NAPO-LÉON’un talihi Mısır seferinde ters dönmeye başladı. Avrupa’ya diz çöktüren Napoléon Ortadoğu’ya egemen olmak için Mısır’a asker çıkardı. Mısır’da bir süre eğleşip şirinlik muskası dağıttıktan sonra Gazze ve Yafa üzerinden Akka Kalesi’ne yürüdü. Mısır ve Filistin’i kolayca ele geçirdiği için Akka Kalesi’nin de birkaç saat içinde düşeceğini hayal ediyordu.
Akka Kalesi’nin önüne gelince (18 Mart 1799) kale komutanı Cezzar Ahmed Paşa’ya bir mektup döşendi:
“İşte kalenin duvarları önüne geldim. Bir ihtiyarın geri kalmış birkaç günlük ömrünü almak bana bir şey kazandırmaz. Seninle savaşmak istemiyorum. Benimle dost ol ve kaleyi teslim et!”
Bu sırada 82 yaşında olan Cezzar Ahmed Paşa şöyle cevap verdi:
“Hamdolsun gücümüz yetiyor ve elimiz silah tutuyor. Geri kalmış birkaç günlük ömrümüzü de küffar ile cenklerde geçiririz.”
Lafın kısası Napoléon iki ayda Akka’yı ele geçiremedi. 25 Temmuz 1799 tarihinde iki gemiyle Mısır’dan sıvıştı. Yıllar sonra hayat muhasebesi yaparken “Kader beni ihtiyar bir adamın oyuncağı yaptı. Akka’da durdurulmasaydım, bütün Doğu’yu ele geçirebilirdim!” diyecektir. MUZAFFER TALİHİN DÖNÜŞÜ
Napoléon’un Akka seferi ile Mavi Marmara’nın (aslında AKP’nin) Gazze seferini mukayese edecek değilim. Ancak, korkarım ki, Napoléon’un talihini Akka tersine çevirmişti, AKP’nin muzaffer talihini de Gazze tersine çevirdi, çevirecek.
Sırasıyla bakalım:
1. Birleşmiş Milletler, AKP hükümetinin istediği kararı çıkarmadı. Obama, AKP hükümetinin umduğu desteği ver(e)medi. Uluslararası araştırma komisyonu kurulamadı.
2. İsrail yelken indirmedi. Tam tersine çekilen bütün restleri pot arttırarak gördü.
3. Gazze yönetimi arabulucu olarak Türkiye’yi değil Mısır’ı seçti.
4. Suriye, İsrail-Suriye görüşmelerinde, fincancı dükkânını dağıtan Türkiye’nin değil ABD’nin görevlendireceği bir memurunun arabulucu olmasını istedi.
5. Kabadayı İran, İsrail’in kararlı davranışı karşısında pıstı, Gazze’ye yardım gemisi gönderemedi.
6. Çöl kartalı Kaddafi de İsrail karşısında tırstı ve gemiyi Gazze yerine Mısır’a gönderdi.
Vaziyetin durumu böyle!
PEK YAKINDA SİNEMAMIZDA
Alman tarihçi Franz Altheim, “Bir iç bunalımı ancak bir dış bunalım doğurur! Öncelik her zaman dış politikadadır!” der. Ancak AKP hükümeti bu konuda o denli başarılı ki iç bunalımı dış bunalıma çevirecek üstün yetenekleri var. Dilerim, Başbakan, emeklilik günlerinde “Gazze’de durdurulmasaydım bütün Arap dünyasını ele geçirecektim!” demez. Gazze bozgunu ancak bir film ile zafere dönüştürülebilir. Hazırlık yapan imanı bütün rejisörler varmış. Ha gayret, “Pek yakında sinemalarımızda!” Bir başka dünya mümkündür, ama sinemada değil!