Bir öğretmenin bir çift yüreğe dokunuşu

Yazıya bir türlü nasıl başlayacağımı bilemedim. Bazen duygu yoğunluğundan ne yapacağınızı bilemezsiniz ya işte öyle bir şey.

Haberin Devamı

Ama bir yerden başlayayım.

İstanbul Maltepe’de Güzin Dinçkök İlköğretim Okulundayım. Kendi halinde bir devlet okulu. Öğretmenlerle oturduk, sohbet ediyoruz.

Öğretmenler “Özgür Bey, sizi okulumuzun en dinamik, en yenilikçi öğretmeni ile tanıştıracağız” diyor.

Ben genç bir öğretmen beklerken, 38 yıldır öğretmenlik yapan, eğitim aşkıyla yanan Fatma Turan öğretmen geliyor.

Fatma Öğretmen’in eğitim aşkını örneklendiren hikayeyi anlatmaya başlıyor öğretmenler.

BİRİNCİ YÜREK

Okula Muhammed Salih Efe adlı bir öğrenci geliyor. Muhammed diğer öğrencilerden farklı çünkü görme engelli. Özel eğitim alması gerekiyor, ama özel okula gitme şansı yok.

Fatma Öğretmen gibi eğitim aşkıyla yanan okul müdürü Şaban Güler Bey öğretmenleri çağırıyor. Muhammed’in durumunu anlatıyor ve ekliyor “Muhammed bize emanet. Onu eğitmeliyiz.”

Haberin Devamı

İlk etapta öğretmenler biraz çekiniyor çünkü görme engelli bir öğrenciyi eğitmeyi bilmiyorlar.

FATMA ÖĞRETMEN KARAR VERİYOR

Fatma Öğretmen sabah akşam düşünüyor ve kararını veriyor. Müdüre gidiyor.

“Müdürüm ben Muhammed’i istiyorum,” diyor.

Muhammed’e okuma yazmayı öğretmek için görme engellilerin kullandığı Braille alfabesini öğrenmeye karar veriyor.

Gündüzünü gecesine katarak Braille Alfabesini öğreniyor ve Muhammed’e sınıf arkadaşlarından geri kalmadan okuma yazmayı öğretiyor.

Şimdi Muhammed diğer arkadaşları gibi okuyabiliyor.  Arkadaşlarının gözdesi. Gemi kaptanı olmak istiyor.

Yıllar sonra Muhammed bir öğretmenim vardı diyerek, gözyaşlarıyla Fatma Öğretmeni hatırlayacak.

İKİNCİ YÜREK

Sonra Fatma Öğretmen kendini ağlatan bir mektup alıyor.

Mektup 18 yıldır tutuklu bulunan bir mahkumdan. O da okumayı yazmayı çok geç öğrenmiş. Fatma Öğretmenin ve Muhammed’in hikayesini öğrenince bir mektup yazmak istemiş.

(Bu olayı bana anlatırken de gözleri doluyor.)

Mektup şöyle başlıyor

“Sevgili Fatma Hocam, sevinci, umudu direncine nakşetmiş o asil yüreğine Merhaba”

Sizin o tanrıça soylu duyarlılığınız ve fedakarlığınız karşısında saygıyla eğiliyorum......

Aşkın rahmetle anıldığı, sevginin can çekiştiği toplumumuzda sizin gibi kutsal insanların sayısı çok az….

Haberin Devamı

Size yazma sebebim mesleğinizin kutsallığını iade etmiş olmanız. Diğer bir nedense sizin gibi bir öğretmenimin olmayışının ben de yarattığı özlemdir….

Ben hiç okula gitmedim. Okul önlüğü giymedim. Ama bütün kardeşlerimi okuttum. Okuma yazmayı 23 yaşında girdiğim cezaevinde öğrendim. Ama okul özlemim hala içimde duruyor....

Engelli kardeşlerimizin sorunlarına dikkat çekmeniz de beni çok mutlu etti. Maalesef toplumuzda engelli kardeşlerimiz sahiplenilmektedir....

Tüm güzellikler sizin olsun tanrıça…. ”

BİR ÇİFT YÜREK

Mektubu ben de okuyorum. Fatma Öğretmen bir çift yüreğe can veriyor.

Fatma öğretmen mahkuma henüz yazmamış. Çünkü biraz korkuyor.

Mahkum, siyasi bir suçluymuş. “Şimdi benim mektubum giderse bu kim diye soracaklar, beni araştıracaklar.”

Haberin Devamı

Ben de “Öğretmenim, mutlaka yazın. Suçu ne olursa olsun, bir insan yüreği, bir can yazmış bu mektubu. İnsanlık her şeyin üstündedir. Bir umut ile sizden gelecek mektubu bekliyor olmalı. Mutlaka yanıt verin,” diyorum.
(Umarım Fatma Öğretmen yanıt yazmıştır. Yazmadıysa, umarım bu yazıyı okuduktan sonra yazar.)

Fatma Öğretmen’in mutluluğunu hayal edemezsiniz.

Fatma Öğretmen, gerçek bir öğretmen. Öğretmenlik de mesleklerin en yücesi.

Yazarın Tüm Yazıları