Hedik ya da hadik, aynı şey!

6 Aralık günü yayınlanan ‘Hangi Çokkültürcülük?’ başlıklı yazım için ABD’de yaşayan bir okurumdan çok anlamlı ve beni duygulandıran bir ileti aldım. Aktarıyorum:

‘Ben Türkiye’den Amerika’ya göç etmiş bir Ermeni ailenin kızıyım. Türkiye’de fazla bulunmadım ama bugünkü yazınızı okuyunca aslında aynı gelenekleri paylaştığımızı gördüm. Burada geçen ay evlendim ve Amerika’da kına gecesi yaptım, ayrıca bahsettiğiniz diş hediği (Biz hadik diyoruz. Bebeğin ilk dişi çıktığında evde yapılır, gelenlere dağıtılır ve bebeğin önüne makas, tarak, altın, kalem vs. konarak bebeğin seçtiği eşyayla ilgili bir meslek edineceğine inanılır) aynı şekilde hem burada hem de Türkiye’deki Ermeniler arasında aksatmadan uygulanan bir gelenektir ve Türklerde de uygulandığını öğrenince çok şaşırdım. Farklılıklarımızdan çok ortak noktalarımızın vurgulanması, bizlerin gönül bağlılığını daha da arttırır diye düşünüyorum. Saygılarımla. T.S.’

Değerli okurumun yetkin bir Türkçe ile dile getirdiği sözlerine eklenecek tek harf bile yok.

YILMAZ ERDOĞAN

Kanal D’de bir programa konuk olan Yılmaz Erdoğan, Yeditepe Üniversitesi öğrencilerinin Kürt kimliği konusundaki sorularını yanıtlıyor:

‘Ben Kürt bir anne babanın çocuğuyum. Bu yüzden de, eğer buna bir sorun deniyorsa bunu tamamen yaşadım. Özellikle evde Kürtçe konuşulurdu. Bu yüzden de ben, anadilim Kürtçe’dir ya da Türkçe’dir diyemem.’ (Hürriyet, 9.12.05)

Üst kimlik-alt kimlik tartışmalarının da yersiz olduğunu söyleyen Yılmaz Erdoğan, ‘Bir ortak kimlik olmalı. Bir gün yöneticilerimiz yaşananlara bakacak ve o fotoğrafa göre kurallar koymayı başaracak, hepimiz de rahat edeceğiz. İnsanların ortak kimliği olmalı, bu da bence Türk olmaktır, daha sonra da birbirinden farklı özelliklerini gösterebilmeli ve kullanabilmelidir’ diye konuşuyor.

Sorunu birçok bilim adamından, politikacılardan daha iyi anlamış olan ve bunu anlaşılır bir dille ifade eden Yılmaz Erdoğan’ı kutlamak gerekir. Demokratik çözüm budur!

ORTAK KİMLİK

Evvel zaman içinde bir Başbakan’a ‘Size sizde ne derler?’ diye sorulmuş. Başbakan da çocukluğunda aynı soruyu babasına sorduğunu anlatmış:

- ‘Baba biz Laz mıyız, Türk müyüz?’ diye sormuş babasına. Babası yanıtlamış:

- ‘Biz ne Lazız ne de Türküz; bizler İslam ümmetindeniz!’

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ortak kimliğinden, ulusal kimlikten habersiz bir başbakan.

Günümüz Başbakanı da İslam’ın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının üst kimliği olduğunu ileri sürüyor. Peki İslam dini, Türkiye Cumhuriyeti’nin Ermeni, Rum, Süryani, Yahudi, Katolik, Ortodoks, Protestan, Ateist, Babai, vs. vatandaşlarının da mı üst kimliği?!

Alt kimlik-üst kimlik, daha önce de defalarca yazdığım gibi sömürge döneminin jargon-kavramlarıdır, Türkiye için kullanılamaz. Doğru kavramı Yılmaz Erdoğan söylüyor: Ortak kimlik!

KARDEŞ SAYARIM

Ermeni soykırımı ve PKK fesatları konularındaki eleştirilerim sadece fesatçılara yöneliktir. Fesatçılar dışında kalan dünyanın bütün Ermenilerini ve Kürtlerini kardeşim sayarım.
Yazarın Tüm Yazıları