AVRUPA Birliği konusunda artık hükümet ciddi bir ilke kararı almak zorunda; çünkü işin cılkı çıktı.
AB üyeliği için Türkiye’nin Ermeni soykırımı iddialarını tanımasını isteyen raporu değerlendiren Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Namık Tan, önceki gün Avrupa Parlamentosu Dışişleri Komisyonu’nda onaylanan raporun Parlamento’nun itibar ve ciddiyetiyle bağdaşmadığını söylüyor. Namık Tan, "Objektiviteden uzak koşullar getirme arayışı, tarafımızdan büyük üzüntüyle karşılanmıştır" diyor.
Namık Tan ve kendisinden önce bu görevi yapan meslektaşları benzeri cümleleri kaç kez söylediler kim bilir...
RAPORDAKİ ZIRVALAR
Anımsatmak üzere bir kez daha söyleyeyim de yazımı bu bakış açısı ekseninde okuyun lütfen: Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üye olmasını bütün duygu ve düşüncelerimle istiyorum. Türkiye’nin geleceği için Avrupa Birliği üyeliği tek ve son alternatif olmasa da çok önemli bir seçenek.
Avrupa Parlamentosu Dışişleri Komisyonu’nda kabul edilen raporda yer alan "zırvaları" şimdi birlikte okuyalım:
1. Ermeni soykırımı iddiası önkoşul oluyor; 2. "Pontus ve Süryani" soykırımı; 3. Alevi ve Yezidilerin azınlık haklarının tanınması; 4. Üniversitelere türbanın girmesi; 5. Kıbrıs Rum tarafına liman ve havaalanlarının açılması, Kıbrıs’tan asker çekilmesi; 6. Rum Ortodoks Patrikhanesi’ne bağlı Ruhban Okulu’nun açılması.
CEHALET DERECESİ
Hollandalı Hıristiyan Demokrat parlamenter Camiel Eurlings’in hazırladığı ve Dışişleri Komisyonu tarafından onaylanan rapor, 25-28 Eylül tarihleri arasında toplanacak Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu’na havale edildi. Orada da görüşülecek ve İlerleme Raporu 6 Ekim tarihinde açıklanacak.
Raporda yer alan maddeleri gruplara ayırmak zorundayız:
1. Ermeni, Süryani ve Pontus soykırım iddialarının kabul edilmesi; 2. Ve ötekiler.
Öteki maddelerde raportör Camiel Eurlings’in cehalet derecesi yansıyor: 1. Lozan Antlaşması’nda kabul edilen Türkiye azınlıkları arasında Alevi ve Yezidilerin adı bulunmamaktadır. Kendisine Lozan Antlaşması’nı okuması tavsiye edilebilir. 2. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, üniversitelerde türban konusunda kararını vermiştir. Buna göre Türkiye üniversitelerinde türban yasağı sakıncalı değildir. Avrupa Parlamentosu da bu kararı kabul etmek zorundadır. 3. Kıbrıs sorununun çözümlenmesi ve Ruhban Okulu’nun açılması ancak özel koşullar altında mümkündür.
O MASAYA OTURMAYIZ
Gelelim asıl soruna: Süryaniler (Asuriler) başta İsveç olmak üzere Almanya ve Hollanda’da Ermeni taktiklerinden ilham alan girişimler içindeydiler. 2000 yılından itibaren Hürriyet Avrupa’da onlarca yazılar yazdım bu konuda. Pontus da müzakere gündemine girdi artık çıkmaz.
Hükümet, AP genel kurul görüşmelerini ve İlerleme Raporu’nun açıklanmasını beklemeden ve belki de TBMM kararı ile bütün dünyaya ilan etmelidir:
"Ermeni, Süryani, Pontus ya da henüz bilmediğimiz soykırım iddialarını kabul etmemizin koşul olarak öne sürülmesi durumunda görüşmeleri durdururuz; bu koşullardan vazgeçmediğiniz sürece görüşme masasına oturmayız."