NESNESİ belirsiz cümlelerde bütün ağırlık fiilin üzerine bindiği için, böyle kurulan cümleler son derece tehlikelidir. Bir örnek verelim:
‘1915 tehciri ve olayları karşısında Türkiye’nin tümüyle inkárcı tavrının Batılı yazarları Ermeni tezlerine mahkûm ettiğini örnekleriyle anlattı.’
Bu cümleyi hemen düzeltelim:
1. Önce Osmanlı’nın, daha sonra Türkiye’nin Ermeni tehcirini inkár ettiği doğru değildir. Resmi Tarih denilen tarih bile tehciri ve tehcire bağlı olayları anlatır ve doğrular.
2. Batılı yazarların Ermeni tezlerini savunmasının Türkiye’nin herhangi bir tavrıyla ilişkisi yoktur. Tehciri ve Ermeni Fesadı’nın sonuçlarını Soykırım’a dönüştürenler, 18. yüzyıldan bu yana Ermeni muhibbi olan ABD’li ve Avrupalı yazarlar silsilesidir.
TUZAĞA ÇANAK
Ali Bayramoğlu’nun yazısından (Yeni Şafak, 27.09.05) aktardığım cümleyi Prof. Dr. Mete Tunçay söylemiş. Mete Tunçay gibi Türkçe’yi yetkin düzeyde kullanmak zorunda olan bir üniversite hocasının yukarıdaki cümlesi birçok yoruma çanak tutan bir tuzak. İnsanın aklına, bağlam içinde, ‘soykırımın inkárı’ suçlamasını getiriyor. Mete Tunçay’ın her türlü yoruma açık (pek de iyi niyetli olmayan) cümlesi ne yazık ki Ermeni Fesadı’na hizmet ediyor.
Kimbilir, belki de niyeti öyle!
ZORYAN GERÇEĞİ
‘İnkár’ sözcüğünü, ‘Ermeni Konferansı’nın katılımcılarından oryantalist yazar Elif Şafak da kullanıyor: ‘Türk toplumunun kuvvetli bir kesiminin Ermenilerin kökünün kasti şekilde kazındığı ithamını hálá tümüyle reddettiği açık!’ (The Washington Post, 25.09.05 - Radikal, 27.09.05)
Radikal Gazetesi’nin ‘Yazar, Arizona Üniversitesi’nde Yakındoğu Çalışmaları Kürsüsü Profesörü’ unvanlarıyla tanıttığı romancı ve Zaman Gazetesi yazarı Elif Şafak, Türkiye Cumhuriyeti nüfusunun büyük bir bölümünün Ermeni Soykırımı suçlamalarını kabul etmediğini yazıyor. Dedikleri çok doğru ama şu aşağıdaki cümleyi yazmasaydı:
‘Esas Ermenilerin Türkleri öldürdüğünü ve o sebeple özür dileyecek hiçbir şey olmadığını iddia edecek kadar ileri gidenler dahi var.’
Bu durumda, olayların tek tarafı olduğuna inanan Elif Şafak, Ermeni Soykırımı’nı kabul ediyor ve kendisi gibi düşünmeyenleri suçluyor. Ama ‘esas’ta bu doğru değil. Çünkü Türkler, Ermeni tehcirini ve olayları inkár etmiyorlar, sadece ‘soykırım’ sıfatına itiraz ediyorlar.
2002 yılına kadar Ermeni Fesadı’nın cahili olduğunu yazan Elif Şafak, gözünün nasıl açıldığını açıklıyor: ‘Toronto’daki Zoryan Enstitüsü Ermeni arşivlerinde filme kaydedilmiş mülakatları seyrettim; Ermeni büyükannelerle konuştum.’
‘İnkárdan kabule uzanan yolu kat etmenin mümkün olduğunu da biliyorum’ diyen Elif Şafak, Zoryan Enstitüsü’nün Ermeni fesatlarının savunucusu ve hazırlayıcısı olan bir Ermeni vakfı olduğunu neden gizliyor? Ermeni büyükannelerle konuşan yazar, ‘Türk büyükanneler’le de konuşmuş mu? Edebiyat alanında kazanılan beleş ünün zararı ortaya çıkıyor!
İYİ Kİ YAPILDI
Konferans iyi oldu! Ermeni tezlerinin savunucusu yığışımın zihinsel boşluğunu ve çapsızlığını bu sayede öğrendik. Bir de demokrasiyi sadece kendileri için istediklerini...