HÜRRİYET Gazetesi’nde yayımlanan yazılarımı eleştirenlere cevap vermem. Her gün en az iki-üç gazete yazıcısı doğrudan ya da dolaylı yolla düşüncelerime saldırdığı halde cevap vermem. Düşüncelerimi açıklarım ama kimseye karşı savunmam. Onlar kendilerini savunur. Cevap verecek olsam yazma özgürlüğümü yitiririm. Çünkü iki yazımdan biri cevap olur.
Kişiliğime, düşüncelerime küfredenleri, birinci sayfa sürmanşetten hedef gösterenleri de mahkemeye vermem. Olacak olur!
Geçmişimde tek kirli ve karanlık sayfa, tek satır bulunmadığı için, hiç kimse şimdiye kadar kişiliğimi karalamaya cesaret edemedi. Bu kadarı yeter bana!
AB, GARANTÖRMÜŞ
Kuşkusuz cevap verdiğim yazarlar da vardır. Kendi iplerini çeken yazıcılardır bunlar. Kamu yararı varsa, yazıcıya cevap veririm. Şimdi Mehmet Ali Birand’a olacağı gibi. İki yazısında da öylesine top kaldırmış ki adımı anmasaydı da ben bu yazıyı yazardım.
Mehmet Ali Birand, Avrupa Birliği’nin Türkiye’nin laik sisteminin güvencesi olduğunu söyledikten sonra ekliyor: "İnce’ler, sırf AB’ye girmemek için ellerinden geleni yapmak yerine, laikliğimizi korumak adına, yaklaşımlarını yeniden değerlendirseler, ülkeye önemli katkılarda bulunurlar. Bunun için de biraz mantık, biraz da AB’yi tanımak yeter." (Posta, 8 Eylül 2007)
20 Eylül tarihli Posta’da da aynı konuyu ele alıyor. "Bir AB Komisyonu yetkilisi"nin, yeni Anayasaüzerine konuşurken, "AB’nin Türkiye’nin laik-demokratik sisteminin en önemli garantörü olduğunu" açıkladığını özenle belirttikten sonra öldürücü darbeyi vuruyor: "Bu, Türk kamuoyunu AB aleyhtarlığına kışkırtan ulusalcı çevreler, özellikle Özdemir İnce’lerin görmemeye çalıştıkları yaklaşım."
Sorunu bu denli soyduğu için Birand’a içtenlikle teşekkür ederim. Şimdi sıra bende:
HANİ SAYGI, SEVGİ
1. Çoğullaştırdığı Özdemir İnce’yi tekile indirelim. Tekil Özdemir İnce, Hürriyet Gazetesi’nde yazmaya başladığından bu yana halkı Avrupa Birliği’ne karşı kışkırtan tek satır yazmamıştır. Çeyrek yüzyıllık düzyazı kitaplarında da böyle bir satır yoktur. Ancak tekil Özdemir İnce, kartezyen (Descartes’cı) mantığı ve yeterli AB bilgisi ile Avrupa Birliği yönetimini acımasızca eleştirmiştir. "AB’ye AKP gibi girilmez, adam gibi girilir!" demiştir. Birand’a göre bu eleştiriler antidemokratik ve AB karşıtı. Hayır, ne antidemokratik ne de AB karşıtı! Sadece AKP tarzının karşıtı! Düşünceyi ifade özgürlüğüne saygı ve sevgi nerede?
2. Avrupa Birliği hangi hak ve yetki ile bizim laik demokrasimizin garantörü oluyor? Garantör demek, vasi demek! Türkiye’nin laik-demokratik rejiminin garantörleri kuşkusuz var: Cumhurbaşkanlığı, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, Yargıtay, üniversiteler, YÖK, sivil toplum örgütleri, Cumhuriyetçiler, muhalefet ve kuşkusuz TSK!
MANDACI ZİHNİYET
Özdemir İnce, Türkiye’nin Anayasal kurumlarının güvencesine güvenmeyecek, bu güvenceyi, garantörlüğü Avrupa Birliği’nden mi bekleyecek? Türkiye’nin AB ile bilmediğimiz bir garantörlük anlaşması mı var? Hani vesayet rejimine, vasiliğe karşıydınız? AB’nin vesayetine, garantörlüğüne güvenmek, mandacı zihniyetin hortlamasıdır! Tekil Özdemir İnce, AB’ye değil, üyesi ol(a)madığı AB’nin mandasına karşı! (Yarın devam edeceğim.)