Akşam oluyor. Güneş batıyor. Çocuk “Güneş batmasın.” diyor. Anne de “Saçmalama.” diye çocuğa yanıt veriyor.
Çocuk, kalemini okulda unutuyor. “Ödevimi yapacağım, kalemimi istiyorum.” diyor. Anne de “Şimdi okula mı gidelim? Ne fark eder, başka kalemle yap.” diyor. Çocuk da “Ben o kalemsiz yapmam.” diyor. Başlıyor ağlamaya.
Bu davranışların hepsi yetişkinler açısından mantıksız fakat çocuklar açısından mantıklı. Neden mi? Bunun iki sebebi var. İlki bilişsel, ikincisi ise duygu boyutlu.
BİLİŞSEL BOYUT ÖĞRENME
(O yazıları buradan okuyabilirsiniz. http://sosyal.hurriyet.com.tr/Yazar/181/ozgur-bolat/17096/-Ben-dili-iletisimi-cocuklara-nasil-zarar-veriyor http://sosyal.hurriyet.com.tr/yazar/ozgur-bolat_313/ben-dili-empati-kurmayi-ogretir-mi_26551384)
Ben dili; ‘benim duygularım sana bağlı’ mesajı verdiği için, karşıdaki insanda değersizlik duygusu yaratır, demiştim. Ama asıl kritik soruyu sormadık.
Bir insan neden ‘ben dili’ kullanır? Bunun altında yatan temel sorun gerçekte nedir?
BEN DİLİ KULLANIMI
Öğretmen, çocuklara “Ses çıkartıyorsunuz. Dikkatim dağılıyor. Üzülüyorum.” diyor.
Anne çocuğuna “Yemeğini ye. Yemekler israf olacak/güçsüz kalacaksın. Bak üzülüyorum!” diyor.
Hayatımızda olup bitenlerin bazıları ‘kontrolümüz’ altındadır.
Örneğin, davranışlarımız veya yaşam tarzımız kontrolümüzdedir.
Ama bazılarını kontrol edemeyiz.
Kontrol edemediklerimizin bazıları ‘etki’ alanımızdadır, bazılarıysa değildir. Örneğin, iş arkadaşlarımız ‘etki’ alanımızdadır ama Papa etki alanımızın dışındadır (Bazıları için Papa etki alanında olabilir.).
SINIR NEREDE?Tabii bu üç kavram arasındaki (kontrol, etki ve kontrol dışı alan) sınırlar net değildir.
Özgüveni düşük insanlar; aslında etki alanında olan çoğu şeyi, etki alanı dışında zanneder. Bu da onların harekete geçmesini ve sorumluluk almasını engeller.
Bu sorunun hem basit hem zor yanıtları var. Basit yanıtlarla başlayalım. En sonda da zor yanıtı paylaşacağım.
KİŞİ SAYISI
Aslında iki kardeş aynı ailede büyümez.
İlk çocuk, üç kişilik bir ailede büyür. İkinci çocuk, dört kişilik bir ailede büyür.
Biraz sohbet ettikten sonra kendisine “Terapi alıyor musunuz?” diye sordum.
Baba da “Evet, evet alıyor.” dedi.
“Hayır çocuğu sormuyorum. Siz terapi alıyor musunuz?” dedim.
O da “Uyuşturucu kullanan ben değilim ki, ben niye terapi alayım?” diye yanıtladı.
PROBLEM NEREDE?
Baba, çocuktaki problemin kendisinden, eşinden veya kendisiyle eşi arasındaki ilişkiden kaynaklandığının farkında değil.
Sorunu çocukta görüyor ve ona sinirleniyor.
Arayan şair arkadaşım Yusuf Kurtuluş Türkoğlu.
Öğrencileri, “TEOG’tan yüksek puan alanları pikniğe götürecek misiniz?” diye sormuş.
O da “Ne demek yüksek puan alanı götürmek? Yüksek puan alsanız da almasanız da ben sizi seviyorum. Biz istediğimiz zaman hep beraber pikniğe gideriz.” demiş.
İşte gerçek ve koşulsuz sevgi bu, diyorum.
“Benim derdim sevmek değil, sevmemek.” diyor. “Nasıl?” diye soruyorum
“Bedeli ne olursa; yanlışı sevmeyeceksin, yanlış yapanı sevmeyeceksin. Ahlaksızlığı sevmeyeceksin. Ahlaksızlık yapanı sevmeyeceksin. Onu başarmak daha zor. Sadece değerleri olan insan, sevmemeyi başarır.” diyor.
Telefonu kapatıyorum.
Bir ay sonra kapımda Yusuf Kurtuluş Türkoğlu’nun “Bahar Nöbeti” adlı son şiir kitabını buluyorum.
Genelde salonun sadece %20’sinin parmakları havaya kalkıyor. Kalan büyük çoğunluğun ise annesi veya babasıyla oyun oynayamadığını görüyorum.
Peki, bu ne anlama gelir? Aileler neden çocuklarıyla oyun oynamaz?
ARAŞTIRMA
Danimarkalı araştırmacılar Lier ve Gammeltoft, bir yaşındaki çocuklarla annelerinin ilişkilerini uzun süre gözlemliyor.
Bu gözlemler sonucunda keşfediyorlar ki psikolojik sorunları olan anneler, diğer annelere göre çocuklarıyla çok daha az göz teması kuruyor.
Çocuklarının gözlerinin içine bakamıyor. Bu durumda çocukla anne arasında sağlıklı bir bağlanma gerçekleşemiyor. Çocuk kendini güvende hissetmiyor ve ağlaması gittikçe artıyor.
Peki, bir anne neden çocuğuyla göz teması kuramaz?
“Yazınızda öfkenin yapıcı fonksiyonu olduğunu söylemişsiniz. Bunu biraz açar mısınız?”
(O yazıyı buradan okuyabilirsiniz. http://sosyal.hurriyet.com.tr/yazar/ozgur-bolat_313/cocuk-yetistirmenin-temel-sarti-nedir_40074755)
Öfke bazı durumlarda tahrip edicidir, bazı durumlarda sağlıklıdır.
Bu ayrımı bilmek, hem çocuk eğitiminde hem de ilişkilerde çok önemlidir. Nasıl mı?