YAZIMIN başlığı ‘‘Mersin Uluslararası Müzik Festivali’’ ama ben daha önce Hanri Atat'tan söz etmek istiyorum.
Mersin Kültür Derneği Başkanı ve Mersin Uluslararası Müzik Festivali Onursal Başkanı Hanri Atat'ın ölüm haberini Irak'tayken aldım, çok istememe karşın Türkiye'nin yoğun gündemi bu yazıyı bugüne kadar erteletti. Zaten, Hanri Atat adını anmadan bu festivalden söz etmek mümkün değil.
* * *
Hanri Atat'ın ailesi 1800'lü yılların başında Beyrut'tan Tarsus'a göç etmiş, 1900'lerin başında Mersin'e taşınmışlar. Demek ki Atat ailesi Mersin'in kurucu ailelerinden biri. (‘‘Mersin'in Kurucu Aileleri’’ deyiminin yerleşmesini ve bu ailelerin adlarının kazılı olduğu bir anıt hayal ediyorum.) Hanri 28 Ocak 1929'da doğdu. ‘‘Şanlı’’ İleri İlkokul'u bitirdi. Lise öğrenimini Beyrut'ta yaptı, daha sonra Mersin Ticaret Lisesi'nde okudu. Askerliğini yedek subay olarak yaptı. Akbank ve Ziraat Bankası'nda çalıştıktan sonra 1963'te kendi işini kurdu ve 1970'te Aline Zehil ile evlendi. 1986'da Danimarka Fahri Konsolosu oldu.
Hanri Atat, Mersin Ticaret Odası, Mersin Kültür Merkezi ve Mersin Uluslararası Müzik Festivali'ne hayat kazandırdı; birçok okul, hastane, Diyabet Merkezi, Üniversite, Opera ve Kültür Merkezi'ne büyük katkılar sağladı; her türlü toplumsal ‘‘hayır’’ işinin içinde oldu.
Hanri Atat 22 Temmuz 2003 günü vefat ettiğinde kentle özdeşleşmiş bir Mersinli idi. Adından da belli, Hanri Atat Müslüman değildi, ama öğrendiğime göre, Asri Mezarlık'ta Mersin'in hoşgörü törelerine uygun olarak toprağa verilmiş. Katolik kilisesi rahibi tarafından bir Katolik olarak gömülen Hanri'nin mezarı başında bir hoca da Kuran okumuş. Çağdaş Mersin'in simgelerinden Hanri Atat başka türlü gömülemezdi zaten. Ama, burada, Hanri'nin mezarı başında iki dinin buluşmasını tasarlayan dostum Lina Nasif'e de teşekkür etmek istiyorum.
* * *
Mayıs ayında, Hanri ve Uluslararası Müzik Festivali yöneticileriyle buluştuğumuz zaman, Müzik Festivali'nin giderek çok kapsamlı bir Kültür Festivali'ne dönüşmesini arzu ettiklerini fark ettim. Bunun üzerine, ilk adım olarak Paris'te yaşayan ‘‘Beyrutlu’’ Adonis'i davet etmelerini söyledim. Hanri, ‘‘Ben Adonis'i tanımıyorum ama eşim Aline mutlaka tanıyordur’’ dedi. 30 Eylül'de Mersin'e gelecek olan Adonis ne yazık ki çok merak ettiği Hanri ile tanışamayacak. Adonis'in Mersin'e gelişi ‘‘POESİUM’’un birkaç yıl içinde İstanbul'dan Mersin'e taşınması anlamına geliyor.
Tarık Akan ile Rutkay Aziz festival sırasında gelebilirlerse, Mersin Film Festivali konusunda Ticaret ve Sanayi Odası yetkilileri ile görüşecekler.
‘‘Ak Kahve’’nin merkez olduğu, edebiyat, müzik, sinema, tiyatro, resim, heykel, güzel sanatların bütün alanlarını kapsayan ve bütün bir yıla yayılan sürekli Mersin Sanat Festivali! Ticaret, Sanayi ve Tarım'ın desteklediği, Mersin'in cumhuriyetçi-demokrat-çağdaş-özgürlükçü imgesiyle birleşen sürekli Mersin Sanat Festivali! Türkiye'nin güneyinde bir sanayi, ticaret, tarım, kültür ve sanat merkezi, önce bir cumhuriyet kenti! Mersin'in 21. yüzyıl hayali bu!
Bu hayali her ‘‘has’’ Mersinli gibiHanri Atat da yaşıyordu. Mersinli olmak bir bilinç halidir! Geç bulup erken yitirdiğim Hanri Atat'ın toprağı bol olsun, Allah rahmet eylesin!
* * *
Mersin 2. Uluslararası Müzik Festivali, 1-19 Ekim tarihleri arasında yapılacak. Festivale MDOB Orkestrası, Fazıl Say,Three Masters (Okay Temiz, Yıldız İbrahimova, Ivo Papazov, Eko Parmakov, Vasil Parmakov), Cem Mansur yönetiminde Mersin Üniversitesi Oda Orkestrası, Wiener Saloniker Oda Orkestrası, Bilkent Senfoni Orkestrası (Solist: Gülsin Onay), Folklorama gösterisiyle İstanbul Devlet Opera ve Balesi, MDOB Orkestra ve Korosu (W.A.Mozart'ın Requiem'i) katılıyor.
* * *
Bu festival sadece Mersin'in değil, bütün Çukurova'nın, Konya'nın, Hatay'ın, Maraş ve Gaziantep'in de festivali olmalı.