Dünya Kadınlar Günü bizim kadınların neyine

BUGÜN Dünya Kadınlar Günü! Bu fırsattan yararlanarak bir "yalanbozuculuk" daha yapacağım:

Ey Türk kadını, senin ABD’den ithal edilen 8 Mart’tan çok daha önemli günlerin var, ama hepsini sana unutturuyorlar. Peki sen neden unutuyorsun, neden 17 Şubat’ı unutuyorsun, neden sana oy hakkı veren yasanın çıktığı 5 Aralık’ı unutuyorsun.

MÜTHİŞ ELEŞTİRİ!

Cumhuriyet karşıtı İslamcıların ve naylon entelloların iki müthiş (!) eleştirisi vardır: 1. Türk Medeni Kanunu İsviçre’den, Ceza Kanunu ise faşist İtalya’dan alınmıştır.

Çok iyi yapmışlar da almışlar! 29.10.1923 tarihinde kurulan Cumhuriyet, 17.02.1926 tarihinde bu tercüme olduğu için küçümsenen Medeni Kanunu çıkardı. Bu beğenilmeyen kanun 22.11.2001 tarihine kadar yürürlükte kaldı. Bu unutuluyor!

17.02.1926 tarihli Türk Medeni Kanunu ile Türk kadınının kazandığı haklar:

Ailede kadın-erkek eşitliği sağlandı. Evlilikte resmi nikáh zorunluluğu getirildi.

Erkekler için tek eşle evlilik esası getirildi. Kadınlara, istedikleri mesleğe girebilme hakkı tanındı. Mahkemelerde tanıklık yapma, miras ve boşanma konularında kadın-erkek eşit hale getirildi.

Ve Türk Medeni Kanunu’nun doğal sonucu olarak, kadınlara siyasal alanda haklar tanındı: 1930’da belediye seçimlerine katılma hakkı. 1933’te muhtarlık seçimlerine katılma hakkı. 5.12.1934’te milletvekili seçme ve seçilme hakkı. Demokrasiye ilk adım.

NANKÖR VE UTANMAZ

Kadın haklarının yanı sıra feminist hareketin de içinde aktif bir rol oynayan bazı öğretim üyesi hatunlar, uluslararası toplantılarda utanmadan Cumhuriyet devrimlerini karalamaktadır:

"Atatürk, kadınların siyasal haklarını verdiyse, bu onların siyasete aktif bir şekilde katılmalarını istediği, onların önündeki engelleri aşmak istediği için değil; o sırada varolan tek parti rejiminin, Avrupa’da aynı yıllarda varolan faşist tek parti rejimlerinden nitelikçe farklı olduğunu kanıtlamak içindir."

Şimdi "profesör" olması gereken son derece modern bir Türk kadını bu cümleyi, Alman Konrad Adenauer Vakfı’nın düzenlediği 5. Türk-Alman Gazeteciler Semineri’nde (23-24 Ekim 1989) söylüyor.

İyi de, 1926’da sadece İtalya’da faşizm 4 yaşındadır; Almanya’da Hitler, Portekiz’de Salazar 1933 yılında iktidara geleceklerdir. Ayrıca, dönemin kapitalist demokrasilerinde de kadın hakları yeterli değildir. Bu denli bilgi kirliliğini ancak donanımlı bir beşinci kol ajanı yaratır. Bu ne biçim gözü dönmüş nankörlük, intikamcılık!

Cumhuriyeti, devrimlerini, Mustafa Kemal’i acımasızca eleştiren bu türden hatunların nankörlükleri burada kalmaz, kadın düşmanı İslamcı hareketlerle de işbirliği yaparlar.

ZANARDELLİ YASASI

Şimdi gelelim 1 Mart 1926 tarihli Ceza Kanunu’na: Benito Mussolini 1922 yılında iktidarı ele geçirdiğine göre, yasanın faşist İtalya’dan alındığı doğrudur, ama İtalyan Ceza Kanunu faşist rejim tarafından mı yapılmıştır? Hayır, o tarihte İtalya’da 1889 tarihli Zanardelli Yasası yürürlüktedir ve yeni Türkiye Cumhuriyeti, bu 1889 tarihli Zanardelli Yasası’nı almıştır. Peki, bu türden iğrenç iftiraların yapıldığı yerlerde neden bir Allah’ın kulu çıkıp da bu yalanı bozmuyor? Yuhlar olsun!
Yazarın Tüm Yazıları