükümlüyüz. Aksi takdirde ilişkilerimiz bozulur. Nasıl mı?
OTORİTE KURAN ÖĞRETMEN
Geçen hafta verdiğim örneğe bakalım. Öğretmen, “Çocuklar gürültü yapınca sizi duyamıyorum ve üzülüyorum” diyor. Öğretmen gerçekte neden üzülüyor?
Bu soruyu öğretmenlere sorunca farklı yanıtlar aldım.
“Otoritemin sarsılmasından rahatsız oldum”, “Sınıf dinlemeyince başarısız hissediyorum”, “Gürültü olunca müdür kızıyor” veya “Başka çocukların haklarını koruyorum”.
Bu durumda öğretmen duygusunu söylemek zorunda değil. Sadece kendisine şu soruyu sormalı: “Ben neden otorite kurmak zorundayım?” Otorite kurma ihtiyacını ortadan kaldırdığı an, üzülmesine gerek yok. Öğretmenin işi çocuklarla değil, kendisiyle.
Kendi duygusunu yönetebilir.
AİLEDE BEN DİLİ
İki saat yemek yaptıktan sonra, yaptığı yemeği yemeyen çocuğa, “Yemek yemezsen üzülürüm” diyen anne, bunu söylemek zorunda değil.
Çocuğun yemek yememesini kendisine saygısızlık olarak algılamayı bırakması lazım. Annenin işi çocukla değil, kendisiyle.
Kısacası bu durumlarda duygumuzu söylememize gerek yok. Sadece duyguyu oluşturan yarayı (otorite kurma veya yok sayılma) bulup onu iyileştirmemiz gerekir.
Diyelim ki duygunuzu keşfettiniz ve onunla uğraşmaya başladınız. Ama kendi duygunuzdan dolayı, başka birisiyle ilişkiniz bozuldu. O zaman ‘Benim duygum bana bağlı’ şeklinde duygumuzu söyleyebiliriz ve hatta söylemeliyiz. Gerçek ‘ben dili’ budur. Nasıl mı?
9 yaşında kızı olan İzmirli bir anne anlattı. Kızı iki gün boyunca huysuzluk yapmış ve anne bu davranışa anlam verememiş. Kızı sonra annesine şöyle bir şey söylemiş:
“Anneciğim, iki gündür huysuzum farkındayım. Ama bunun seninle ilgisi yok. Sen komşunun kızıyla çok ilgilendin diye sanırım ben seni kıskandım.”
Küçük kız, gerçek ‘ben dili’ni kullanmış. “Huysuzluğum senin komşunun kızıyla ilgilenmenle değil, benim kıskançlığımla ilgili” mesajını vermiş. Anne empati göstermiş ve sarılmışlar.
EVLİLİKTE DOĞRU İLETİŞİM
- Anne Baba Okulu’nda eğitim alan bir anne anlattı. Kocası ve çocuğuyla AVM’de gezerken yemek yemeye karar vermişler. Kocası “Ne yemek istersin” diye sormuş. O da “Sen karar ver” demiş. Kocası “Sen söyle işte” demiş. Anne de birden sinirlenmiş “Ya sen karar ver diyorum anlamıyor musun” diyerek bağırmış. Orada tartışmışlar ve yemek yemeden eve dönmeye karar vermişler.
Eve dönerken arabada yol boyunca konuşmamışlar. Bu sırada anne kendisine “Acaba ben neden sinirlendim?” sorusunu sormuş ve yarasını keşfetmiş.
Eve gittiklerinde kocasına şöyle demiş: “Ben küçükken ailem tercihlerimi çok sormazdı. Ben tercihlerimi söyleyince de kabul etmezlerdi. Onun için ben tercih yaparken endişelenirim. Başkası karar verince rahatlarım. Sen tekrar tekrar sorunca sinirlendim. Bunun seninle ilgisi yok. Benimle ilgisi var.” Anne, “Benim duygum (öfke) bana bağlı” mesajını vermiş. Gerçek ‘ben dili’.
Bunu anlattıktan sonra eşi sarılmış. Hem çatışmayı çözmüşler hem de ilişkileri derinleşmiş.
İTİRAF
‘Benim duygum bana bağlı’ mesajı veren gerçek ‘ben dili’ söylemlerinde bir nevi itiraf vardır. Kişi yarasını söyler. Bu şekilde söylenen ‘ben dili’, ilişkilerin kalitesini arttırır. Ama maalesef kültürümüzde insanlar arasında çok güven olmadığı için, biz yaralarımızı çok açmayız. Çünkü açarsak, diğer insanlar yaralarımızın üstüne basacak ve bu itirafı bize karşı kullanacak diye korkarız. Bunu acizlik olarak görürüz.
Ama unutmayalım ki yaralarımızı açmadan sağlıklı ilişki kurmak çok zordur. Aslında kendimizi ve dolayısıyla yaralarımızı olduğu gibi kabul edersek, korkmamıza hiç gerek yok. Biz kendimizi kabul edersek, insanlar da bizi olduğumuz gibi kabul eder. Eksikliklerimizi acizlik olarak görmezsek, diğer insanlar da görmez.
Bu durumda özgürleşiriz ve çok daha huzurlu ve otantik ilişkiler yaşarız. Gerçek ‘ben dili’ni de diğer insanlara duygusal baskı yapmadan rahatça kullanabiliriz.
Paylaş