AKP’nin başbakan yardımcısı Bekir Bozdağ, “Partilerin tartışacağı esasında fazla madde yok, komisyonda ihtilaf konuları çok az olur” (Hürriyet, 09.10.11) demiş.
Yeni anayasada, güya, partilerin tartışacağı fazla madde yokmuş. “Bana göre 5 madde vardır, hadi birileri bunu 10’a çıkarsın”mış. Uzlaşma komisyonunun 13 Ekim Perşembe günü toplanması gerekiyordu, yapılamadı. Anayasacılar, bu türden bir uzlaşma komisyonunun meşruiyetini tartışıyorlar. Bunu bir yana bırakalım, AKP yüzünden, becerip ilk toplantısını bile yapamadı. Bunu da bir yana bırakıp Bekir Bozdağ’ın pek ciddiye almadığı, “Partilerin tartışacağı fazla madde yok” dediği talepleri görelim (Akşam, 03.10.11):
PARTİLER NE DİYOR
AKP: Değiştirilmez maddeler tartışılsın; başkanlık sistemi ve vatandaşlık tanımı masaya getirilsin; laiklik tanımı ve yorumu değişsin, dini özgürlükleri arttıracak ve türban serbestisini sağlayacak bir yorum bulunsun. TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Burhan Kuzu: “Başkanlık sistemi Uzlaşma Komisyonu’nda masaya gelmeli. Elbette dayatmalıyız!” demiş. CHP: Anayasa’nın 1, 2, 3 ve 4. maddelerine dokunulmamalı; tutuklu 8 milletvekilinin durumu aydınlığa kavuşturulmalı; anayasanın başlangıç bölümünde cumhuriyetin nitelikleri yer almalı; cumhuriyetçi vatandaşlık tanımı yapılmalı. MHP: Anayasanın ilk dört maddesine kesinlikle dokunulamaz; üniter yapı korunmalı; özerklik ve federatif yapının önünü açabilecek herhangi bir düzenleme kabul edilemez; “Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı” veya “Türkiyelilik” gibi tanımlar kabul edilemez. BDP: Anayasanın 66. maddesindeki “Türk devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türk’tür” hükmü “Türkiye Cumhuriyeti devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır” şeklinde değişmeli; tek etnisiteye dayalı ulus tanımı yerine çoğul kimliklerin oluşturduğu yeni bir ulus tanımı yapılmalı; demokratik özerklik anayasada yer almalı; anadilde eğitim anayasal güvenceye kavuşturulmalı; tarihsel ve coğrafi isimleri de kapsayan ortak vatan anlayışı yeni demokratik anayasanın esasları arasında yer almalı.
ANLAMI BÖLÜNMEDİR
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın sözünü ettiği, komisyonda ihtilaf konusu olabilecek maddeleri okudunuz. Bunlardan en sivri ve gerçekleşmesi hemen hemen olanaksız olanı, BDP’nin “Anadilde eğitimin anayasal güvenceye kavuşturulması” koşulu. Aradan bunca yıl geçti, “anadilde eğitim”in ne anlama geldiğini neredeyse kimse öğrenemedi. Bu konuda fikir beyan eden şarkıcıları, dizi oyuncularını bir yana bırakalım, Kürtlerin çoğunluğu bile bilmiyor. “Anadilde eğitim” demek, eğitim ve öğretimin Kürt dilinde yapılması anlamına gelir. Anadilin özgürce öğrenilmesi başka, Diyarbakır dışında İstanbul, Mersin, Adana, Antalya’da devlet okullarında eğitim-öğretimin Kürt dilinde yapılması başka. BDP yönetimi, bu koşulun, federasyon ve bölünme anlamına geldiğini bilmiyor mu? Ben sadece durum değerlendirmesi yapıyorum: Bu konuda kesinlikle uzlaşma olmaz. Öte yandan, AKP’nin isteklerinin bir bölümünü BDP desteklese bile CHP ve MHP tamamına karşı çıkar. CHP, AKP’nin isteklerini kabul etmez. BDP’nin isteklerini tartışır ama kabul etmez. MHP: AKP ve BDP ile kesinlikle anlaşmaz.
MEŞREBİNE UYDURUYOR
Bu durumda yapılması gereken: Geçen pazar günü de yazdığım gibi, Anayasa’nın değişmesinin ya da yeni bir anayasa hazırlanmasının Türkiye açısından bir önceliği ve acil zorunluluğu yok. AKP’nin 2010 yılında kotardığı son anayasa değişikliklerinin ülkeyi demokrasiden uzaklaştırdığı, faşist uygulamalı, tek adam rejimi eksenine oturttuğu görüldü, görülüyor ve görülecek. Unutulmasın ki: Dinin iktidarını laiklik, anayasa da siyasal iktidarın iktidarını sınırlar. AKP, neden anayasa ve laikliği kendi meşrebine uydurmak istiyor, anlaşılmıyor mu? CHP lideri Kılıçdaroğlu, “Demokrasi paketi ile anayasayı birlikte” kotarmayı düşündüklerini açıklamış (Vatan, 08.10.11). Yanlış! Birlikte yürümesi ve gerçekleşmesi olanaksız bir girişim olur. Önce yüzde 10 seçim barajının ve özel yetkili mahkemelerin kaldırılması; yeni seçim ve siyasal partiler yasası; sendikalaşmanın önündeki bütün engellerin kaldırılması; eğitim ve öğretimin İslamileştirilmesi projesinin engellenmesi; başta emniyet, mülkiye ve adliye olmak üzere devlet kadrolarının cemaatlileştirilmesinin önüne geçilmesi. Bunlar tamam olunca, anayasa ancak o zaman gündeme gelir!