ROLAND Barthes ‘yazar’ sıfatını veremediği kalem erbabına ‘yazman, yazgan’ diyordu. Büyük romancı, değerli bilim ve edebiyat adamı Tahsin Yücel de gazetelerde fıkra yazan kimilerine ‘köşemen’ diyor. Yani ‘köşe yazarı’ rütbesini bile çok görüyor.
Bu yazım her gazetede mebzul miktarda bulunan bu köşemenlerin siyaset anlayışlarıyla ilgilidir.
* * *
Tarih ve siyasette, ikisinin birlikte olduğu siyasi tarihte sadece eylemler, durum ve konumlar değerlendirilir. Bu alanda, hiçbir olgu statik, durağan değildir, devingendir ve durmadan değişir. Bakış açısı sabit kalsa da olgular değiştikçe, bunlara bağlı olarak yorumlar da değişir.
Bu nedenle, tarih ve siyasette olgulardan (kendiliğinden) bağımsız, sürekli ve ebedi dostluk ve düşmanlıklar yoktur. Ama, ne var ki, basın áleminin sığ sularında yüzmeye çalışan kimi köşemenler, siyasal yorum ve değerlendirmelerini ‘sevmek’ ya da ‘sevmemek’ fiilleri üzerine kurarlar. Bu köşemenlerden kimilerine göre ‘Rumları sevmediğimiz için’ Patrikliğin ökümenik sıfatına karşı çıkıyoruz.
Kuşkusuz, bir köşemene yakışan karakuşi değerlendirme. Örneğin benim durumumu ele alalım: Prof. Dr. İoanna Kuçuradi ve Herkül (İraklis) Millas ile birlikte Yorgo Seferis’in ve Konstantinos Kavafis’in Bütün Şiirler’ini, Yannis Ritsos’un şiirlerinin önemli bir bölümü Türkçe’ye çevirdim. Yunan şair ve yazarların Türkiye’de tanınması, kitap ve yazılarının yayınlanması için elimden geleni yaptım. Şimdi Yunan müziği uzmanı olan bazı besteci ve şarkıcılarımız gerçek Yunan müziğini 1970’lerin başında Ankara’da benim evimde dinlediler; şarkıcı ve bestecileri tanıdılar.
Ben yıllar önce aralarında Rumlar da olmak üzere azınlıkların haklarını tek başıma savunurken köşemenler kimbilir hangi sığ sularda dolaşmaktaydı.
1970’lerde, Yunanistan’da öyle köylere ve adalara gittim ki insanlar benden önce bir Türk görmemişlerdi. Ama ben, özgür bir fıkra yazarı olarak Türkiye’nin ulusal çıkarlarını adalet ölçüleri içinde savunuyorum. Bu nedenle, Rumları sevmediğim için Fener Rum Patrikhanesi’nin ökümenik niteliğini kabul etmediğimi ileri sürenlerin alnını karışlarım.
* * *
Köşemenler sadece Rum ve Yunanlarla ilgili sorunları sevgi ve sevgisizlikle yorumlamaya kalkışmıyorlar, Ermeni ve Kürt sorunlarını da tuhaf ölçütlere bağlayanlar var.
Taner Akçam adında bir Türkiyeli (!) uluslararası Ermeni cemaatinin desteğiyle ‘Dialogue Across an International Divide: Essay Towards a Turkish-Armenian Dialogue’ adlı bir kitap yazıyor ve kitap Kanada’nın Toronto kentinde bulunan ‘The Zoryan Institude of Canada’ adlı bir Ermeni enstitüsü tarafından yayınlanıyor... Kitap 1915 Ermeni olaylarının bir ‘soykırım’ olduğunu kanıtlamaya çalışıyor. Genç Cumhuriyet ve onun kurucuları soykırımcı ilan ediliyor. Ve kimi ezberci köşemenler, Taner Akçam’ın peşinden giderek Cumhuriyet’i ve kurucularını suçluyorlar.
* * *
Kimi köşemenlere bakacak olursanız, Kürt sorununun kökeninde gene Cumhuriyet ve onun kurucuları var. Onların yaptıklarını tersine çevirirsek Kürt sorunu diye bir şey kalmayacak. Akılları siyaset ve tarihin diyalektiğine ermediği için, ellerine birer papatya alıp fala bakıyorlar. Oysa papatyanın ömrü nedir ki?..