2008 yılının en etkili, en anlamlı özetini Fransız dergisi Maniere de Voir’ın Aralık 2008-Ocak 2009 102. sayısı yapmış. Dergi, iki ayda bir "Le Monde Diplomatique" gazetelerinden yaptığı, bir konuyla ilgili seçmeler dosyası yayınlıyor.
Son sayının kapağında "Le Krach du liberalisme" yazıyor. "Le krach" İngilizceden, "(to) Crash" sözcüğünden apartılmış. Çok anlamlı bir sözcük: İflas (etmek); top atmak; paldır küldür gitmek (yıkılmak); otomobili bir yere çarpmak, vb.
Okunuşu: Kraş! Etkisini çoğalmak isteyenler sonuna birkaç "ş" harfi ekleyebilirler.
Bu durumda "Le Krach du liberalisme"in Türkçe anlamı "Liberalizmin (paldır küldür; şangır şungur) Yıkılışı" oluyor.
LİBERALİZM ÇIKMAZI
"Kraş" sözcüğünü sadece Le Monde gazetesi ve yan yayınları değil, ABD ve Avrupa’da ve dünyanın geri kalan ülkelerinde de bu sözcük kullanılıyor. Bu sözcük bir sevindirici mutluluğu mu yoksa yaslı bir mutsuzluğu mu ifade ediyor? Neyi ifade ettiği önemli değil, bir gerçeği bir tokmak gibi dünyanın kafasına vuruyor: Kapitalizm ve liberalizm dünyaya ve insanlığa mutluluk, refah, eşitlik, barış ve toplumsal (sosyal) adalet getirmeyi başaramadığı gibi çıkmaza da girmiştir.
Bilenler çok iyi biliyorlar ki liberal kapitalizm başarılarının doruklarında bile insanlığa ve dünyaya mutluluk, refah, eşitlik, barış ve toplumsal (sosyal) adalet getirememiştir. Küresel liberal kapitalizm ise bunların hiçbirini küresel olmayanlardan daha fazla başaramamıştır.
Liberal kapitalist gelişmiş ülkelerin işçileri, (varsa) köylüleri, dar gelirlileri, emekçileri kuşkusuz gelişmekte olan ve geri kalmış ülkelerin aynı sınıftan insanlarından çok daha iyi koşullarda yaşamaktaydılar. Bu hep örnek verilir. Peki liberal-kapitalist-gelişmiş ülkelerdeki gelir paylaşımı, sosyal adalet gelişmekte olan, geri kalmış ülkelerin nesnel koşullarından temelde farklı mıydı (mıdır)? Görecelik dışında hiçbir fark yoktur!
EMEKLİLERE İHANET
Adını verdiğim derginin 65-66. sayfalarında yayınlanan "Emeklilik Fonlarının İhanetine Uğrayan Emekliler" başlıklı yazıda, ABD ve Birleşik Krallık’ta ekonomik kriz yüzünden iflas etmiş emeklilerin trajedileri anlatılmakta. 64 yaşında, örnek bir emekçi olan Bay Maurice Jones 30 yıldır emeklilik fonuna yatırdığı paranın uçup gittiğini söylüyor. Bir de bütün emeklilik birikimlerini yitirdikten sonra hesapta borçlu çıkanlar da var. Bizim Tanbey krizin başlarında emeklilik birikimini fondan çekip devlet tahviline yatırmak uyanıklığını gösterdiği için yüzde 15 zararda.
Bizim devlet garantili emekliler hallerine şükretmeli! Henüz bizde özel emeklilik fonlarına katılanların halinden şimdiye kadar hiç kimse söz etmedi.
BİZİMKİLER SİPERDE
Bütün dünya (sadece sosyalist düşünceliler değil, liberal kapitalizme gönül verenler de) liberalizmin çöküşünden söz ediyor. Ama bizim liberaller siperlerini inatla savunuyorlar. Liberalizme devlet denetimini devletçilikle karıştırıyorlar. Evet karıştırıyorlar! Kimi liberaller Keynesçiliğe dönüş yapmadan liberalizmin çıkmazdan kurtulamayacağını söylüyor. Ama kimileri de Kraş’ın sorumluluğunu Keynesçiliğe yüklüyor. Kraşş durumunda bile devlet piyasa ekonomisine Keynesçi müdahale yapmaktan kaçınmalıymış. Peki "İmdat!" isteyip devlete el açan kim?
Liberal kapitalizm "sosyal adalet" sınavında hep sınıfta kalmıştır! Gerisi fasa fiso!