CUMHURİYET konusunda benim tek ölçüm var: Tevhid-i Tedrisat Kanunu (Öğretimin Birleştirilmesi Yasası) ve buna bağlı olarak imam hatip okulları.
Geri kalan bütün ölçülerin takıyye olanağı ve olasılığı vardır.
AKP’nin ya da bir başka iktidar talibi İslamcı siyasal partinin etki alanına giren bütün erkekler, belli bir amaca ulaşmak için içki içebilirler; kadınlar başlarını açıp bikini giyebilirler, erkeklerle dans edebilirler, içki miçki içebilirler.
Ben bilmiyorum ama bunun bağışlatıcı bir yolu mutlaka vardır kara kaplı kitapta. Çünkü bir amaç uğruna yapılmışlardır.
* * *
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın eşinin örtülü olmasına nesnel bağlamda karşı çıkılmayabilir. Bayan Emine Erdoğan’ın türbanı insanların gözüne batıyorsa, bunun en azından iki nedeni var: Birincisi, açıkladığı İslami örtünme nedenleri; ikincisi, eski (?) Milli Görüşçü, İslamcı ve tarikatçı bir Başbakan’ın eşi olması.
Bayan Emine Erdoğan, Cumhurbaşkanı da olmak isteyen Başbakan’ın eşi değil de Ülker Holding ürünleri temsilcisinin eşi olsaydı durumu kimsenin ilgisini çekmezdi. Ancak gene de sorun Bayan Erdoğan’ın türbanı değil, Recep Tayyip Erdoğan’ın dünya görüşü, ideolojik geçmişi ve bu geçmişin günümüze yansıyan uzantıları.
* * *
Ortak amaçlarına varmak için türlü çeşitli takıyyeye başvuran Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın eşinin türbanı ve giyinişi konusunda takıyye yapmaması önemli bir taktik hata. Bu nedenle şükretmeliyiz.
"Hakemler ve kefiller heyeti" haklıdır. Türban elbette Cumhuriyet için bir tehlike değildir. Türban değil onun temsil ettiği ve simgesi olduğu gizli ilişkiler toplamı Cumhuriyet için tehlike. Türban, Öğretimin Birleştirilmesi Yasası’na muhalefetin ve imam hatip okullarının ideolojisini temsil ediyor. Her konuda takıyye yapabilirler ama sadece bu konuda takıyye yapamazlar.
* * *
Cumhuriyet’in altını oyup içini boşaltmak ancak imam hatip mezunlarının bütün meslekleri, mümkün olursa askerliği ele geçirmesiyle mümkün. Bu nedenle bu okulların kapatılmaması, klasik liselerle savaşarak üniversitelere öğrenci yetiştirmesi gerek.
Gene bu nedenle, rejim sorunu yaratmak, Anayasa’yla, yasalarla, Danıştay ve Anayasa Mahkemesi’ye boğuşmak, Cumhurbaşkanı ile kötü olmak pahasına alicengiz oyunlarından vazgeçmiyorlar.
Nitekim, yoksul öğrencilerin okuduğu 301 Yatılı İlköğretim Bölge Okulu’dan (YİBO) bu yıl mezun olan 26 bin 313 öğrencinin bir bölümü, isteği dışında imam hatip liselerine parasız yatılı olarak yerleştirilmiş. Beş okulu tercih hakkı olan öğrenciler, kontenjanlarının dolması nedeniyle buralara giremezse "herhangi bir şehirdeki yatılı lise" tercihi yapabiliyorlar. Milli Eğitim Bakanlığı bu durumdaki öğrencileri kendilerine sormadan imam hatiplere yerleştirmiş (Hürriyet, 1 Eylül 2006).
* * *
Sanırım MEB’in bu şeytani oyunu da boşa çıkartılacak. Ama çıkartılmayabilir de. Benim bu konuda son sözüm şu: AKP ve hükümeti, Öğretimin Birleştirilmesi Yasası’nı eksiksiz uygulamadan ve imam hatipleri yasal alanına çekmeden Cumhurbaşkanı seçemez. Türbandan da, yüzde 25’lik temsil hakkında da daha önemli bir husus. Kamunun bilgisine sunulur!