3 Nisan 1930: Türkiye'de kadınlara ilk kez seçme ve seçilme hakkını veren "Belediyeler Kanunu" kabul edildi.
Bu kanuna göre kadınlar, 5 Ekim 1930'da başlayacak olan belediye seçimlerine seçmen ya da aday olarak katılabileceklerdi.
26 Ekim 1933: Köy ihtiyar heyetlerine ve muhtarlığa seçme ve seçilme hakkını elde ettiler.
5 Aralık 1934: Kadınlara genel seçimlere katılma hakkı veren Anayasa değişikliği kabul edildi. Böylece kadınlar sadece yerel seçimlerde değil, genel seçimlerde de seçme ve seçilme hakkına kavuşmuş oldular.
8 Şubat 1935: Yapılan genel seçimlerde Cumhuriyet Halk Fırkası'nın aday gösterdiği 18 kadın, aday seçimini kazanarak Meclis'e girdi.
3 Eylül 1950: Mersinliler, Müfide İlhan'ı, Türkiye'nin ilk kadın belediye başkanı seçti.
BAŞKA KADINLAR!
24 Mart 2007 tarihli Milliyet Gazetesi'nin 23. sayfasında, 3 Nisan 1930'dan tamı tamına 77 yıl sonra, kadınların AKP'ye daha yakın olduğunu manşet olarak okuyoruz. 1926 yılında kabul edilen Medeni Kanun'un kadını erkekle aynı düzeyde haklarla donattığını da anımsayalım. Medeni Kanun'un kabulünden 81 yıl, oy hakkına kavuşmasından 77 ve 73 yıl sonra kadınlarımızın AKP'nin program, politika ve uygulamalarını tercih etmesinin inandırıcı nedenini, nedenlerini kim söyleyebilir?
Bu nedeni ve nedenleri merak ettirecek bir iki örnek daha vereyim: 17 Şubat-4 Mart 1923 tarihleri arasında yapılan İzmir İktisat Kongresi'nde söz alan işçi kadınlar murahhası Rukiye Hanım'ın cumhuriyet ve sınıf bilinci... Ve dil kongrelerine katılan köylü kadınlar...
GÖLE NE DİYOR!
Ne oldu da böyle oldu? Kadınlar, İslami bir programı olan, kadınların özgürleşmesine, kamusal alanda çağdaş koşullar içinde yer almasına karşı çıkan, kadınları eve, ev kadınlığına hapseden bir ideolojinin temsilcisi partiye neden yakınlık duymaktalar?
Türbanı özgürleşme simgesi olarak değerlendiren Modern Mahrem'ci Nilüfer Göle Hanım, bu işi nasıl yorumlayacak acaba?
Ama ben kendi yorumumu yazacağım: 1923, 1926, 1930 ve 1934'te cumhuriyetin hedef ve amacı belli idi. Toplumun ve bireylerin çağdaşlaşması, ülkenin çağdaş uygarlık düzeyine çıkması. Bunun için toplumun laikleşmesi, tarım toplumunun sanayileşmesi, köylü nüfusun cumhuriyet vatandaşına dönüşmesi gerekiyordu. Bu idealin gerçekleşmesi için toprak reformu yapılması, Köy Enstitüleri'nin açılması gerekiyordu. Toprak reformları yaptırılmadı, Köy Enstitüleri kapatıldı.
YILLARIN ÜRÜNLERİ!
CHP içinde yuvalanmış, toprak reformunu yaptırmayan, Köy Enstitüleri'ni kapatan muhalif İslamcı+Liberal kadro, 1945'te Demokrat Parti'yi kurdu ve programını uyguladı. Adalet Partisi, DYP ve ANAP onun izinden gitti ve bayrağı AKP'ye teslim etti. Günümüzün cumhuriyet kültür ve uygarlığına yakışmayan, Arap dünyasına özenen kadınları işte bu programın ürünüdür.