Paylaş
Biraz sohbet ettikten sonra kendisine “Terapi alıyor musunuz?” diye sordum.
Baba da “Evet, evet alıyor.” dedi.
“Hayır çocuğu sormuyorum. Siz terapi alıyor musunuz?” dedim.
O da “Uyuşturucu kullanan ben değilim ki, ben niye terapi alayım?” diye yanıtladı.
PROBLEM NEREDE?
Baba, çocuktaki problemin kendisinden, eşinden veya kendisiyle eşi arasındaki ilişkiden kaynaklandığının farkında değil.
Sorunu çocukta görüyor ve ona sinirleniyor.
Aslında çocuklardaki problemlerin çoğunun nedeni; ailedeki daha temel bir sorunun belirtisi. Ama maalesef çoğu aile bunu kabul etmekte zorlanıyor ve kendilerinde suç bulmuyor.
Aynı şekilde çocuğun yalan söylemesi de evdeki daha derin bir sorunun belirtisi. Peki, o sorun ne?
SEVGİSİZLİK
Bir insan neden yalan söyler?
Gerçeği örtmek için. Peki, neden gerçeği örtmek ister?
Çünkü gerçek bilinirse, insanlar onu kabul etmeyecek zanneder.
Evde her haliyle kabul gördüğünü düşünen çocuk, yalan söyleme gereği duymaz.
Çünkü o çocuk der ki “Annem beni ben olduğum için seviyor. O zaman ben anneme gerçeği söylesem de annem beni sevmeye devam edecek ve ben değerimi asla kaybetmeyeceğim.“
Böyle bir ilişki kuran çocuk, yalan söyleme gereği duymaz.
SEVGİDEN ŞÜPHE
Ama anne çocuğu davranışlarına bağlı bir koşulla seviyorsa (koşullu sevgi); çocuk, sevgiyi kaybetme riskini doğuracak gerçekleri örtme ihtiyacı duyar. Yalan söyler.
Kısacası yalan; evde koşullu sevgi olduğunun bir göstergesidir. Eğer çocuk yalan söylüyorsa, evde korku ve endişe içinde yaşıyor demektir
YALAN SÖYLEYEN KİŞİYİ BEKLEYEN TEKLİKE
Çocuğun yalan söyleme davranışı düzeltilmezse, çocuk ileride çok ciddi bir tehlikeyle karşılaşır.
Diğer insanların sevgisini kabul edemez ve yalnız hisseder. Nasıl mı?
Bir insanın diğer insanı sevmesi için, onu kabul etmesi gerekir.
Kabul etmek için, o kişiyi tanıması gerekir.
Tanımak için de o kişinin gerçek kimliğini görmesi gerekir.
SEVGİ VE KİMLİK
Ama diyelim ki bir kişi; karşısındaki insan onu kabul etsin diye ona yalan söylüyor. Karşı taraf da buna inanıyor ve onu kabul ettiğini belli ediyor.
Ama bu durumda yalan söyleyen kişi bilir ki, karşı tarafın sevgisinin çok anlamı yoktur.
Çünkü ona gerçek kimliğini göstermemiştir.
Yalan söyleyen kişi, karşıdaki kişinin sevdiği şeyin kendisi değil, yalan olarak sunduğu kimlik olduğunu bildiği için, sevilmiş hissetmez.
Sadece gerçek kimliğini gösteren, yani yalan söylemeyen bir insan, gerçekten sevildiğini hisseder.
Gerçeklik, sevgiyi hissetmenin temel şartıdır.
AİLE REHBER OLMALI
Sonuç olarak; çocuk evde koşulsuz sevilmiyorsa, yalan söyler. Yalan söyledikçe de ileride gerçek sevgiyi kabul edemez.
Peki aile ne yapmalı?
Aileler, çocuk hata yapınca veya suç işleyince ona kızmamalı, ceza vermemeli, molaya veya düşünce köşelerine göndermemeli.
Çocuk hatasını söyleyince, aile anlayışlı davranmalı. Hatayı beraber analiz edecek ortam yaratmalı. Her hata öğrenme anına dönüştürülmeli. Aile tam da bu zamanlarda çocuğuna rehberlik etmeli.
Çocuk yargılanmadığında ve kendisine kızılmadığını düşündüğünde, ailesine güvenmeye başlar ve yalan söylemeyi bırakır.
Böylelikle gerçek sevgiyi kabul etmeye başlar.
https://www.instagram.com/dr.ozgurbolat/
Paylaş