Paylaş
Wikileaks’in bu hafta ortaya döktüğü belgeler, CIA evlerimizin içini bile dinleyebilme ihtimalini yine gündeme taşıdı. Edward Snowden’ın herkesin dinlendiğini ifşa etmesinden sonra insanları “acaba beni de takip ediyorlar mı?” korkusu sardı. Özellikle seslenişimizle aktive olup komutlarımızı yerine getiren evlerimizde ki Konuşan Yapay Zekalar ya da daha çok bilinen adlarıyla Ev Asistanları, bu kaygının en güçlü nedenlerinden biri. Peki bu teknolojiyle gerçekten dinleniyor muyuz yoksa bu anlatılanlar şehir efsanesi mi?
Silikon Vadisi’nin en popüler konularından biri, baş döndüren bir hızla gelişen yapay zeka algoritmalarında kişisel verilerimizin güvenliğinin konusu. 2015 yılı Şubat ayında Samsung akıllı televizyonlarının, ortam dinlemesi yaparak konuşmaları kaydettiği ortaya çıktı. Bu skandal üzerine şirket, bunu tüketici eğilimlerini ölçmek için yaptığını, verilerin başka kurumlarla paylaşılmadığını açıkladı ama izi kaldı bir kere. 2016 sonunda Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg’in bir paylaşımında, web kamerasını bantla kapatması, bu tartışmaları daha da alevlendirdi. Ve sonunda Wikileaks’in bu hafta başında 'Vault 7' adıyla yayınladığı belgelerde CIA’in akıllı televizyonlar ve telefonlara yüklenen bir uygulama sayesinde nasıl ortam dinlemesi yapabildiğini ortaya döktü. Cin şişeden çıktı, tehlikenin boyutları da daha iyi anlaşılmaya başlandı.
Ev Asistanlarında Siber Güvenlik
Özellikle hayatımızın merkezine yerleşmeye başlayan ev asistanları Google Home ve Amazon Alexa bu tartışmaların merkezinde bulunuyor. Google Home ile Amazon Alexa pasif ortam dinlemesi yapmakla kalmayıp büyük bir bölümünü kaydettikleri de, artık herkesçe bilinen bir gerçek. Google’ın merkezinin olduğu Mountain View’den bir anı aktarayın. Prof. Junling Hu tam da yapay zeka üzerine konferans verirken, dinleyicilerden birinin Iphone’undaki Siri aktive oluverdi ve yüksek sesle “ Anlattıklarından hiç bir şey anlamıyorum!” dedi. Salon kahkahadan kırıldı ama her yerde izlendiğimiz kaygısını daha da güçlendi.
Google Home’un ses mühendisleri bir atölye çalışması esnasında konuşan yapay zekalara verilen isimlerin alelade seçilmiş isimler olmadığını, bugüne kadar topladıkları tüm verilerin incelenmesi esnasında, konuşmalarımızdaki hecelerin en ortak parçaları olarak karşılarına çıktığı için bu ismi seçtiklerini ifade etmişti. Siri gibi, bu asistanlar da kendilerine seslendiğiniz zaman kayda başlayıp komutlarınıza göre işlem yapıyorlar. Yani günlük yaşantımızda onlara direk seslenmesek bile, konuşmalarımızdaki bazı heceler cihazları aktif hale geçiriyor ve dinlemeye başlıyorlar.
Akıllı Kayıtlar Cinayetin Peşinde
Hadi daha çarpıcı bir örnek de kriminal cepheden verelim.
2016 yılı Kasım ayında Berville, Arkansas’ta polis, cinayet şüphelisi olarak James Bates’i tutuklar. Bates’in cinayeti evinde işlediğine dair delillere ulaşmak için mahkeme Amazon firmasından, zanlının evinde bulunan Alexa’nın o gün yaptığı bütün ses kayıtlarını ister. Her ne kadar cihaz kendisine seslenildiğinde kayda başlasa da; pasif kayıt, cihaz açık olduğu surece devam etmektedir. Ama bu kayıtlar cihazın içine değil, internette Amazonun kendi sunucularına yapılmaktadır.
Bates’in ilk duruşması, Aralık 2016 da görüldü ve bir sonraki duruşma bu ay içerisinde yapılacak. Amazon her ne kadar kayıtları vermeyeceğini belirtse de, mahkemenin bu kayıtlara ulaşacağına kesin gözüyle bakılıyor. Bu arada, Bates, akıllı evde yaşadığından, polis özel sayaçtan cinayetin işlendiği gece 1 ile 3 arasında normalin çok üstünde su kullanıldığını tespit ediyor. Bunu da, zanlının Alexa’ya evdeki kan izlerinden nasıl kurtulacağını sorduğu ve bunun sonucunda da akıllı su sayacının devreye girerek fazla miktarda su kullandırdığı tezine dayandırıyor.
Arkansas’taki örnekte görüldüğü gibi, gelecekte mahkemeler yada hükûmetler istedikleri zaman, bizlerin tüm konuşma kayıtlarına ulaşabilecekler. Bugün için firmalar reddetse de, bilgisayar korsanları ve istihbarat ajansları, bu cihazları kullanarak sadece kişisel özelimizdeki tüm verilere değil ayni zamanda evimizdeki cihazlarımızı da uzaktan kontrol edebilecekleri öngörülmekte. Peki hayatımızı izlenme korkusu ile mi yaşayacağız? Tabii ki, hayır. İnsan oldukça, teknolojinin iyi yönü mutlaka galip gelecek.
Paylaş