Paylaş
Bill Clinton'un 2 Haziran 2001 sabahı BBC World televizyonda yayınlanan söyleşide söylediği bir cümle beynime ve yüreğime bıçak gibi saplandı:
'Ulusların umut ve hayallerini değil kábuslarını anlamak önemlidir. Rusya'nın kábusu Napoleon ve Hitler istilásının tekrarlanmasıdır. Çin'in kábusunun Rusya olduğunu sanırdım, meğer değilmiş, onun kábusu içerde(n) bölünmek.'
Clinton söyleşinin sonunda Dylan Thomas'tan bir şiir okudu. Şiirde, bir dizenin içinde 'yargılamayan sevgi' sözü geçiyordu. Birden kederlendim. Belki de saatlerdir dinlediğim, Verdi'nin 'Messa da Requiem'inin etkisi vardı bu hüzünde.
*
Sonra, her nedense, Türkiye'nin kábusları geldi aklıma: İrtica, Devletin Bütünlüğü (yani Çin'inkinin benzeri bölünme kábusu).
Kimilerinin 'takınak' dediği kábuslar!..
Elbette, bir ulusun umut ve hayallerini anlamak önemsiz olamaz. Clinton'un cümlesini duyuncaya kadar, bana sorulsaydı, bir ulus için umut, hayal ve háttá ütopyaların önemli olduğunu söylerdim.
Ama, kökleri geçmişte ve bugünde olan kábuslar geleceğin umut, hayal ve ütopyalarını rahat bırakmazlar. Bunu anladım.
Bunu anladıktan sonra gözümün önüne 'Şehit ve Kahramanları Anma Enstitüsü' Yad Vashem'in Kudüs'teki Holokost Müzesi geldi. İsrail'in kábusu da genel planda tarihsel yurtsuzluk, diaspora ve antisemitizm; özel planda Holokost. Bu nedenle 6 milyon Holokost kurbanın herbiri için özel dosya düzenlemişler. Arşiv salonunda her şey kapkara ve alacakaranlık bir ışık. Ziyaretçilere dağıttıkları 'Tanıklık Belgesi'nin altında İşaya'dan bir alıntı var: 'Onlara evimde, ve duvarlarımın içinde oğullardan ve kızlardan iyi yer ve ad vereceğim; onlara kesilip atılmaz ebedî ad vereceğim.' (56:5)
Orta-Doğu Sorunu'nun, İsrail-Filistin Sorunu'nun çözümlenmesi bu kábusun anlaşılmasına ve giderilmesine bağlı.
*
Yunanistan'ın da kábusları var 1453'ten, Anadolu Bozgunu'ndan bu yana.Türkiye'nin bunca yakınlığı, 60 milyonu aşkın nüfusu. Ama tuhaftır ne Sovyetler Birliği ne de komünizm Türkiye'nin kábusu oldu. Komünizm 'anti'li milliyetçilik tarafından istismar edildi. O kadar.
*
Kábuslar tehlikelidir, küçümsemeye, dalga geçmeye gelmez. Kábuslar bazan zihinsel ve ruhsal sağlığın işaretidir, gerçeklik bilincidir. Kábuslar, kaynakları belli olmadığı zaman yıkıcı olurlar. Bereket versin Türkiye'nin kábuslarının kaynakları belli. Bunun bilincinde. Türkiye'nin kábuslarının Kemalizm'den kaynaklandığı sanrısına kapılmış, ana karnına her durumda ve ebediyyen 'haklı olmak' için düştükleri vehmiyle yaşayanların dışında.
*
Diyanet İşleri Başkanı Kutlu Doğum Haftası'nın açılışını yaparken, İslámiyet ile günümüz koşulları arasında uyum sağlamak gerektiğini söylüyor. Peygamber'i örnek almanın şekilsel olmadığını belirten Yılmaz, 'O entari giyiyordu diye biz de mi entari giyelim?' diye soruyor. Soru, 'kuşkusuz giymeyeceğiz' anlamını içeriyor. Sayın Yılmaz'ın böyle yorumlar ve güncelleştirmeler yapması aslî görevi. Ama her zaman olduğu gibi Fazilet Partisi'nden tepki geliyor. Sanki 'Diyanet İşleri'nin bir üst makamı bu parti! Parti'nin başkanı Recai Kutan hemen müdahale ediyor: 'İslam'da değişiklik yaparsanız yeni bir din yaratırsınız... Allah'ın emrettiği şeylerde değişiklik olursa, İslámiyet dışında yeni bir din ortaya çıkar.' Bu ülkede İlahiyat profesörleri var, din bilginleri var, Diyanet İşleri Başkanı yanlış bir yorum yaptıysa buna müdahale etmek onların işi. Recai Kutan bir parti başkanı mı yoksa Türkiye'nin 'Humeynî'si mi? Bu sorumu, 'Laikçiler'in irticayı haksız yere kábus haline getirdiğini ileri süren 'ultra' liberal yanıtlasın, Recai Kutan'ın ne diyeceğini biliyorum.
Bir ülkede bir siyasal parti kendini Engizisyon'un yerine koyuyorsa, partinin başkanı Engizisyon Baş Yargıcı'na özeniyorsa, buna karşılık kimileri de 'Cumhuriyeti camide anlatmayı denesek' diyebiliyorsa, 'İrtica Kábusu' ruhsal ve zihinsel sağlığın işaretidir.
*
Aslına bakarsanız, kábusun zihinsel ve ruhsal sağlığın işareti olması, dengeli sağlığın belirtisi sayıl(ma)mak da gerekir. Bu kábus, tehlike karşısında savunma refleksi, tepki bilincidir. Kaynağı belli ise, bunun gerçek mi, yanılsama mı olduğuna karar vermek gerekmez. Somut örneklere göre, kaynağı belli ve yanılmasa (illusion) değil, sağlıklı bir kábus.
Bir siyasal parti ve başkanı, siyasal strateji ve taktiklerini 'Din zaptiyeliği'ne indirgemişse ve birileri 31 Mart'ın yalan olduğu safsatasıyla roman yazabiliyorsa, yapabileceğimiz en bilinçli iş kábusumuza sahip çıkmak olmalı. Bunu anlamak da irtica kábusunun Kemalizm tarafından üretildiği paranoyasını taçlandıranlara kalıyor.
*
'Bölünme Kábusu' bir başka yazıya ...
Paylaş