Paylaş
Shakespeare, Da Vinci, Einstein, Mozart, Edison ve Dostoyevsky.
Hepsi alanlarında dâhi kişiler.
Peki, bu dâhilerin ortak özelliği ne?
ARAŞTIRMA
California Üniversitesi’nden Prof. Dean Simonton bu soruyu yanıtlamak için, kapsamlı bir araştırma yapıyor.
Araştırma sonunda hiç beklemediği ortak bir özellik keşfediyor.
Bu dâhilerin çağdaşları, “ortalamada” onlardan daha kaliteli eserler çıkarmış. Ama başyapıt eserleri onlar çıkarmamış.
Başyapıt eserler bu dâhilerden çıkmış.
(5, 6 ve 7’nin ortalaması 6’dır. 1, 2, 5, 8, 9’un ortalaması 5’tir. Birinci grubun ortalaması yüksek olsa da en yüksek rakamlar ikinci settedir.)
Peki, başyapıt eserler neden bu dâhilerden çıkmış?
ESER SAYISI
Çünkü bu dâhiler, sayısal olarak çağdaşlarından çok daha fazla eser üretmiş.
O kadar çok eser üretmiş ki doğal olarak bu eserlerin bazıları kötü, bazıları da başyapıt olarak çıkmış.
Bu başyapıtlar da onlara dâhi unvanını kazandırmış.
Örneğin, Mozart 35 yaşında ölüyor ve öldüğünde geriye tam 626 eser bırakıyor. 626 inanılmaz bir rakam.
Bu eserlerin bazıları inanılmaz derecede kötü. Yani, dünyanın en kötü eserlerini de Mozart çıkarmış, en iyilerini de.
(PISA sonuçlarına göre Amerika dünyada eğitimde 17. sırada. Ortalamada daha kötü olmasına rağmen, dünyanın en iyi okulları Amerika’da.)
Peki, kimler hem iyi hem de kötü eserleri üretebilir?
BAŞARISIZLIKTAN ÖĞRENMEK
Başarısızlıklarından ve hatalarından öğrenebilenler. Dâhilerin farkı da burada ortaya çıkıyor.
Bu kişiler en iyiye ulaşmak için o kadar çok deneme yapıyor ki denemelerinin çoğu başarısızlıkla sonuçlanıyor.
Yani, dâhiler çağdaşlarından çok daha fazla hata yapıyor.
Ama bu onları yıldırmıyor. Hatalarından ve yanlışlarından sürekli öğreniyor ve gelişiyor.
O zaman başarının sırrı; hata yapmakta ve hatalardan ders çıkarmakta gizli.
Cambridge Üniversitesi fen bilimleri dalında doktoraya öğrenci alırken, bunu çok önemser. Çünkü doğru deneyi yapmak için bazen yüzlerce yanlış deney yapmanız gerekir.
HATANIN HOŞGÖRÜLMESİ
Ama bazı ailelerde, okullarda ve şirketlerde hata asla hoşgörülmüyor.
Çocuk hata yapınca, aile; çalışan hata yapınca, müdür; öğrenci hata yapınca öğretmen kızıyor.
İnsanlar da hatalarından öğrenmek yerine, sürekli hatalarını gizliyor.
Hata hoşgörülmeyince, yenilik (inovasyon) de olmuyor. Çünkü yenilik denemeyi, deneme de hatayı gerektirir.
BAŞARISIZLIK VE ÖĞRENME
Hataları hoşgören bir kültür yetmiyor. Aynı zamanda hatadan öğrenme kültürü de gerekiyor.
Yukarıdaki tüm dâhilerin koçları var. Her başarısızlık durumunda onlardan geribildirim alıp, hatalarından öğreniyor ve kendilerini geliştiriyor.
BAŞARISIZLIK VE DUYGU
Dâhiler aynı zamanda başarısızlık sonucunda yaşanan olumsuz duyguyu yönetmekte de çok başarılı.
Olumsuz duyguları yönetemeyen, olumlu duygulardan da kaçıyor.
Örneğin, başarısızlığı göze alamayan, başarılı; terk edilmeyi göze alamayan aşık olamıyor.
Duyguları bastırmak, duygudan kaçmak, dışarıyı suçlamak, bahane bulmak yerine, başarılı insanlar olumsuz duyguları yaşıyor ve yönetiyor.
BAŞARI VE BAŞARISIZLIK
Kısacası, başarıya başarısızlık da dahil.
Başarılı olmak, sürekli denemeyi, başarısız olmayı ve bu başarısızlıktan öğrenmeyi gerektiriyor.
Çocuklarınıza öğretebileceğiniz en önemli ders; başarısızlığın, başarının; hatanın da öğrenmenin en önemli dostu olduğudur.
instagram.com/ozgurbolat_tr
Paylaş