İSLAM Konferansı Örgütü ile Avrupa Birliği'nin Ortak Forumu'nun birinci gününden aklımızda kalan Fransa Dışişleri Bakanı Hubert Vedrine'in cümlesiydi: ‘‘İstanbul Ruhu, İslam ülkeleri ile Avrupa arasında karşılıklı saygıya dayanan açık bir diyaloğa yol açacaktır.’’
İkinci gün yapılan ‘‘Öteki Kimdir? Gerçekten var mıdır?’’ konulu panelde bir kara Afrika temsilcisinin söyledikleri, Vedrine'in cümlesi kadar değil, ‘‘hiç’’ ünlenemeyecek: ‘‘Biz başkası değiliz. Başkası olmak için var olmak gerek. İnsan boş mideyle, açlıkla imtihan edilirken var olamaz!’’
Dünkü yazımda vurguladığım: Yoksul Güney, Zengin Kuzey çelişkisinin heykelini dikiyor bu cümle.
Mali Sanat ve Kültür Bakanı Pascal Baba ‘‘İmdat!’’ istercesine haykırıyor: ‘‘Öteki kavramı üzerine felsefe yapmak iyi, ama biz ayakta ve hayatta kalmak istiyoruz!’’
* * *
‘‘Öteki Kimdir?’’ panelinde Tunus dışında Müslüman ülke temsilcileri, sanki Vedrine'i yanıtlarcasına: ‘‘Diyaloğu bizler elbette istiyoruz. Ama diyalog ortamının oluşması için sen (Batı) de beni olduğum gibi kabul edeceksin. Beni insan ve kadın haklarıyla imtihan etmeyeceksin. Demokrasinin sırat köprüsünden geçirmeyeceksin.’’
Saygının ilk koşulu kuşkusuz karşındakinin varlığını olduğu gibi kabul etmek. Müslüman Doğu'nun çoğunluğu kendi kimliğini poker masasına açıyor. ‘‘Ben buyum!’’ diyor, ‘‘Kadınlara seçme ve seçilme hakkını ister veririm, ister vermem. Benim kadınım örtünüyor ama üniversite öğrencilerinin yüzde yetmişi kadın.’’
Bu görüşü Tunus'tan Prof. Mohammed Hussein Fantar yanıtlıyor: ‘‘Doğu ile Batı'yı bir yana bırakalım. Bakalım İslam ülkeleri gerçekten birbirini tanıyor mu? Karşımızdakinin değişmesini beklerken biz de değişmeliyiz.’’
Prof. Fantar böyle diyor ama Birleşik Arap Emirlikleri Büyükelçisi Dr. Yousef Al-Hassan‘‘Bir taraf öteki tarafa kendi modelini zorlamazsa, ancak o zaman diyalog mümkündür. Bizde kadının durumu İslam'ın değerlerini yansıtmaktadır. Özellikle terör konusunda ortak bir tanım yoksa diyalog da olamaz’’ diyor.
* * *
Batı'ya ‘‘İslam'ı iyi öğrenin’’ diyen bir kara Afrikalı soruyor: ‘‘Başkası'nı konuşmak için biz buradayız. Dikkat ederseniz hep bizler konuştuk ve soru sorduk. Ama sorularımızı yanıtlayacak, bize soru soracak Avrupalı muhataplarımız nerede?’’
Adam haklı. Salonda Avrupalı varsa bile ağzını açıp soru sormuyor, ağzını açıp yanıtlamadığı için de sorulan sorular ortada kalıyor.
Bunun üzerine delegasyonlar listesini açıyorum. Norveç hiç yok. Belçika, İsveç, Danimarka, Hollanda, Almanya listede varlar ama varlıkları káğıt üzerinde.
* * *
‘‘Öteki’’ yani ‘‘Yabancı’’,‘‘Ben olmayan’’ belki de ‘‘Düşman’’, 11 Eylül'den sonra ABD ve Batı'nın fanatiklerine göre ‘‘Arap’’ ve ‘‘Müslüman’’. Peki ama fanatik Müslümanlara ve Bin Ladin'e göre ‘‘Öteki’’ kim? Üzerine cihat açılacak ‘‘Káfir’’ değil mi?
Jean-Paul Sartre,‘‘Başkaları cehennemdir’’ demişti. Arthur Rimbaud ‘‘Ben bir başkasıdır’’ diyordu. Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Walter Scwimmer ‘‘Hepimiz ötekiyiz’’ diyor. Ama en güzelini bizim İlber Ortaylı söyledi: ‘‘Herkesin bir ötekisi olursa bu bela getirir. Öteki yoktur, biz hepimiz Hazret-i İbrahim'in çocuklarıyız!’’