Geçen hafta söylediğim gibi “ben dili” çocuğun duygusunu önemsizleştirir ve çocuğu aileye bağımlı kılar.
Onun yerine “benim duygularım benim davranışlarıma bağlı” mesajı vermek gerekir.
(O yazıyı buradan okuyabilirsiniz: http://sosyal.hurriyet.com.tr/yazar/ozgur-bolat_313/-ben-dili-cocuklara-nasil-zarar-verir_30202573)
Peki, “ben dili” kullanmak yerine, başka ne yapmalı?
İki hafta önce Instagram hesabımda anne-baba eğitimi başlattım.
“Ben dili” ile ilgili paylaşımıma çok soru gelince, köşemde tekrar irdelemeye karar verdim.
ESKİDEN “BEN DİLİ” İYİ MİYDİ?
Çoğu okur soruyor: eskiden “ben dili” kullanın derlerdi. Şimdi kullanmayın diyorlar. Hangisine inanacağız?
Süleyman Demirel Üniversitesi’nden Dr. Ömer Antalyalı ile bir araştırma yaptık.
Başarıyı ve liderliği etkileyen 54 faktör bulduk ve bunların ölçeğini geliştirdik.
Bu faktörlerden bir tanesi de “utangaçlık.”
Sonra utangaçlığın, diğer faktörlerle ilişkisine baktık.
Ülkelerin gayrisafi milli hasılalarını (GSMH) ve profesör maaşlarını karşılaştırınca, enteresan bir bilgi keşfettim.
Bir ülkede araştırmacı maaşları ne kadar yüksekse, o ülkenin GSMH’si de o kadar yüksek oluyor. Neredeyse mükemmel bir korelasyon var (Ben profesör maaşlarını baz aldım ama her araştırmacı seviyesinde ilişki buldum).
GSMH değerlerini IMF’den, profesör maaş göstergelerini de Avrupa Üniversitesi Enstitüsü’nden aldım.(http://www.eui.eu/ProgrammesAndFellowships/AcademicCareersObservatory/CareerComparisons/SalaryComparisons.aspx#Information)
Araştırmacı maaşları, araştırmacılara ve dolayısıyla araştırmaya verilen önemi gösteriyor. Gördüğünüz gibi Türkiye sonlarda.
EKONOMİ VE ARAŞTIRMA
Övgü, çocuklarda onaylanma ihtiyacı yaratır.
Çocuk aileye bağımlı hale gelir.
Övgü gerçekten kötüyse, neden birçok aile övgüyü kullanıyor? Bunun altında yatan sebep nedir?
KİM ÇOCUĞU ÖVER?
Aynı şekilde diyete başlayanların çoğu, çok geçmeden diyetten vazgeçiyor.
Ancak bazıları var ki bırakmıyor.
Acaba kimler bırakıyor, kimler devam ediyor?
ARAŞTIRMA
Iowa Üniversitesi’nden Alison Phillips ve King’s College London’dan Benjamin Gardner spor yapan 123 kişiyi uzun bir süre takip ediyorlar.
Hepsine günlük yazdırıyor ve anket uyguluyorlar.
Ortaya iki farklı grup çıkıyor: düzenli ve düzensiz spor yapanlar.
(Filmin sonunu söylemek zorundayım. Filmi izlemediyseniz, uyarayım. Ama bence sonunu söylesem de filmin tadını bozmaz.)
Film, İkinci Dünya Savaşı sırasında Japonya’ya esir düşen Amerikalı olimpiyat sporcusu Louis Zamperini’n hikayesini anlatıyor.
Esir Amerikan askerleri Japon kamplarında çalışırken, savaşın bittiği haberi geliyor.
Askerler sevinç çığlıkları atıyor. Evlerine dönebilecekler.
Bu sırada, Amerikan uçakları esir askerler için kampa havadan büyük bohçalar bırakıyor.
Sizce bu bohçaların içinde ne vardır?
Tabii ki yiyecek ve kıyafet.
Ama bu kutuların içinde bir şey daha var:
Shakespeare, Da Vinci, Einstein, Mozart, Edison ve Dostoyevsky.
Hepsi alanlarında dâhi kişiler.
Peki, bu dâhilerin ortak özelliği ne?
ARAŞTIRMA
California Üniversitesi’nden Prof. Dean Simonton bu soruyu yanıtlamak için, kapsamlı bir araştırma yapıyor.
Araştırma sonunda hiç beklemediği ortak bir özellik keşfediyor.