"KURAN kurslarında yaş sınırı" ya da "Çocuklara Arapça Kuran öğretmeli mi, daha doğrusu ezberletilmeli mi?" Yazının adı ikisi de olabilir! Yazımın konusu bu!
CHP’nin Kuran kursuna doğru yaptığı tutarsız ve nedensiz açılım, beklediğim fırsatçı tepkilere yol açtı. CHP cini şişesinden çıkardı!
Fırsatçı tepkilerden biri Sabah gazetesi yazıcılarından Nazlı Ilıcak’ın "Tam zamanı" başlıklı fetvası: "Kocaeli Belediye Başkan adayı Sefa Sirmen’in ’her mahalleye Kur’an kursu’ vaad ettiği şu sıralarda, Kur’an kursuna gitme yaşını ilköğretimi bitirme şartına bağlayan düzenlemenin değiştirilmesinin tam sırası. Dünyanın hiçbir yerinde anne babanın onayı alındıktan sonra, din eğitimi yaşla sınırlanamaz. Bu çarpıklık 28 Şubat’ın bize armağanıdır. AK Parti hükümeti, bu istikamette bir adım atsa, acaba CHP ne diyecek? Merak etmemek mümkün değil." (Sabah, 10.02.09)
* * *
Biraz sonra açıklayacağım bilimsel nedenlerden dolayı fetva sahibesi ile tartışmaya girecek değilim. Büyük Birlik Partisi (BBP) lideri ve Sivas milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu da "Kambersiz düğün olmaz" misali konuya bodoslamadan dalıyor ve TBMM’deki siyasal partilere çağrı yapıyor: "Hazır CHP de açılım yapmışken gelin Kur’an kurslarındaki 12 yaş sınırını kaldıralım. 12 yaşından sonra çocuklara Kur’an öğretmek zordur" diyor (Vakit, 11.02.09).
* * *
"Öğretmek" ve "öğrenmek" fiilleri kullanıldığına göre konuya olabildiğince bilimsel pencereden bakalım. Mademki çocuklara Kuran öğretmek söz konusu ediliyor, o halde pedagoji ve teoloji (ilahiyat) bilimlerinden yardım istemek zorundayız.
Pedagoglar öğrenmenin bir yaş sınırı (alt sınırı vardır ama üst sınırı yoktur) olduğunu söylerler. Çocuklara İslam ilahiyatı öğretmek mümkün mü? Aritmetikte çarpım tablosu ve dört işlem, geometri, fizik, kimya, tarih, coğrafya ve benzeri disiplinlerden habersiz bir çocuğa dinle ilgili olarak ancak safsata ve hurafe öğretilebilir.
Kuran kurslarında, bu safsata ve hurafelerin dışında Arapça Kuran’ın kıraati öğretiliyor. Bu kurslarda öğreticilik yapan hocaların da yüzde 99.99’u Kuran Arapçasını bilmez. Arapçasını da, Türkçe meal anlamını da papağan gibi ezberlemiştir.
Çocuklara kendi dilleri olmayan, anlamadıkları bir dilde Kuran ezberletmenin pedagojik hiçbir yararı yoktur. Tam tersine, bu zorbalık psikolojik bozukluklara yol açar!
* * *
Bazı din bilginlerinin ileri sürdüğü gibi Kuran’ın Türkçe çevirisinden okutulup öğretildiğini varsayalım. Temel lise öğrenimi görmemiş bir Türk’ün Kuran’ın Türkçesini de anlaması mümkün değildir. İlkin Kuran’da geçen sözcük, deyim ve kavramların anlamlarının öğrenilmesi gerekir. Felsefe, mantık, sosyoloji, psikoloji bilmeyen biri bunu yapamaz!
Bu konuda Katolik mezhebinin kateşizm (catechisme) öğretim metodu örnek alınarak çocuklara İslam’ın beş şartı, temel dualar ve namaz kılma öğretilebilir. Kuran’da geçen menkibeler öğretilebilir. Bundan ötesi çocuklara işkence etmektir, başka bir şey değil. Kuran öğretme ve öğrenme yaşına ve tarzına gazete yazıcıları ve siyasetçiler değil pedagoglar karar verir. Okulda öğretim metodu öğrenmiş eski bir ortaöğretim öğretmeni olarak ben de bir ölçüde pedagog sayılırım. İsteyen saymasın!.