Toplama kampları mı?

BİR bardak suya mürekkep damlatın. Bana mısın demez. Mürekkebi yutar! Taa son damlaya kadar.

Ama o son damladır ki suyu mavileştirir, su mavileşir. Bunun tersi asla mümkün değildir. Kimileri, bardaktaki suyu ve damlayan mürekkebi görür ama suyun sonsuza kadar mürekkebi emmeyi sürdüreceğini sanır. Dikkatsiz ve umursamazlar bardaktaki suyun kaç damla (menzil) sonra mavileşeceğini kestiremez ama su mutlaka mavileşecektir.
SU ARTIK MAVİLEŞİYOR
Tarihte ünlü davalar vardır: Sokrates, Galileo Galilei, Engizisyon, Calas, Dreyfus ve Dimitrov davaları, Moskova duruşmaları!.. Ancak şu anda Silivri’de görülmekte olan dava(lar) türlü çeşitli nedenlerden dolayı mutlaka tarihe geçecek(ler). Biçimiyle, usulüyle, içeriğiyle, medyasıyla, görülme tarzıyla, sanıkların sayısıyla, nitelik ve nicelikleriyle, pehlivan tefrikası iddianameleriyle, yargıçları ve savcılarıyla tarihteki mümtaz(!) makamına oturacak(lar). Bu cümleye “Belki” ya da “Acaba” sözcükleri katılamaz!
AKP iktidarı da toplumun ve devlet örgütünün bütün katmanlarındaki kuşku uyandırıcı işleriyle mutlaka tarihe geçecek. Sadece, partizan ve nepotist uygulamalarından, hempa ve yandaşları zenginleştirici politikalarından dolayı değil, çünkü (fakat) her ülkenin kötü iktidarları bu türden eylemleriyle tarihteki mümtaz yerlerini alırlar.
AKP iktidarının asıl amacı kesinlikle iktidarda kalmakla sınırlı değil, o ebediyen iktidarda kalmak istiyor. Ancak rejimi değiştirmeden iktidarda ebediyen kalması mümkün değil. O halde rejimi değiştirmeli. Zaten kendisinden önceki Erbakan partilerinin de amaçları rejimi değiştirmekti. Başarılı olamadıkları Anayasa Mahkemesi’nin kararları ile sabittir. AKP tarihten ve seleflerinin başına gelenlerden aldığı derslerle ve uluslar arası konjonktürün sunduğu fırsat ortamında rejim değişikliği seferinde epeyce yol almış durumda. Kaç menzil kaldı bilemem. Başından bu yana saydığım damlalar suyun mavileşmek üzere olduğunu söylüyor bana.
İLK TOPLAMA KAMPI MI?
Tanık olduğumuz sıradan bir iktidarda kalma mücadelesi değildir. İktidar mücadelesi böylesine gözü kara bir siyaseti gerektirmez. AKP’nin Cumhuriyet ile 80 yıllık bir kan davası var, o davayı güdüyor. Cumhuriyet rejimini, kurum, kuruluş ve ruhuyla tasfiye etme politikasını adım adım uyguluyor. Şaşırtıcı olan, bu tasfiyeyi demokrasi kaftanı altında yapıyor olması ve bu tebdil-i kıyafet politikasını yedi düvele yutturabilmesi.
Toplama (Temerküz) kamplarını Boer Savaşı’nda ilk önce İngilizler kurmuşlardı. Daha sonra Hitler Almanya’sında Naziler bu sistemi alabildiğine geliştirdiler. 1920’lerden itibaren SSCB’de de toplama kampları vardı. Bu kampların cehennemini tarihten, roman sayfalarından, şiirlerden, tiyatro sahnelerinden ve sinema filmlerinden çok iyi öğrendik.
Faşizmin kara treni harekete geçtikten sonra ancak toplama kamplarında durur. Bu istasyonun bir adım ötekisi fırınlardır. Yahudiler, Çingeneler ve Komünistler fırınlarda yakılırken, SS subayları Wagner dinleyerek kendilerinden geçiyorlardı. Benzer kendinden geçme durumunu besleme medyamızda her gün izlemekteyiz.
Tarih, Silivri kampusunun Türkiye’deki ilk toplama kampı olduğunu mu yazacak acaba?
Yazarın Tüm Yazıları