Böyle protokol olmaz olsun!

Yunanistan Başbakanı Karamanlis, Bayan Erdoğan’ı öptü mü öpmedi mi tartışıladursun, İslami kesimden bazı yazarlar protokol kurallarını tartışmaya açtı.

‘Niçin insanlara bu kuralları protokol diye dayatıyorsunuz? Kadınla erkeğin tokalaşması niçin bu kadar olmazsa olmaz. Niçin bu kadar değiştirilemez...’

Recep Tayyip Erdoğan ve takımıyla ilgili değişti/değişmedi münazarası aslında toplumsal tarih temelli bir politik bilinç sınavıydı. Sınavın sonuçları artık belirginleşmeye başladı. Recep Tayyip Erdoğan’ın değiştiğini ileri sürenlerin kanıtlarının nafileliği ve kırılganlığı sonu kötü bitecek bir öykünün, alınacak sıfırların habercisiydi zaten.

Ama kimilerinin aldıkları sıfırları başları üzerinde hoşgörü aylasına, zafer tacına dönüştürme çabalarını hayretle izliyorum.

*

Moliere’in‘Kibarlık Budalası’ndan esinlenerek bir imaj ‘professeur’ü kiralayıp tesettürlü mankenler gibi giyinmek çok mümkün. George Bernard Shaw’un ‘Pygmalion (Bir Kadın Yarattım)’ adlı oyununun Türkiye uyarlamasını da oyna(t)mak mümkün. Ama insanların, toplumların zihniyet dünyalarının maskeli baloya benzemediğini anlamak için sözünü ettiğim bilincin körleşmemesi gerekiyor.

Bundan dolayı, herhangi bir nedenle herhangi bir politikacının eylemlerine kefil olmayı ve kefil olanları anlamakta güçlük çekiyorum.

*

Olanlara bu açıdan bakınca, Karamanlis/Erdoğan familyalarının veda töreninde meydana gelen tuhaf olay hiç de beklenmedik bir kaza değil. Bu sahneyi bir ortaoyununa, bir ‘Karagözis’e çevirmek, insanları güldürmek de mümkün. Bunu yapan yapsın!

Ben Bayan Erdoğan’ın engelli zihniyet dünyasını kefillerin gözlerine sokmak istiyorum.

Bayan Erdoğan’ın ‘Bizi sevenler ve gönül verenler bilsinler ki, medyanın bahsettiği şekilde değil olanlar... Ne bize gönül veren insanlarımızı, ne de ailece bizi incitecek bir şey kesinlikle yaşanmadı’ (Sibel Eraslan, Vakit, 12.05.04) cümlesi olsa olsa Türkçe konuşmayı beceremediğini kanıtlar.

Bayan Erdoğan’ın‘Tayyip Bey yanımdaydı dedim, bir şey olsaydı müdahale ederdi demedim’ (Milliyet, 14.05.04) açıklaması da Başbakan’ın eşinin Türkçe bilincinden yoksun olduğunu kanıtlıyor. Çünkü ‘Tayyip Bey yanımdaydı’ cümlesi ‘Bir şey olsaydı müdahale ederdi’ anlamını da içermektedir.

Hepsi iyi de müdahale gerektirecek ne olabilir(di) bir protokoler veda töreninde?

Bu nedenle ben kendisine bir moda danışmanı yerine bir Türkçe öğretmeni bulamasını tavsiye edeceğim. Ve Sibel Eraslan’ın yazısından bir alıntı yapacağım:

*

‘O zaman protokol kurallarını tartışmaya açalım, diyoruz Emine Hanım’la; madem tokalaşmak ve diğer vuku bulacak de facto vedalaşmalar bu kadar kötü (...) niçin insanlara bu kuralları protokol diye dayatıyorsunuz? Kadınla erkeğin tokalaşması niçin bu kadar olmazsa olmaz. Niçin bu kadar değiştirilemez hatta değiştirilmesi teklif dahi edilemez inkılap kanunlarındanmış gibi dayatılıyor....’

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 2 ve 4. maddeleriyle dalga geçen yukarıdaki cümle yazarın yorumu mu yoksa Emine Erdoğan’ın ağzından mı çıktı? Şimdiye kadar yalanlamadığına göre bu cümleyi sahipleniyor Bayan Erdoğan. ‘Tokalaşma konusu bile Emine Hanım için feci ve zor bir fedakarlıkken, Yunan Başbakan’ın ve protokol görevlilerinin acemilikleri ve medyamızın gayretkeşliği neticesinde böyle tatsız bir duruma mahkum olduk’ diyen Sibel Eraslan da itirafa katkıda bulunuyor.

Yazı, Bayan Erdoğan’ın ‘Bizi sevenler duadan eksik etmesinler, onları mahcup edecek hiçbir şey yapmadık...’ cümlesiyle son buluyor.

*

Ağabey baskısıyla başını örten, İslámi referanslara göre yaşayan Emine Erdoğan, bunların dışında hiçbir ulusal ve uluslararası kural tanımıyor ve protokol kurallarının tartışmaya açılmasını istiyor. Yani ulusal ve uluslararası törenlerin de İslámileşmesini (şimdilik) arzu ediyor. Aslında denk düşer ve gücü yeterse, YÖK yasası darbesinin bir benzerini kamusal alana ve uluslararası törenlere taşıyacak. Bu evreden sonra da kendi yaşam tarzını en mükemmel saydığından herkesin böyle yaşaması için yumruğunu indirecek.

Bayan Erdoğan, kafasında tasarladığı İslámi yaşam tarzını itiraf ediyor ve bu ideali saf kefillerine müjdeliyor. Bundan sonrası Erdoğan Ailesi’nin kefillerine ait. Çünkü tarih önünde kefillikleri basit bir kefillik değil ‘Müteselsil Kefalet!’

*

Türkçesi zayıf olan Emine Erdoğan’ın İslámi donanımı da yeterli değil. Yeterli olsaydı, yemek masasında Kirye Kostas Karamanlis’in yanında oturmaz, birlikte fotoğraf çektirmezdi.

Peki Karamanlis çifti bu konuda ne düşünüyor acaba? Erdoğan ve Karamanlis familyaları bir kez daha bir araya gelecek olurlarsa birbirlerine nasıl davranacaklar?
Yazarın Tüm Yazıları